97. Bölüm "İyice Dinlen"

783 163 51
                                    

Apaçık bir şekilde Qin Yang ona yalan söylemişti, ama ne zamandan beri?

He Jin dikkatlice düşündü, ilk tanıştıkları güne kadar bakılmalıydı... Yurtta birbirlerine çarptıkları ilk an?

Hayır... o zamanlarda He Jin, Qin Yang'ın ismini duymuştu ama birbirlerini çok da tanımıyorlardı. Ayrıca Qin Yang'ın kendisinin "Xiao Xian Jin" olduğunu anlayacak kadar zeki olduğuna inanmıyordu.

En azından oyuna ilk girişinden sonra olmalıydı? Bekle... Kasktan mıydı yoksa piyangonun bilgilerinden mi?

He Jin'in göz bebekleri anında büyüdü, Fire "Demon God" oyununun ünlü bir oyuncusu olduğundan ve ayrıca oyunun sunucusu olduğundan, istediği herhangi birinin kişisel bilgilerini bulma imkanının olması garip olmazdı. Ayrıca He Jin çevrimiçi olduğu ilk sefer, Fire özellikle ona Hua Üniversitesi'ne kabul edilip edilmediğini sormuştu...

Fire'ın onu çoktan o zamandan beri bildiğini varsayınca, Qin Yang'ın da beraber gölde takıldıkları zaman onun Ah Jin olduğunu çoktan bildiği anlamına mı geliyordu?

He Jin kaşlarını çattı. Aslında ilk kez Qin Yang'ın sesini duyduğunda, Fire'ın sesiyle çok benzer olduğundan He Jin şüphelenmişti. Gölde oldukları zaman bir kızın da bundan bahsettiğini ve hatta Qin Yang'ın oyunda olup olmadığını, Fire'ı biliyor mu diye sorduğunu hatırlıyordu. Sonra Qin Yang hayır dediğinde He Jin şüphelenmeyi bırakmıştı.

Ondan sonra Qin Yang ve Fire'ın aynı kişi olmadığı konusunda karara varmıştı.

Ancak şimdiyse, Qin Yang baştan beri yalan söylemiş gibi görünüyordu.

He Jin, düşüncelerine dalmıştı. Gözlerini kapattı ve Qin Yang'ın bu kadar kötü olmaması gerektiğine kendini ikna etmeye çalıştı. İnternette çok ünlü olduğundan belki de herhangi bir sorun yaşamamak için bu kimliğini gerçekte gizlemek istemişti...

Fire, Ah Jin ile "gerçekte kim olduğunu merak etmeyeceği" konusunda bir anlaşma yapmış, daha sonra da bu sözünü tutmadığını kanıtlamıştı.

Qin Yang'ın He Jin'e oyundaki kimliğini açıklamasını engelleyen şey bu söz müydü?

He Jin, Qin Yang için bir bahane bulmaya çalışıyordu. Ama iki kişiye birden aşık olduğunu ve başından beri ne kadar gergin, endişeli hissettiğini, ne sıklıkta kendini suçladığını ve Qin Yang'ın duyguları hakkında hiçbir şey yapmadığını düşündükten sonra, He Jin sinirlenmesine engel olamadı...

Qin Yang'ın tüm bunları bilerek yapmak istemediğini bilmesine rağmen, He Jin bütün bu aldatmaca ve yalanlarla kendisiyle oynandığını hissediyordu.

Ancak bu öfkeyi bir kenara bıraktığında, He Jin ayrıca o kadar heyecanlıydı ki tüm vücudu uyuşmuştu.

Çünkü bu gerçek tam olarak aradığı şeydi. Zihninden iç çekti, "Ah, öyleyse Qin Yang'ın gerçekten Fire olduğu ortaya çıktı yani, ikisi aynı kişi." Ve sevdiği kişinin de onunla ilgilendiğini öğrendiğinde, kendini dünyanın en şanslı insanı olarak düşünmüştü. Rüyadaymış gibi karışık duygularla doluydu: öfke, mücadele, zevk, şaşkınlık... He Jin'in şu anki zihinsel durumunu tarif edecek hiçbir sözü yoktu.

Bütün gece uyumamıştı ama yine de sonraki gün iş için sabah erkenden uyandı. Aşağı indiğinde Qin Yang'ın üvey annesini gördü, He Jin onu kibarca selamladı, "Teyze, günaydın."

"Hey, Xiao He, neden bu kadar erken uyandın?" Jiang Teyze enfes bir kahvaltı hazırlamıştı ve He Jin'i samimiyetle yemeğe davet etti,"Yang Yang nerede?"

Waiting For You OnlineWhere stories live. Discover now