*17* Tehdit

257 19 3
                                    

Lal Yıldız

Gözlerimi açtığımda Adal hala üstümde uyuyordu. Bu bana izin veriyordu. Onu izlememde, saçıyla oynamamda... Bebeksi teni, biçimli burnu ve dolgun dudaklarının üstünde elimi gezdirdim. Yüzündeki yaralarına rağmen hala yakışıklı. 

Aman Allah'ım bu düşündüklerimi bir duysa dilinden kurtulamam herhalde.

İçimdeki öpme isteğine karşı gelemiyorum ama öpersem uyanacağını da biliyorum. Bir kerecik, masum bir öpücükten hiçbir şey olmaz değil mi?

Yanağına ufacık bir buse kondurduğumda içimde bir şeylerin değiştiğini anladım. O kadar hafifti ki Adal uyanmadı. Ama uyanması gerekiyor.

Nazikçe kolundan dürttüm. "Adal hadi kalk." diye birkaç kere seslenmemin ardından tamamen ayıldı.

Uyanır uyanmaz dediği ilk şey "Sen beni ikidir iyi taciz ediyorsun." oldu. Utançla başımı öne eğerken yanağımı öpmesiyle gözlerimi fal taşı gibi açıp ona baktım.

"Bir dahakine dikkatli davranırsın." dedi ve üstümden kalktı. Gömleğini giyerek koltuğun ucuna oturduğunda ben de ayaklanmıştım. 

"Aç mısın? Bir yerlerin ağrıyor mu?" diye sordum.

"Çok açım ve başım ağrıyor."

"Ben bir şeyler hazırlayayım, sen de ilaç içersin." diyerek mutfağa geçtim. Hamburger ekmeklerini ikiye bölerek üstüne domates, kaşar, biber ve mısır koyup fırınladım.

"iki dövüştün diye yatmak yok. Ben duştan çıkana kadar fırına bak." diyerek odama yöneldim. 

Sıcak bir duşun ardından kot şortla ispanyol kollu bir bluz giydim. Burnuma yanık kokuları gelince koşarak çıktım. Neredeyse düşüyordum yani o derece.

"Adal yandı mı, yandı değil mi ya? Ben sana demedim mi bak diye

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Adal yandı mı, yandı değil mi ya? Ben sana demedim mi bak diye." Telaşlandığımda baktım ki elinde tepsiyle duruyordu. Üstü biraz kızarmış. İyi ya, bu kadar telaşa gerek yokmuş.

"Sence yanmış mı?" dediğinde elindeki tepsiden bir dilim alıp ısırdım. Ağzım doluyken "Yok yok, tam zamanında ama." dedim. Masaya iki tabak koyarak sofra hazırladım. Dakikalarca yemek yedik konuşmadan. Bu şey ne güzel oluyormuş böyle.

Bulaşıkları makineye yerleştirirken "Ne yapacaksın?" diye sordu. Evlilik konusu, değil mi?

Dişlerimle gülümseyerek ona dönüp "Şov yapacağım. Sen hiç merak etme." dedim.

"Hadi bakalım. Sana güveniyorum." dedikten sonra biraz düşündü ve "Uzun zamandan sonra birisine güvenmek iyi hissettiriyormuş." dedi. Burukça tebessüm ettim. Kıyamam ben sana ya.

Dalgayla karışık "Daha çook iyi hissedeceksin." dediğimde güldük.

Ayakta sohbetin ardından Adal eve geçti. Evleneceği kızın kim olduğunu bile bilmiyormuş. Çalışma odasına çıkıp Haluk Bey'i araştırmaya başladım. Yarım saatin ardından kayda değer bir şey çıkmayınca zaman kaybetmemek açısından babamı aradım ve ondan da yardım istedim. İki saat içerisinde adamın bütün bilinmeyenliklerini çıkartacağını söylediğinde içim bir tık daha rahatladı. Yapacak bir işim kalmayınca haber yazmaya başladım.

Yan Komşu  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin