85. Bölüm "Yakalanmak"

789 161 68
                                    

Akrabaları bir günlüğüne ziyaret ettikten sonra He Jin, annesinin, oğlunun ne kadar itaatkar olduğu ve ne sıklıkla burs kazandığı hakkında nasıl övündüğünü dinlemişti. He Jin, tüm bu saçmalıklardan kulaklarının ağrımaya başladığını hissetti.

Birisi ona oğlunun ne zaman mezun olacağını ve o çok akıllı olduğuna göre okumak için yurtdışına göndermeyi hiç düşündü mü diye sordu. Ne zaman birinin bunu sorduğunu duysa, çocuklar yurtdışına eğitime gönderilirse ebeveynlerinin hastalanıp hastalanmadığını bile bilmeyeceklerini söyleyerek reddederdi. Bundan dolayı oğlunun çalışmak için memleketine dönmesinde çok kararlıydı. Bu gerçeği değiştirecek hiçbir şey yoktu.

He Jin kendi kendine düşündü, kim ona çalışmak için memlekete döneceğine dair söz vermişti ki? O bunu istemiyordu!

O gece, bütün gün bir ileri bir geri koşan He Jin bitkindi. Tek yapmak istediği çevrimiçi olup Fire ile oyun oynamak ya da İblis Bebeklerinin nasıl olduğunu kontrol etmekti. Eğer bunları yaparsa daha iyi hissedecekti.

Akşam yemeğinden sonra He Jin kendini odaya kilitledi ama dışarıda hala sesler vardı, o anda kaskı takmaya cesaret edemedi. Bu yüzden kitaplığından "Su Marjı" kitabını aldı ve okumaya başladı. Annesi akademik kitaplar dışında (kurgu dahil) bir şey okumasına izin vermediği için odasında ünlü Çin klasiklerinden başka bir şey yoktu. Vakit geçirmek için yapabileceği tek şey, sayısız kez okuduğu bu kitabın sayfalarını çevirmek oldu.

Ancak, bir süre sonra arkasından bir ses geliyordu. He Jin "Neden kapıyı çalmadın?" diye şikayet eder bir biçimde sordu. Annesinin ona taze sıkılmış meyve suyu getirdiğini gördü ve az önceki yüksek sesli tavrından dolayı suçlu hissetti.

Annesi ona öfkeyle baktı ve meyve suyunu masaya koydu, "Burası benim evim, neden kapıyı çalmam gereksin? Niye bu kadar çok fikrin var senin?" He Jin'in okuduğu kitabı kontrol etmek için başını çevirdi. Gayriciddi bir şey olmadığını anlayınca arkasını döndü.

He Jin meyve suyundan bir yudum aldı. Annesinin hala orada durduğunu görünce başını kaldırdı ve "Başka ne söylemek istiyorsun?" diye sordu.

"Hiçbir şey. Ara sıra annenin sana bakmasına izin veremez misin?" Annesinin yüzünde oğlunun onunla mesafesini koruduğunu hissetmiş gibi mutsuz bir ifade vardı. Küçükken annesiyle çok yakındı, ama her şey o büyüdükten sonra değişmişti ve artık ne düşündüğünü anlayamıyordu. Gözlerini devirdi ve He Jin'i test etti "Bu arada, teyzen bana Büyük Q Üniversitesinde okuyan bir kızdan bahsetti. Bugün fotoğrafını gördüm, oldukça güzel. Duydum ki..."

Annesi bunun hakkında ilk konuşmaya başladığında He Jin ne söyleyeceğini tahmin edebiliyordu. Beyninde bir uyarı hissetti - Kahretsin, bu gerçekten oluyor!

Az önce hissettiği suçluluk tamamiyle kayboldu. He Jin annesine baktı, kızgın hissediyordu, "Benim için görücü usulüyle randevu mu ayarlıyorsun?"

He Jin oğlunun bakış şekliyle şaşırmıştı, "Şey, evet. Neden?"

He Jin kitabını kapattı, "Anne, sadece üniversite 3. sınıfım ve 23 yaşındayım, 32 yaşında hala bekar olan biri değilim! Bana kız arkadaş bulmak gibi şeyler için endişelenmeyi bırakır mısın? Ben kendime arayabilirim!"

He Jin'in annesi bunu duyduğunda, He Jin'in aklında birisi olduğuna emindi, bu kadar tepki vermesinin sebebi buydu!

"Öyleyse aradın mı?" He Jin'e bakarken sordu.

Waiting For You OnlineWhere stories live. Discover now