129. Bölüm "Soyadını Yazmak"

727 130 16
                                    

He Jin, çok düşünüp düşünmediğinden emin değildi. Sadece uyuyacaklarsa ses yalıtımının yetersiz olmasının bir önemi yoktu. Martın ortası seyahat oranının düşük olduğu bir sezondu zaten. Ayrıca günlerden perşembeydi. Vardıklarında her yer o kadar sessiz ve sakindi ki, kayak merkezi uyuyan dev bir tavşan gibi görünüyordu. Rahatsız edilme konusunda endişelenmelerine hiç gerek yoktu. Tabii Qin Yang başka bir şey düşünmüyorsa!

Rehber Bay Sun, dışarıda onları bekliyordu. İkisi daha fazla vakit harcamadan bere ve eldivenlerini alıp yemeğe gittiler.

Restoran kayak merkezine özel bir evde, konakladıkları evlerin yakınındaydı ve sahibi aynıydı. Restoran ve konaklama dahil olacak şekilde bu tür aile işletmeleri, kayak merkezlerinde yaygındı. Qin Yang, seyahat acentesine her şeyi ayarlamalarını söylemişti. İyi koşullara sahip olmakla kalmayıp, yörenin kültürel özellikleriyle de çeviriliydiler.

Öğlen uçakta sadece atıştırmışlardı ve üstüne uzun bir taksi yolculuğu geçirmişlerdi. İkisi çoktan açlıktan ölmek üzereydi. Bir kap et, haşlanmış donmuş soya peyniri ile lahana turşusu, domuz göbeği, soğan ve mantar sipariş ettiler. Çok geçmeden mutfaktan cezbedici bir koku yayılmaya başladı.

"Hayır, hayır, açlıktan ölüyorum..." Yemeğin kokusunu aldıklarında ikisi de artık dayanamıyorlardı. Kayak merkezinde hava soğuktu ve bu, yemek yemek için mükemmel bir andı!

Yeni pişirilen yemeklere bakarken oldukça sabırsız görünüyorlardı. Koku o kadar çekiciydi ki, ikisi ellerine birer büyük kase pirinç alıp hemen yemeye başladılar. Üç tabaktaki her şeyi anında silip süpürdüler!

Ziyafetten sonra He Jin karnını tutup sandalyesine yaslandı. Sarhoş gibi görünüyordu.

"Yürüyüşe çıkalım." Qin Yang hala enerji doluydu.

İkisi bere ve atkılarını taktılar. El ele tutuşup karda yürümeye başladılar.

He Jin kendi kendine düşünüyordu. Daha sabah çok uzaklarda kalmış olan Hua Üniversitesinde ders görürken şimdi Qin Yang ile karda yürüyordu. İnanılmaz!

Böyle bir şey, kurallara her zaman katı bir şekilde uyduğu son 22 yılda bir kere bile gerçekleşmemişti.

Qin Yang ona, hayatına sürprizler getireceğini söylerken haklıydı.

Bu tür bir "sürpriz" He Jin'in doğuştan gelen karakterine ve bir şeyler yapma tarzına meydan okuyordu ve böyle bir karar verildiğinde hep huzursuz, rahatsız hissediyordu. Ama yavaş yavaş buna alışınca, Qin Yang'ın ona getirdiği her şeyden zevk alıyordu.

Oyunda ilk tanıştıklarından beri bu kişi ona sanal dünyayı göstermiş, gerçekteyse onu karda birlikte vakit geçirebilecekleri bir yere getirmişti. Bu duygularını kontrol edebilen bir kişi örneğiydi. Kendi duygularıysa tamamen onun etkisi altındaydı.

He Jin, Qin Yang ile olan ilişkisiyle ilgili ne yapacağını düşünmemişti. Bu onun için bir macera gibiydi. Ne planlayacağı hakkında hiçbir fikri yoktu.

Ama şimdi düşünmek istemiyordu. Sadece anın tadını çıkarmak istiyordu.

Karda yürürken çıkan ses, etraftaki kırmızı fenerler, elini tutan sevdiği... İşte aşık olma duygusu buydu. Çok hoş, çok tatlıydı. Kalbi çılgınca atıyordu, bu şefkat ve sıcaklık içinde eridiğini hissediyordu.

Xueyun Caddesinde kabak şekeri satılıyordu. Cam bir kutunun içine parlayan kristaller gibi yerleştirilmiş bir dizi güzel meyve şekeri vardı.

Beraber iki kutu şeker almaya gittiler. Dışarısı eksi 10 derece civarında olmasına rağmen açık havada satılıyorlardı. Bu kelimenin tam anlamıyla "buzlu" bir kabak şekeriydi!

Waiting For You OnlineWhere stories live. Discover now