• 9 • Redamancy

1.9K 160 107
                                    

Hırsla İzuku'nun kafasını telefonuma çevirdim. "Bu ne demek? Benden ne saklıyorsun Deku?"

~~~

Redamancy: İngilizce; Seni çok seven birini karşılıklı olarak çok sevme durumu.

Yazanları gördüğü gibi içeri gitmeye kalkıştı ama onu kolundan yakalayıp yanıma oturttum. Kolumu beline sararken "Eğer kaçmaya çalışırsan dikkat çekeriz bence hareket etme." deyip biraz daha kendime çekerek onu kaçamayacağı şekilde tuttum. "Şimdi çileğim, bu sikik herif neyden bahsediyor bana hemen anlat." Dokunmamın onu rahatsız ettiğini belli edercesine elimi çaktırmadan itmeye çalışırken söylediklerimi reddeden mırıltılar çıkarıyordu. "Eğer konuşmazsan herkesin içinde daha da ileriye giderek öperim seni." dediğimde hareket etmeyi kesti. Ağzını birkaç kez açıp kapadı ama söyleyecek bir şey bulamadığından konuşmadı.

Geçen dakikalar boyunca Deku ağzını açıp tek kelime edememişti. Öyleyse bana da sözümü tutmak düşüyordu. Ellerimle çenesini tutup yüzünü yüzüme çevirdim. Başparmağımla dudaklarını okşadığımda hissettiğim yumuşaklık beni kendine çekerken yaklaştım ona. Gözleri gözlerime değdiğinde o iğrenen bakışlarıyla beni yine uzaklaştırmaya çalıştığını gördüm ama ben sözünde duran bir insandım. Dudaklarımızın arasında tek nefeslik mesafe kaldığında "Söyleyeceğim" dedi "ama misafirler gittikten sonra." Onaylayarak ondan uzaklaştım.

İçeri geçtiğimizde misafirlerin çoktan ayaklanmış olduğunu gördük. Yanlarına gitmiş yeniden ettikleri tebrikleri mutluluk pozuyla dinlerken Momo'yu buldu bakışlarım. Ona beklemesi için bir el hareketi yaptığımda olduğu yerde kaldı. Kalabalığı zavallı Deku'ya bırakıp Momo'ya ulaştım. "Shoto neden gelmedi? Onunla konuşmam gereken önemli konular vardı." Momo, Shoto'nun omegasıydı ve Shoto'nun ona sonsuz güveninden dolayı konuyu bildiğinden emindim. "Babası bu sıralar ona çok yükleniyor. Bu yüzden ona yıkılan işler yüzünden gelecek vakit bulamadı." Başımla onaylarken bakışlarını Deku'ya çevirdi. "Onu sözlün gibi göstermek çok mantıklı. Bu Hitoshi'nin daha zor hareket etmesini sağlayacak. Sonuçta kimse başkasının sözlüsüne yaklaşmaya çalışan birinden haz etmez. Bu yemekten sonra İzuku'nun varlığı aileler arasında yayılacak. Mitsuki teyze akıllı bir kadın, iyi düşündü bu durumu." Tekrar bana dönerek "Gitmeliyim, geç kalırsam telaşlanır. Müsait olduğu en kısa sürede sana ulaşacak." dedi. [Kısa paragraf yazmaya çalışacağım dedikten sonra ben, özür dilerim (ಥ ͜ʖಥ) ]

Evde sadece Deku, ben ve annem kalmıştık. "Aferin İzuku, herkesi gayet güzel karşıladın." dediğinde Deku kızaran çilleriyle gülümsedi. Annem oluşan bu görüntüye karşı İzuku'yu kolları arasına alıp sarılırken (boğarken) "Ne kadar sevimli bir omegasın." dedi feromonlarını tutmayarak. "Anne, sadece kollarınla değil, alfa feromonlarınla boğacaksın, onu rahat bırak." dediğimde uzaklaştı. Deku rahat bir nefes alırken "Git artık sen de. Onun bana anlatacağı çok önemli şeyler var." deyince tekrar put kesildi. "Ama-" "Anne, lütfen." Israr etmeyip toparlandı ve evden çıktı.

Baş başa kaldığımızda kolundan tutup kaçamasın diye yatak odama götürdüm ve kapıyı kilitledim. Saklanacak bir yeri kalmadığında isteksizce telefonunu bana uzattı. Elinden çekip aldığımda mesajları kontrol ettim, gösterdiklerinden başka yoktu. "Fotoğraflarda." dediğinde galeriye girdim. Deku'dan asla beklemediğim sinsilikler. Önce konuşmaları okudum, yazdıklarına duyduğum öfkeyle telefonu sıkarken videoyu açtım. Bu, o gün Eijiro bana Deku'dan hoşlandığımı ima ettiği gün, kendimi kanıtlamaya çalıştığım gün...

"Deku göründüğü gibi değil-"sözümü keserek telefonunu elimden aldı. "Umurumda değil, kapıyı aç da gideyim artık." Elimdeki anahtarla kapıyı açtım ses etmeden. Odadan çıkacakken onu omzuma aldım " Eğer umurunda olmasaydı iki gündür bana böyle davranmazdın. O gün hiçbir şey olmadı ve sana bunu kanıtlayacağım." Bugünlerde ne çok şey kanıtlamaya çalışıyorum.

QuerenciaWhere stories live. Discover now