𝓛𝓮𝓸𝓷 𝓚𝓮𝓷𝓷𝓮𝓭𝔂

1.7K 80 25
                                    

𝔓𝔞𝔯𝔱𝔫𝔢𝔯

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

𝔓𝔞𝔯𝔱𝔫𝔢𝔯

Ofis koltuğunda sakince beklerken, DSO'nun sana yeni bir görev ortağı atayacağını biliyorsun. Partnerinizi kaybetmenizin ardından görevlerden bir süre uzaklaşmıştınız ama bizzat başkan tarafından istenilen bu görevi geri çevirme cesaretine sahip değildin.

Kim olacağı pek umrunda değildi. Tekrar kaybetmemek adına onunla duygusal bir bağ kurmaya niyetin yoktu. Görev bittikten sonra tekrar ayrılıp kendi yoluna bakacaktın.

Kapının açılmasıyla birlikte Leon sakin adımlarla içeriye girdi. Görevin zorluğuna bakılırsa onunla çalışman kaçınılmaz bir sondu.

Onunla DSO'da karşılaşmanız sık değildi. Görevlerden görevlere gittiğinizden dolayı birbirinizin sadece adını biliyordunuz. Adam'ın karşısındaki koltuğa oturduğunda sakince sana baktı.

"Beklettiğim için üzgünüm Bayan Y/L/N!"

"Sorun değil Bay Kennedy!"

Adam görevi bilgilendirirken sizler talimatlar doğrultusunda ne yapacağınızı çoktan belirlemiştiniz.

...

Ve sen yanılmıştın. Kimseye bağlanmayacağını söyledikten sonra Leon ile arkadaş olmuştun. O aslında görüldüğü kadar sert değildi, bunu anlamıştın. Esprileri seni güldürüyordu. Görev sırasındaki soğukkanlılığını, vurulduğunda gösterdiği yumuşak tavrını ve dostluğunu sevmiştin.

Bir saattir Leon ile antrenman yapıyordunuz. Onu yere sermek sana zevk veriyordu. Yorulmamıştın bile ama Leon yere serilmekten bıkmıştı anlaşılan.

"Hadi Leon! Bana tüm marifetlerini göster. Silah kullanmada iyi olmayabilirim ama dövüşte gayet kendimi kanıtladım."

Antrenman için ikinizde fazlasıyla hırslıydınız. Dün yaptığınız atış yarışmasını açık bir farkla Leon kazanmıştı. Neredeyse her silaha hakimdi ama sen silahların ağırlığı arttıkça menzilini daha da şaşırtmıştın.

Yumruğundan hızla kaçtın. Bedeninin zayıf olması hızlı hareket etmene olanak sağlıyordu. Birkaç darbe daha attı ama hiçbiri isabetli olmadı. En sonunda ayağına taktığın çelme ile onu yere düşürmüştün. Tepesinden ona gülerek bakarken, elini uzattın.

"Hiç karşılık vermeden seni yere serdim bile Leon!"

Leon gülümseyerek elini kavradı ve ayağa kalktı.

"Seni içten gülerek görmek beni sevindiriyor!"

"Genellikle yalnızca seninle böyleyim ve bu beni korkutuyor!"

"Ortağın... Öyle değil mi?"

Başını salladın ve suyunu aldın. Havlunu alıp boynuna astın.

"O en iyi arkadaşımdı. Burada geçirdiğim tüm zaman boyunca anlaşabildiğim tek kişi ama onu kaybettim." Başını salladın ve eskileri tekrar hatırlamak istemedin. "Antrenman için teşekkürler Leon!"

Koridora çıkıp duş almak için ilerlemeye başladın. Arkanda duyduğun adım sesleriyle döndün. Karşında adını dahi bilmediğin belki de çaylak olacağını düşündüğün kişiye baktın.

"Hanımefendi acaba, benimle bir kahve içmek ister misiniz?"

Karşında utangaç duran gence bakıyordun. Ondan büyük olduğunu hissetmiştin. Derin bir nefes aldın, boynundaki havluyu iki tarafından sıkıca kavrayıp nefesini vermiştin. Yorgunluğunun üstüne bunlarla uğraşamazdın.  "Şey... Üzgünüm ama ben..."

"Bay Kennedy öyle değil mi? Üzgünüm diğerleri bu durumu söylemişlerdi, dinlemeliydim."

Kendi kendine soru sorup, cevaplayıp ardından hızla uzaklaşan kişiye kaşlarını çatmadan önce yalnızca; "Pardon ama ne?" diyebilmiştin.

Adamın arkasından bir müddet şaşkınlıkla bakmaya devam ettin. Neyi ima etmişti bir türlü anlamış değildin? Arkanı dönüp gittiğinde DSO'nun en iyi ajanı tarafından izlendiğinden bir haberdin.

...

Kafeterya da oturmuş elinde karton bardakta kahveni içiyordun. Çok fazla çalışan, çok fazla ses ama bunların hiçbirini duymuyordun.

"Hey Y/N! Kafanda neler dönüyor?"

"Merhaba Leon, bilirsin işlerin yoğunluğu..."

Karşına oturduğunda sende otomatikman saçını düzeltip gülmüştün.

"Bilirim, masa başı işler, pek benlik değil!"

"Tabii sen bir görev adamısın! En mükemmel ajan!"

'En mükemmel ajan!' derken elini kaldırıp başının üzerinde başlık gösterir gibi yaptın ardından hafifçe gülümsedin ve kahvenden bir yudum aldın.

Leon'un düşünceli halini fark etmiştin ve onu güldrümek istediğini fark etmiştin. Başını bardağına çevirdin. Ona bağlandığını anlaman zaman almıştı.

"Y/N!" İsminin seslenmesiyle birlikte başını kaldırıp dudaklarından hafif bir 'hıh' sesi yükseldi.

"Bu işler arasında bir fırsat yaratıp benimle yemeğe gelmek ister misin?"

Gözlerini şaşkınlıkla kırptığında, yüzünde bir gülümseme belirdiğini hiç fark etmemiştin. "Bu bir randevu mu?"

"Sen nasıl istersen..." Kırptığı gözü fark ettiğinde kaşlarını kaldırdın ama başını yana eğip onun yüzüne baktın. İstemsizce umutlu bir şekilde senin kabul etmeni istediğinin farkındaydın. Omuz silktin.

"Cumartesi gecesi, saat sekizde..."

Kahveni eline alıp tebessüm ederek ayağa kalktın ve arkanda sana tatlı tatlı gülen bir Leon bıraktın.

Resident Evil One ShotsWhere stories live. Discover now