52. Bölüm

4.5K 367 60
                                    

Olağanüstü olmayan dünya da olağanüstü duygularla haşr edilmek sadece insana, insan olana münhasır bir durum. 

Zaten hayat hep bir karmaşadan ibaret değil miydi?

Kendi hikayesini okumaya çalışırken, bir hikâyeye dahil oldu. Kendi hikâyesine.

Mustafa'nın işi olduğunu söyleyerek ayrılmasının ardından diğer kardeşler konağa varmışlardı bile. Tatlı bir sohbet yolu da, vakti de kısaltıyor olmalıydı ki, uzaklık kavramını yitirmişlerdi. En son konağa giriş yapan Yusuf şöyle bir bakındı etrafına. Sonra da mutfak kapısına doğru yaklaşıp hafifçe başını içeri doğru uzattı. "Kolay Gelsin"

"Sağ olasın, hoş geldin evladım, Gülnihal'e mi baktın?"

"Yo yoo hayır! Size kolay gelsin demek istemiştim"

"Ha iyi o zaman" dedi Döne kadın bastırılmış şekilde gülümseyerek. Utandırmak istememişti Yusuf'u. Hoş Yusuf utansa da, sevse de hatta merakta etse pek belli etmezdi ya! Sadece kızgınlığını gizleyemezdi. Ya da kızgınlığı Yusuf'u gizleyemezdi demek daha doğru bir anlatım biçimi bile olabilirdi.

Ahşap merdivenlerden ağır ağır çıkarken bir üst katta Zeliha'yı gördü.

"Hoş geldin abi"

"Hoş buldum Zeliha, nasılsın?"

"Şükürler olsun iyiyim abi, sen nasılsın?"

"Hamd olsun" Bir şey söyleyecek gibi oldu ve kestirip attı "Görüşürüz Zeliha" Ev büyüklerinin genelde bulunduğu salon kapısına yaklaşıp anne ve babasını da selamladı. Batmak için hazırlanan güneş, dört bölümlü küçük pencerelerden içeri süzülürken ortama hafif loş ve kahvemsi bir hava bahşediyordu. Odanın tamamen ahşap mobilyalardan oluşması hatta taban ve tavanında ahşap olması görüntüyü daha da şenlendiriyordu.

Yusuf küçük çaplı bir bakınmanın ardından aradığını bulamamış bir çocuk edası ile bir üst kata doğru yolunu tuttu. Odasının kapısına geldiğinde hafif bir heyecanla esneyen yüzünü hızlıca düzeltip usulca çevirdi kapının oval kolunu.

Saniyeler önce düzelttiği yüzü bu kez ekşimişti. İçeri girip kapıyı kapattı. İlk kez geldiği bir mekana adım atar gibi temkinli ve meraklı baktı etrafa.

"Gülnihal"

Yanıt alamayınca banyoya doğru yaklaşıp bir kez daha seslendi "Gülnihal içeride misin?" Yine daha cevapsız kalan sorusu sonucunda yaklaşarak iki kez tıklattı kapıyı "Gülnihal"

Özlemi, merakı, heyecanı yerini öfke ile endişenin senteziyle oluşan bir his karmaşasına bıraktı. Kapıyı açıp içeriye baktı. Yoktu. Son 15 dakikanın içerisinde kaç kapıdan içeri bakmıştı maşukunu arayan aşığın gözleriyle.

"Hayr olsun" dedi ve kendine telkin verdi "Sakin ol Yusuf" Evet kendine söylediği gibi sakin olmalıydı Yusuf. Anlamadan, dinlemeden öfkeyle hareket ettiği zamanlar başkalarını kırıp, sonra mahçup oluyordu. Bu hep böyle olmuştu. Özellikle de Gülnihal konusunda. Genç kadının bilhassa Yusuf tarafından oluşturulmuş kırgınlıkları onun etrafına taştan bir şato örmeye yetecek kadar çok ve sertti.

Sağ elini alnından yukarı doğru daldırıp saçlarını geriye doğru aldı. "Neredesin Gülnihal" mırıldanmalar birbirini kovaladı "Keşke inat etmeyip sorsaydım eve geldiğimde.. Ahh  Yusuf ahh. Sen iflah olmaz bir inatçısın!" saçlarını müthiş bir sinirle dağıttı.

Aksine bir hareketle aşağı indi.

 "Zeliha"

Zeliha yeni kavrulmuş un helvasının kokusunu etrafa savurarak elindeki tepsiyle Yusuf'a döndü.

Güz Sancısı (Beyzadeler Konağı)Where stories live. Discover now