• 8 • Schadenfreude

1.7K 156 57
                                    

Tam üzerime gelirken Eijiro pata küte odaya daldı. "İzuku, tebrik ederim. Artık sözlüsün." Ne?

~~~

Schadenfreude: Almanca; başkalarının acısından alınan zevk.

"Biraz sakin ol." dedi Katsuki. "Olamıyorum, sakin falan olamıyorum. Ne demek söz, akşam yemeği. Nasıl böyle bencilce hareket edebilirsin?" Katsuki yemekte başına gelenleri anlattığından beri tartışıyorduk ve ben sinirden çıldırıyordum. "Daha kaç kere söyleyeceğim. Ben söylemedim, annem söyledi annem. Ne yapsaydım onca insanın arasında 'Hayır anne, sallama yok öyle bir şey' mi deseydim?" Gülüyordu! Utanmadan gülüyordu! "İçten içe hoşuna gidiyor değil mi bu durum? Sırada ne var, nişan mı?" Alaylı gülüşüyle "Neden olmasın?" dediğinde artık patlayarak odada ne varsa üstüne atmaya başladım. "Seni aşağılık, pislik, uçkur düşkünü, arsız, lanet alfa. Benimle dalga mı geçiyorsun? Bütün bunlar eğlenceli mi geliyor sana?" Onun bu tavırları iyice canımı sıkmaya başlamıştı. Nasıl bu kadar rahat, keyfine düşkün, umursamaz olabildiğini anlamıyordum. Attığım eşyalardan kaçmaya çalışırken bir yandan da bana yaklaşmayı deniyordu. Fırlatabilecek eşyam kalmadığında son hız üstüme koştu. Beni tutacağını sanıp geri çekilirken arkadaşlarının kollarından yakalamasıyla hamlesi yarıda kaldı. "İzuku'nun arkadaşı burada. Şimdilik sakin olun ve kavganızı yarına erteleyin. O gittikten sonra sakin sakin konuşursunuz." Denki'nin dedikleriyle Ochako'ya döndüm. Olanları anlamamış meraklı gözlerle bize bakıyordu. Elinden tutarak "Hadi akşam yemeğini birlikte hazırlayalım. Beraber uzun zamandır vakit geçiremiyoruz." dedim.

~~~

Salonda moralim bozuk kollarımı birbirine bağlamış oturuyordum. Delirmek üzereydim. O yuvarlak surat öperken kıkırdıyor, elini tutuyor ve resmen gözümün önünde oynaşıyorlardı ama iş bana gelince kolu koluma sürtse uzaklaşıyordu. Bir gecede ne olmuştu ona böyle? Bana düşüneceğini söylemişti. Acaba kızlardan hoşlandığını mı fark etti? O yüzden mi iğrenç geliyorum? O yüzden mi dün bana dokunması onu iğrendirdi? Bu belirsizlik beynimin kısa devre yapmasına yetiyordu. Sadece yarım gündür böyle olmasına rağmen davranışları göğsümde bir yeri çok acıtıyordu. Bundan sonra hep böyle mi olacaktı? Ona yaklaşmama izin vermeyecek miydi yoksa bu siniri sadece bugünlük müydü? Düşündükçe kafayı yiyordum. Ne yapıp edip sebebini öğrenmeliydim.

~~~

Akşam yemeğini yerken Ochako'yla çocukluğumuzdan bahsediyorduk. "Size ilk geldiğim günü hatırlıyor musun? İzuku kahveleri ikram ederken heyecandan tepsiyi devirip hepsini halıya ve koltuklara dökmüştü." dedi gülerek. Herkes eğlenirken, ben buna gülmemiştim. Devamı benim için kötü bir anıydı. "Evet. Sonra babam kahve için kaynattığım sütün kalanını üstüme dökmüştü." Masada gergin bir sessizlik oluştu aniden. "Senin belindeki yanık izi-" "Evet, babam yaptı, kaynar sütle." Şimdi masada bütün gözler bana dönmüş büyük bir sessizlikle beni izliyorlardı. Önümdeki katsudonun son lokmasını da yuttuktan sonra "Adam beni satıyor. Buna niye şaşırıyorsunuz?" diyerek yanımdaki peçeteyle ağzımı silip masadan kalktım.

Sonrasında Ochako gitmeden biraz daha vakit geçirmek istediğim için odama gitmiş ve puzzle yapmaya başlamıştık. Katsuki'nin bizi sürekli rahatsız etmesi dışında herhangi bir sorunumuz yoktu. Kapıyı birkaç kez kapatsam da her seferinde alarm taktırmış gibi yetişip "Kapı açık kalsın." diyerek odaya dalıp durmuştu. Açık bıraktığımız halde beş dakikada bir bizi kontrol ediyordu. Odasından çıkıp gelerek tekrar kapıdan bize baktığında Ochako sonunda patlamıştı. "Tanrım! O benim en yakın arkadaşım ve hiçbir halt yemiyoruz alfa, şu kıskançlığı kes artık." Katsuki? Beni kıskanıyor? Beni? Katsuki? "Saçmalama. Beni kıskandığı falan yok, olsa da hakkı yok. İşte son parça! Sonunda bitirdim." dedim mutlulukla.

QuerenciaWhere stories live. Discover now