*25* Esir

295 16 10
                                    

Lal Yıldız

Karnımda hissettiğim baskı ile gözlerimi kırpıştırarak uyandım. Dün gece Adal'la film izlerken uyuyakalmıştık. Şimdi ise düzenli nefes alış verişlerini saçımdaki nefeslerden hissettim. Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda burun burunaydık. Düzgün yüz hatlarını inceledim, tekrar ve tekrar.

Adal'ın belime dolanan kollarını tutarak kaldırdığımda daha sıkı sardı. Son çare dürtmeye başladım.

"Adal bırak beni." diye söylenirken homurdanmaya başladı ve kolları gevşedi. Kaslı kollarının arasından kolaylıkla sıvıştım. Elimi yüzümü yıkamak için odama çıktım. İşlerimi hallettikten sonra kendimce kombin yaptım.

Altıma gri şortumu giyerken üstüme düz, beyaz, kısa bir tişört giydim. Beyaz spor ayakkabılarımı da giyerek elimde sadece telefonla evden çıktım. Daha kimse uyanmamıştı. Odalarında mıydılar, bilmiyordum bile.

Etrafı biraz gezdikten sonra yürüyüş parkuru buldum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Etrafı biraz gezdikten sonra yürüyüş parkuru buldum. Uzun zamandır koşmuyordum. Kilometre tabelasından başlayarak koştum. 

Ne kadar koştum bilmiyordum. Telefondan saate baktım. Yeni yeni dokuz oluyordu. Soluklanmak adına ileride gördüğüm banka oturdum. Yanıma su da almamıştım. Kendi akılsızlığıma göz devirdiğimde yanımda hareketlilik oldu. Gözlerimi benim gibi soluklanmaya çalışan adama çevirdiğimde o da bana baktı. 

Birbirimize gönderdiğimiz elektrikten olsa gerek hiç haz etmemiştim. "Ne kadar süredir koşuyorsunuz?" diye soran adama tekrar boş  gözlerle baktım.

Sana ne ya? Konuşacak hal mi kalmış bende?

Yorgunluğum sesimden anlaşılacak şekilde "Yarım saat oluyor." dedim. Kafasını sallayarak önüne döndüğünde kalkmak için ayaklandım.

Bileğimden tutulmasıyla ilerleyememişken ağzıma kapatılan bezle kokuyu içime çektim. Başım dönerken gözlerim karardı ve kendimi boşluğa bıraktım.


Adal Barkın Vural

Gözlerimi üstümdeki boşluğu hissederek açtım. Hala uykum olsa da gözlerim Lal'ı arayınca ayaklandım. Onun kokusuyla uyuduğumu hatırlıyordum ama şimdi yoktu. Benim sevgilim uyanmış da beni kaldırmamış mı yoksa?

Mutfağa baktım, yok.

Odasına çıktım, yok.

Banyosunda da yoktu.

Telaşla evden çıktım. Bir yandan diğer eve giderken bir yandan da telefonla Lal'i arıyordum ama çalıyor çalıyor açmıyordu.

Kapıyı yumrukladığımda içerden gelen seslerle açıldı. Umar "Şu saatte alacaklı gi-" diye söyleniyordu. Beni görünce sustu ve kaşlarını çattı. Yüzündeki hüznü de göz ardı etmemek lazım.

"Ben Lal'e ulaşamadım." dediğimde Umar'ın kaşları daha çok çatıldı. "Siz beraber değil miydiniz?" dediğinde kafamı aşağı yukarı salladım. "Evet ama uyandığımda yoktu, telefonlarımı da açmıyor."

Telaşın içinde eve girip salondaki koltuğa oturdum. Diken üstünde hissediyordum ki telefonumun çalmasıyla sıçradım. umutla arayanın Lal olduğunu düşünürken resmen hayal kırıklığına uğradım.

Aramayı cevaplandırdığımda Enis'in sesi telaşlı geliyordu. "Abi Alçin ortalarda yok." dediğinde bunun bir tesadüf olmadığını anladım. Bunu yapabilecek tek insan Tarık Doğan. Alçin'in babası. Sikik herif.

En son hapiste olsa da bir şekilde çıkmıştır ortaya.

"Tarık Doğan nerede?" diye sordum.

"Tahliye edilmişti bu sabah. Bu kadar çabuk... Kendi kızına zarar vermez, değil mi?" Derin bir nefes verdim. Ondan her şeyi beklerdim ama olmamasını dilerdim.

Eğer oysa, eğer oysa yaşamayı hak etmiyordu. Ölümü benim elimden olacaktı. Bunları başımıza saran babama da en yakın zamanda merhaba demem lazım.

Enis'in sorusunu es geçip "İhbar ettiniz mi?" diye sorduğumda onaylar gibi mırıldandı. Telefonu kapatır kapatmaz hazırlanıp buradan ayrıldık.

İstanbul'a nasıl vardık hiç bilmiyordum. Soluğu karakolda aldım. Saatlerce orada bekledik. 24 saat geçmeden önemsiz demişlerdi. Bir de onlarla uğraştık. Sağ olsun Lal'in arkadaşı Afet durumu çakmıştı.

Hayır yani adam azılı suçlu. Çıkar çıkmaz sorunlarını halletmesi sizce de normal değil mi?

10 GÜN SONRA

Denizde iki kadın cesedi bulmuşlardı. Günlerdir onları arıyorduk. İçimi bir korku kapladı. O olamazdı. Lal olamazdı.

Enis olay yerine benden önce gitmişti. Onun çökmüş gözlerine baktım. Gözlerinden yaşlar akıyordu.

Beni görünce gözlerini hemen kaçırdı. Bir şey olmuştu. Kalbim sıkışıyordu.

Yavaş adımlarla yanına yaklaştım.

"Onlar." dedi hırıltılı çıkan sesiyle.

O an...

Ne oldu bilmiyorum. Gitmişti. Bir daha gelmemek üzere...

Neden gitmişti?

Onu ne kadar çok sevdiğimi bilmiyor muydu?

Yere çöktüm. Ayaklarım artık beni taşımıyordu. Gözlerimden yaşlar akarken bedenimi bıraktım.

Kafam yere sert bir şekilde çarptı. Acımıyordu.

Benim sadece kalbim acıyordu.


*SON*


Yan Komşu  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin