72. Bölüm

1.8K 171 34
                                    

Gece odaya dönünce Gülnihal'i bulamadı Yusuf. Kapıyı açtığı ilk anda anladı. Çünkü Gülnihal saf karanlığı sevmez, yalnızken mutlaka bir mum yakar, odayı aydınlatırdı.. Perdeler dahi kapalıydı, o nedenle ay ışığı pencerenin diğer tarafını aydınlatıyor ve odaya erişemiyordu.

Hızlanan kalbinin pompaladığı kan akıştaki dengeyi bozup, ritmi değiştirince sinirlenmemek için büyükçe nefes aldı bir kaç kez.

Odadan çıkıp hızlı ve sessiz bir şekilde indi merdivenlerden üçer beşer. Herkes uyuyordu. Koridorlarda ki gaz lambaları da söndürülmüştü. Ortalık tamamen tenha ve karanlıktı.

Hiç bir şey olmasa bile Gülnihal karanlıklar içinde ki, o iki katı çıkana kadar ruhunu teslim edebilirdi. Bu ihtimal bile onu endişeye sürüklemeye yetti. Zaten konu Gülnihal olunca endişeye meyilli oluşu da abes yani akla ve gerçeğe aykırı olan, gereksiz, yersiz, boş bir hüsnü kuruntu sayılmazdı.

Çünkü onun narin, kırılgan, duygusal neşeli olduğu kadar da içe dönük ve zaman zaman aklına eseni yapan tavrı Yusuf'ta daima onu koruma hissi uyandırıyordu.

Kapıyı sertçe kapattı.

Kendini bahçeye attı. İlk olarak sabit bir şekilde sağa, sonra sola baktı ve hızla bahçe kapısına yöneldi. Biraz yaklaştığında kapının Aralık olduğunu fark etti ve daha çok telaşlandı..

Tam o sırada Gülnihal içeri girdi ve ses yapmaması için bahçe kapısını yavaşça kapattı.

"Gülnihal!"

"Efendim" sesini duyunca rahatladı Yusuf yaklaştı ve sarıldı. Sonra omuzlarında tutup ayırdı onu kendinden. "Çok merak ettim, haber vermeden yan konağa dahi gitmezdin sen?"

"Orada değildim zaten" sesi soğuk ve değişikti. Ama ne olduğunu anlayamadı Yusuf.

"Peki neredeydin?"

Gülnihal bir şey söylemeden sessizce yanından geçti ve içeri yöneldi.

"Gülnihal"

Yaklaştı ve önüne geçti.

"Ne oluyor? Sakin kalmaya çalışıyorum seni kırmak istemiyorum. Lütfen bana ne olduğunu söyle"

"Beni bir daha kırarsan, muhtemelen hiç kapatamayacağın bir yara açmış olacaksın"

"Anlamadım" dedi Yusuf.

"O kadın buradaydı"

"Kim?"

Gülnihal demir gibi ağır bakışlarını sabitleyip yüzünü eğimli bir şekilde çevirdi ona. İmalı ve kızgın ifadesi, dut ağacının rüzgardan sallanan dallarının yüzüne bir ileri bir geri bıraktığı gölgesi ile daha da derinleşti.

"Elena"

Bütün her şey yaklaşık yarım saat önce odaya, içinde taş olan bir kâğıdın düşmesi ile başlamıştı. Eski bir hatıranın bambaşka bir şekilde karşısına çıkmasına şaşıran Gülnihal yine aklına ilk eseni yapmıştı. Kağıtta sadece "Seni bekliyorum" yazıyordu ve bu onun ne olup bittiğini merak etmesi için yeterli bir sebepti.

"Mümkün değil" dedi Yusuf "onun yargılanması devam ediyor"

Gülnihal gözlerini devirdi "Hayal görmüyorum herhalde. Az önce karşımdaydı ve bana alenen seni beklediğini söyledi" yüzünü çevirdi "hem de hiç utanmadan"

Gülnihal'in hayat enerjisinin bataklığın içine çekilmesine o kadını görmesi dahi yetiyordu. Özellikle onun tarafından tutsak edildiği o kötü günleri tam anlamıyla nasıl geride bırakacağını henüz bulamamışken, yeniden karşılaşmak ona hiç iyi gelmemişti. Rengini kaybedip saydamlaştı ruhu.

Güz Sancısı (Beyzadeler Konağı)Where stories live. Discover now