147. Bölüm "Sen Qin Yang Mısın?"

732 109 23
                                    

Bu sır, annesinin kalbinde bir bomba gibi patlamıştı. Ayrıca He Jin'in üç yıl önce babasına bağırdığı şeyleri ilk kez duyuyordu. Oğlunun bu kadar patlamaya hazır bir yanının olduğunu bilmiyordu, sonra oyun kaskının yere atıldığını gördükten sonra evden nasıl ayrıldığını hatırladı. Birden kendini huzursuz hissetti.

"...Ben de iyi bir kız bulup bir ilişki, bir aile kurmak istedim ki seni mutlu edebileyim. Ama bu neden bu kadar zor..." Bu cümle annesinin zihninde yine belirdi. Birden He Jin'in neden tek başına içmeye gittiğini ve neden bu kadar acı içinde olduğunu anlamıştı. Görünüşe göre kadınlardan hoşlanmıyordu!

O kadar çaresizdi ki hemen ayağa kalktı ve He Jin'in kapısını çalmak istedi.

"Biqin!" Babası onu kendisine çekip sıkıca ellerini tuttu, "Ne yapıyorsun? Sakin olacağına söz vermedin mi?"

Annesi duygusallaşmıştı, "Onu uyandırıp detaylı bir şekilde sormak istiyorum!"

Aslında babası da onun kadar duygusaldı ama sesini alçaltmaya çalışıp He Jin'i uyandırmamak için elinden geleni yapıyordu, "Ne yapacaksın? İlişkileri geçmişte kaldı, şu anda da nasıl olduğunu gördün. Böyle kötü bir anda bile hala onunla konuşmak için ısrar mı ediyorsun?"

Annesi titriyordu. O haklıydı. O şey geçmişti ve He Jin artık o kişiyle temas halinde değildi. Ayrıca onlara geri dönmüştü ve istendiği gibi randevulara katılıyordu. Bu üç yılda yaptıklarında hiçbir hata yoktu. Daha ne isteyebilirdi ki?!

Ama neden böyle olmuştu? Nasıl iki kardeş de aynıydı? He ailesi lanetlenmiş miydi?

Annesi daha fazla dayanamadı. Yüzünü kapatırken ağlamaya başladı, "Ben ne hata yaptım... Neden böyle oldu..."

Babası ona sımsıkı sarılırken derin bir iç çekti. Gözleri de kızarmıştı.

He Jin, erkeklerle ilgilendiğini yeni öğrenmiş olsaydı annesi yine delirebilir ve onu değişmeye zorlayabilirdi. Ancak, zaten üç yıl olmuştu ve He Jin'in değişmek istemediği söylenemezdi. İstiyordu ve bu üç yılda yaptıkları bunun en iyi kanıtıydı. Ama yapamamıştı ve acısının kaynağı da buydu.

Annesi kocasının kollarında nefesi kesilene kadar çaresizce ağlıyordu. He Jin, annesine doğrudan "hayır" dememişti. Bunun yerine yaptığı şey annesine daha da büyük bir şok yaşatmış ve aynı zamanda kimsenin bu gerçeği değiştiremeyeceğini de kanıtlamıştı. Annesi kalbinin durduğunu hissederken bu onun için yıkıcı bir darbeydi.

"Söyle bana, He Jin hala o adamı düşünüyor mu?" Annesi birden sordu.

Babası bakışlarını yere indirdi ve endişeli bir şekilde, "Bunu ona birkaç gün önce sordum, artık benimle o kişi hakkında konuşmak istemiyor gibi. Sadece biraz bahsetti." dedi.

Annesi gergin bir şekilde, "Ne dedi?" diye sordu.

Babası bakışlarını ona çevirdi, "Bana o kişinin kendisine karşı çok nazik olduğunu söyledi."

Annesinin nefesi kesildi ve gözyaşları tekrar gözlerine hücum etti. Başını itiraz edercesine salladı, "Değişmese de bir erkekle olmasına asla izin veremem, insanlar ömrü boyunca arkasından konuşur..."

Babası kaşlarını çattı, "Bir kadınla birlikte olsa bile hayatı boyunca hiç mutlu olmayacak. Onu zorlamak istediğinden emin misin?"

Annesi, "Ne yapayım o zaman? Bunu sadece onun iyiliği için yapıyoruz!"

Babası, "Bunun onun iyiliği için olduğundan emin misin, yoksa sadece senin hayalin mi? He Jin'in üç yıl önce tartışırken söylediklerini sana anlattım, bizi onu hiç tanımamakla suçladı ve kimsenin onun neyi isteyip neyi istemediğini umursamadığını söyledi. Aslında bu doğru. Bunca yıl geçti, ona ne sevdiğini hiç sordun mu? Biliyor musun, o zamanlar davranışların çok korkunç olduğu için eve geri dönmeye hiç niyeti yoktu. Sadece ciddi şekilde hasta olduğun için döndü!"

Waiting For You OnlineOù les histoires vivent. Découvrez maintenant