YOL 'XXIV'

391 16 20
                                    

'YOL XXIV'

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

'YOL XXIV'

küçükken büyümenin çok güzel bir şey olduğunu zannederdim. Özgürlük, rahatlık, huzur... Ama yanılmışım çünkü büyüyünce dertler azalmıyor, özgürlüğün de seni bulmuyordu. Tam tersine yaş aldığın her sene omuzlarında ki sorumluluk biraz daha artıyordu.  Küçükken tek sıkıntım dedem ve üzerime yüklediği katı kurallardı. Şimdi ise küçükken dert ettiğim şeyler bugünümün yanından bile geçemezdi. 

Emir yatağın içinde kımıldadığında daldığım düşüncelerden kurtulup bakışlarımı Emir'e çevirdim. Hasan Şahmaran  Emir'in Şükrana tekrar saldıracağını anladığı an boynuna sakinleştirici iğne batırıp tekrar onu bayıltmıştı. Aradan saatler geçmişti neredeyse gün doğacaktı ama benim bütün gece boyunca gözüme uyku girmemişti. Emir'i bu kadar delirten şeyi merak ediyordum. Şükran'a sorduğum da söylememiş haklıymış gibi beni azarlayarak Emir'e sormamı söylemişti. Gerçi Emire de sorsam bana söylemezdi zorlarsam da yalan söylerdi her zaman ki gibi.

"Derin?"

Boşluğuma gelerek irkildiğim de gözlerimi birkaç kez kırpıştırıp Emir'e baktım. Uzandığı yataktan doğrulup arkasına yaslanmıştı. Başını da başlığa yaslayarak başını bana çevirip üzerimi süzmüş ardından elini yattığım yatağın tarafına koyup hafifçe yatağa vurmuştu.

"Gelsene." sesi hırıltılı, bakışları boştu. Dün yaptıklarını acaba hatırlıyor muydu? Ona karşı bir harekette bulunmadığım da yatakta hareketlenip ayaklarını aşağı sallandırarak ayağa kalkmış bana doğru birkaç adım atarak karşımda durmuştu. Başımı kaldırarak ona baktığım da önüme çökmüştü onunla beraber bakışlarım da kaymıştı. Hiçbir şey söylemeyip başını dizlerime yasladığın da ensesinde kurumuş kan izi dikkatimi çekmişti. Dün gece vurduğumda oluşmuş olmalıydı. Aslında ikimizin birbirimizden farkı yoktu. O fiziksel yaralıydı bende duygusal yaralıydım. 

"Neden herkes beni aynı yerden yaralamaya çalışıyor?"

Ellerimi Emir'e dokunmamak için koyacak yer ararken Emir'in hırıltılı sesiyle bütün dikkatimi ona verdim. Bir şey söylemeden onun devam etmesi için beklerken bu bekleyiş çok uzun sürmemişti.

"Ben dokunduğum herkesi öldürüyorum. Doğduğum gün lanetlenmişim, annemi öldürmüşüm. Hangi çocuk annesini öldürür? Ben tabii ki." Gülmeye başladığın da başını kaldırıp bana bakmıştı. Gözleri yaşlı ama dudakları gülüyordu. "Ben seni de öldürdüm, Derin."

Başımı onu onaylarcasına salladığım da gözümden benden izinsiz yaşlar dökülüyordu. "Yaşamak için önce birkaç kez ölmek gerekirmiş. Ama doğru sen beni defalarca öldürdün ve ben senin sayende yaşadım. Acıyı, kederi, sevinci..." dudaklarımdan bir hıçkırık koptuğunda parmaklarımı dudaklarıma bastırdım. Emir dikkatlice bana bakmaya devam ettiğinde derin nefes alıp elimin tersiyle göz yaşlarımı fevrice sildim. "Ama ben artık birkaç kez ölmek ve yaşamak istemiyorum," Emir'in yüzüne yaklaşıp gözlerine baktığımda "Ben sadece bir kere ölmek istiyorum."

GİRDAP (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin