• 6 • Dilhun

1.9K 155 138
                                    

"Beni ne kadar tahrik ettiğini biliyor musun? Seni istiyorum çileğim."

~~~

Smut, ifadeleri koyduğum yerde başlayıp bitecektir. Okumak istemeyenler bu kısmı atlayabilirler.

Dilhun: Türkçe; İçi kan ağlayan, başka bir deyişle çok kederli ve üzüntülü kimseleri tanımlamak için kullanılır.

Gözleri o kadar derin ve arzulu bakıyordu ki eğer kabul etsem şu an benimle burada sevişeceğinden emindim. Onunla kesinlikle sevişmek istiyordum ama bana karşı duygularının olmaması beni durduruyordu. Benim aksime benimle hissizce yalnızca bedenime olan arzusuyla sevişecekti. Belki de böyle düşünerek çok kötümser davranıyordum ama onun gibi birinin bana karşı hisler beslemesi imkansız geliyordu. Belki o da benden hoşlanıyordu ama hoşlansa bile benimle seviştikten sonra istediğini almışçasına benden soğur muydu? Ya çok olumsuzdum ya da çok karışık. Birinin bana beslediği hislerden emin olmam için bizzat kendisinin söylemesi gerekiyordu yoksa asla inanmazdım. Katsuki'de bunu yapıyordu. Belki bana hislerini gösteren tavırlarda bulunuyordu ama ben anlamıyordum. O yüzden şu an yaptığı hareketler ve davranışları sadece beni arzuladığı için yaptığına inanıyordum. Eğer bana karşı içinde sevgi ya da hoşlantı varsa bunu anlamam için çaba göstermeliydi. Benimse düşünmem gerekiyordu. "Bana biraz zaman ver, düşünmem için." dedim. Bozulduğunu belli eden ifadesiyle onaylayan mırıltılar çıkardı. Üzerimden kalkmasıyla derin bir nefes aldım.

~~~

Çift elle nişan alma, nefes, duruş gibi teknikleri öğrettikten sonra atışlardan bahsetmişti. Güneş batarken bugünlük yeterli olduğunu düşünmüş ve arabaya dönmüştük. Arabayı henüz çalıştırmamıştı. "Torpidoda senin için bir şey var." dedi. Merakla açtığımda içinde bir telefon kutusu gördüm. Şaşkınlıkla ona bakınca "İçinde benim üzerime kayıtlı bir hat var. Eijiro, Denki ve benim numaram kayıtlı." dedi. "Günde birkaç saat de olsa işlerimle ilgilenmek zorunda olduğum için yanında olamıyorum. Eijiro'da bana yardıma gelmek zorunda kaldığında bazen Denki'yle beraber yalnız kalıyorsunuz. İçim hiç rahat etmiyor, aklım se-" ne dediğini fark ettinde durdu "yani sizde kalıyor. O yüzden al bunu." dedi. Sende kalıyor diyeceğini anlamıştım ama neden vazgeçmişti söylemekten? Anladığımı belli ederek telefonu kutudan çıkardım. Oldukça pahalı son modellerden biriydi.

Telefonu cebime atarken "Her şey sona erdiğinde sana borcumu nasıl ödeyeceğim bilmiyorum." diye konuştum kısık sesle. Sinirle bana baktı. "Bana borcun falan yok. Sadece benim sana yardım ettiğimi mi sanıyorsun? Hitoshi, senin benimle olduğunu, bana ihtiyacın olduğunu, benimle beraber savaştığını, birbirimize dokunduğumuzu gördüğünde delirecek. Varlığın benim onlarla yapmam gereken hesaplaşmamın kapısı." dedi. Kalbimin milyonlarca parçaya ayrıldığını hissediyordum. Demek bana karşı bu yüzden fazla iyiydi. Belki de bana olan tüm yaklaşımları o mor kafaya inattı. Belki de sandığımdan daha fazla kullanılıyordum. Zümrütlerimin bulanık gördüğünü fark etmemle gözlerimin dolduğunu anladım. Katsuki yüzümü endişeyle kendine çevirdi. "N'oldu şimdi, neden ağlıyorsun?" Kafamı hızlıca sağa sola salladım."Yok bir şey. Teşekkür ederim." dedim nefesim titrerken. Tatmin olmamış ifadesiyle yüzümü izlemeye devam ederken çenemi ellerinden kurtarıp cama döndüm. Düğüm olmuş boğazımdan bir hıçkırık koparken "Gidelim artık." dedim.

Hıçkırıklarım dindiğinde sessiz bir yolculuk başlamıştı. Şimdiyse öfkeliydim. Kullanıldığımı zaten biliyordum ama dokunuşlarının o mor kafaya inat olabileceği düşüncesi beni yiyip bitiriyordu. Belki kafamda kuruyordum ama o da bana doğru düzgün anlatmıyordu. Hissettiğim öfke ormandaki düşüncelerimi siktir etmeme sebep olmuştu. Mor kafaya inat yaptığı dokunuşları ona fazlasıyla iade edecektim ama onu zorlayacak şekilde ve bu işe hemen burada başlayacaktım. Beni kendi hırsı için istiyordu. Ben de ona istediğini gösterip almasına asla izin vermeyecektim.

QuerenciaWhere stories live. Discover now