• 20 • Mellifluous

2.4K 126 226
                                    

Karamel kokusu... Dönüp baktım yakutlarına, içinde her duygu vardı. Özlem, sevgi, mutluluk, hüzün, pişmanlık, korku... "Kacchan, geldin." dedim elimle yanağını okşayarak. "Geldim."

~~~

Mellifluous: İngilizce; tatlı, yumuşak, dinlenmesi zevk veren ses.

Aradan birkaç gün geçti. Hitoshi kaçmayı başarmıştı. Hepimiz çatıdan düşen Deku'ya odaklandığımızda kimseye görünmeden hızla toz olup gitmişti. Shōta Aizawa ise oğlunun yaptığının suç olduğunu bilmesine rağmen ettiği yardımlardan dolayı hak ettiği şekilde boğularak öldürülmüştü. Tüm mal ve mülkleri Ojirō'nun ailesi ve diğer akraba ailelere dağıtılmıştı. Hepimiz Hitoshi'nin nereye kaçmış olabileceği araştırması içerisindeydik. Eijirō ve Denki bebekleri için biraz daha uzak kalmayı tercih etmişlerdi bu durumdan. Çoğunlukla evde vakit geçiriyorlardı. O orospu üvey babası ise elimdeydi.

Deku ise... Deku çok kötüydü. Evimize tekrar geldiğinden beri doğru düzgün konuşmuyordu. Geceleri sık kabuslar görüp uyanıyor, daha sonra zar zor sakinleşiyordu. Bazen dalıp gittiğinde dokunduğum zaman aşırı tepki vererek kaçıyor, ben olduğumu gördüğünde özür dileyerek sakinleşiyordu. Önceden müzik açıp keyifle yemeğini ve temizliğini yapan, dans eden, spor salonunda çalışan ya da yattığı yerde keyifle mırıldanarak eşlik eden çileğim şimdi tek bir tınısından bile rahatsız oluyordu. Şarkıyı duyar duymaz aceleyle kapatıyor ve üzülerek dinlemek istemediğini dile getiriyordu. En başlarda krize girdiği bile olmuştu. Kolları ile kulaklarını kapatırken yere çöküp dakikalarca ağlamıştı.

Eve geldiğinde kucağımdan inmek istememiş sıkı sıkı tutunmuştu bana. Onu banyoya götürüp yavaşça soyarken hiç sesini çıkarmamıştı. Vücuduna baktığımda morluk ve kızarıklarla doluydu. Sırtında kabuk bağlamış kemer yaraları vardı. Ona olan bakışlarımı görünce gözleri dolmuş bana sarılmıştı utanarak. Sanırım daha fazlasını görmemi istememişti. Ben de ona bakmadan küveti doldurup soyunduktan sonra girmiş onu da kucağıma oturtmuştum. Sesimi çıkarmadan saçlarını ve vücudunu yıkarken o da rahatlayarak daha çok yaslamıştı sırtını göğsüme.

Bir ara vücudunu temizlerken yüzünü bana dönmüş ve öpmeye başlamıştı beni. Ben de kabul etmiştim özlediğim dudaklarını. Aralıksız uzun uzun yavaşça öpmüştü beni. Sonra kollarını sarıp dudaklarımız arasında tek nefeslik mesafe bırakarak özlem dolu gözlerle bakmıştı. Ben de ondan farklı değildim gerçi. Ellerimi beline sarmış tüy gibi dokunuşlar yaparken "Seni seviyorum." demişti aşk kokan feromonlarını bırakırken. "Her şeyden çok seviyorum, kendimden bile." Tekrar ufak bir öpücük bırakmıştı dudaklarıma. "Sana çok aşığım." dediğinde donakalmıştım. "Sen benim alfamsın, ben de senin omegan. Bunu kimse, hiçbir şey değiştiremeyecek." deyip tekrar uzun bir öpücük vermişti bana. İnanamayan gözlerle bakakalmıştım ona. O gün beni tamamen kabullendiği ilk gündü.

Ona ne olduğunu hiçbir zaman öğrenememiştim. Ben hariç herkes görmüş ama bana göstermemişlerdi. Korkmuşlardı. Diğerleri açıp başkalarına gönderirken, beni on kişi odaya zar zor kapatmışlardı. Haklıydılar da. O orospunun bebeğimi kemerle dövdüğünü duyunca kontrolden çıkmıştım. Beni durdurmaya çalıştıklarında kafayı yediğim için en önde duran Eijiro'nun kolunu kırmış, yumruğumla Shōto'nun kaburgasını çatlatmıştım. Tamaki'yi ittiğimde kafasını çarpıp bayılırken sonunda Mina'nın enseme şiddetle indirdiği beyzbol sopasıyla bayılmıştım. Her birinden özür dileyecektim tabii ki ama Deku'yla ilgilenmem gerekiyordu. Daha sonra...

Şimdi Deku içeride psikiyatrist ile konuşuyordu. Ben de kapının önünde onları bekliyordum. Bugünlerde yaşadıklarından dolayı onun için en iyisinin bu olduğunu düşünmüştüm. Nihayet çıktığında ona döndüm merakla. "Nasıl geçti?" diye sordum alnını öpüp. "İyi." Çantasını aldı elimden. "Doktor seni bekliyor." Başımı salladım hafifçe. "Hemen geleceğim." Onaylayan mırıltılar çıkarıp az önce oturduğum koltuğa geçti. Randevuları veren kadına dönerek "Affedersiniz. Müziği kapatabilir misiniz?" Sahi bekleme odasında hafif kısık sesli müzik çalıyordu. O kadar rahatlatıcı ve sessizce çalıyordu ki fark etmemiştim bile. "Hemen Bay Midoriya."

QuerenciaWhere stories live. Discover now