56.Bölüm

4.9K 327 63
                                    

Hep bir gariplik yumağının içinde çırpınıp duruyorlardı. Zaman ne gösterir bilinmezdi ama ALLAH'ın adaleti er geç tecelli ederdi ve bu su götürmez bir gerçekti.

Kimseye haber vermeden aklına eseni yapmak her zaman olduğu gibi Gülnihal'e pahalıya patlamıştı. Ama bu kez diğerlerinin bir tık daha üstündeydi sanki. Başına arkadan aldığı darbe ile olduğu yere yığılıp kalmıştı. Ve anlık hissettiği yoğun acı, bilincini tamamen yitirmesine sebep olmuştu. O kısacık bir kaç saniye tam olarak ne olduğunu idrak etmesine yetmedi. Kapandı gözleri usulca.

Yusuf Gülnihal'i konakta bulamayınca delirdi yine. Kendine kızdı. İşten gelir gelmez ilk onu görmeliydi. Görmediği için hayıflandı.

Konakta ki herkesi alarma geçirdi. Bir panik havası yarattı fark etmeden. Onun artan öfke ve endişesi, o panik havasının daha da yoğun hale gelmesini sağlıyordu.

Geleneksel bir ok'tan fırlayan yay gibi çıktı konaktan ve soluğu yan konağın bahçesinde aldı. Açık kapıyı görünce; aynı yöne koşarken çarpışan iki kütle gibi çarpıştı, aklına gelen kötü ihtimalle. Sonra ise yüzleşti korktuğuyla. Çünkü bir kaç kez Gülnihal diye seslenmiş ve kendi sesinin ahşap konakta çıkardığı yankı dışında bir yanıt alamamıştı.

Boş konağı hararetle kontrol etti. Aradı, taradı ama aradığını bulamadı. Durup alnından akan bir kaç damla teri eli ile silip oldukça büyük bir nefes aldı. O hengame de neredeyse nefes almayı ikinci plana atmıştı. Aldığı yoğun oksijenden bir süre sonra 100 metrelik mesafeyi bile berrak bir şekilde gördüğü tatlı bir su kaynağında yüzüyor gibi belirğinleştirdi gözünün önünü. Gülnihal maalesef orada değildi.

"Abi"

Mustafa'nın sesi Yusuf'u düşüncelerden alıp tekrar olduğu mekana getirdi.

"Yukardayım, geliyorum" dedi ve hızla aşağı indi.

"Gülnihal yok"

"Nasıl yok, her yere baktın mı?"

"Baktım. Yok" dedi Yusuf öfke ile saçlarını dağıtıp merdivenin köşesinde duran ahşap sandalyeye tekme atarken.

"Abi sakin ol, kaçacak değil ya buradalardadır mutlaka"

"Kaçmış olamaz, ama kaçırılmış olabilir. Son aylarda yaşadıklarımızı düşünürsek, oldukça mümkün" dedi Yusuf delirmiş bir boğa gibi önüne gelen, canlı cansız her şeye saldırma iç güdüsü ile dolup taşarken. Kendinden korktu bir an. O öfke ile, ahlaka ters düşecek bir şey yapmaktan birine zarar vermekten korktu.

"Allah'ım beni güzel ahlaka eriştir. Senden başka güzel ahlaka yöneltecek yoktur. Beni öfkeme esir olmaktan koru" amin...

Gülnihal'in kaçırılmış olduğuna emindi. Kanıta gerek yoktu. Onun kaçmış olabileceği yada başka bir ihtimal üzerinde durmadı. Durmayacaktı.

Evin bütün erkeklerini iştimaya kaldırdı. Durmanın zamanı değildi. İş bölümü yapar yapmaz aramaya çıktı onu. Önce kolluk kuvvetlerine bilgi ve Gülnihal'in eşğalini verdi. Sonra zaten mahalle de haber alan herkes yardıma geldiği için, kimin hangi bölgeye, semte bakacağı daha da netleşmişti.

Aradan geçen bir kaç saat kolluk kuvvetleri için oldukça verimli olmuştu. Aldıkları duyumlar onları da Yusuf'un emin olduğu noktada buluşturdu. Gülnihal kaçırılmıştı. Sonrasında ise ilmek ilmek söküldü gerçek. Sadece bu işi kimin neden yaptığı hususu kaldı aydınlanan mevzunun karanlık tarafında.

O sinir harbinin içinde sürekli Gülnihal'i düşünüyor olması da kederini körüklüyordu Yusuf'un "Nasıl korktu kim bilir, belki ağlıyordur da" diye düşünüp, onu koruyamadığı için kendine kızıp durdu. Eğer Gülnihal'e bir şey olursa kendini asla afetmezdi. Dahası belki kimseyi..

Güz Sancısı (Beyzadeler Konağı)Where stories live. Discover now