0.3

1K 156 398
                                    

Hastahanede son günümdü bu akşam taburcu olacaktım doktorun söylediğine göre bedenimdeki hasarlar gibi hafıza kaybımda zamanla düzelicekti ama net bir tarih yoktu bu bir kaç haftada birkaç ayda hatta bir kaç yılda bile olabilirmiş. Sıkıntıyla iç geçirdim asıl sorun hala beni soran kimsenin olmayışıydı ve ben burdan çıktıktan sonra nereye gideceğimi bile  bilmiyordum.O yabancı adamda beni burda yanlız bırakmıştı sadece arada gelip durumumu yokluyor sonrada geri gidiyordu,henüz kazanın nasıl olduğunuda öğrenememiştim zaten  düşüncelere dalmışken odaya doktor ve kehribar gözlerin sahibi girdi.

"Eylül hanım artık çıkışınızı yapabilirsiniz tüm tetkiklerinizi yaptık daha öncede dediğim gibi kendinize iyi bakar fazla yormazsanız kırıklarınız kısa sürede kaynar hafızanız içinde aynı şeyler geçerli tabiki de fazla zorlamadan yavaş yavaş her şey rayına oturucak"
diyen doktora  teşekkür edip odadan çıkmasını izledim doktor çıktıktan sonra ayağa kalkmaya çalıştım daha doğrusu çalışmakla kaldım çünkü ayağımdaki ağrı tekrar baş göstermişti geldiğinden beri konuşmayan adam benim bu hamlemle hemen hızlı adımlarla yanıma gelip beni tuttu

"napıyorsun doktor demedimi daha demin dikkat ediceksin diye benden yardım istesene"
diye serzenişte bulundu ama zaten bundan sonra tek başıma kalmayacakmıydım şimdiden alışmam gerekiyordu başımın çaresine bakmaya

"nasıl olsa bir yerden başlıyacam buna tek başıma yürümekten başlamalıyım"diyerek adım atmaya çalıştım ama anında durduruldum.

"İyleşene kadar başlamana gerek yok tek başınada değilsin ayrıca her ne kadar suçun büyüğü sende olsada sana ben çarptım benim yüzümden bu haldesin o yüzden iyleşene ve aileni bulana kadar sana ben yardımcı olucam" diyerek beni dumura uğrattı
"nasıl yani ben yardımcı olucam derken? Hem suçun büyüğü nasıl bende? "

Son sorumu duymazdan gelip ilk sorumu cevapladı.

"Duydun işte sen gerçekten iyleşene kadar sana ben yardımcı olucam seni bu halde tek başına bırakamam başına bir şey gelir sebebi ben olurum hem nereye gideceğini bilmiyorsun nasıl bırakıcam seni?"
boş boş yüzüne bakmama aldırmadan "hadi çıkalım,daha fazla durmayalım burada" diyerek beni odadan çıkardı çıkış işlemlerini yapıp dışarıya çıkmıştık beni dikkatlice siyah arabasına bindirdi ve kemerimi bağlayıp şoför koltuğuna geçti.

"Gerilmeni gerektirecek bir durum yok kısa süreliğine misafirim olucaksın kendini rahatsız hissetme.Dediğim gibi iyileşme sürecinde sana yardımcı olucam en azından hatırlayıp aileni bulana kadar benimlesin."

Demesi kolaydı hiç tanımadığım bir adamın evinde kalıcaktım ve ne kadar kalıcağımda belli değildi neden hala ailemden bir ses çıkmamıştı belkide ses çıkaracak bir ailem yoktu nerden bilebilirdimki.

"Ben size rahatsızlık vermek istemiyorum ailemden hala haber yokmu yada arkadaşlarımda mı yok" diyerek yüzüne baktım gözlerini kısa bir an gözlerime sabitleyerek "Herhangi bir haber yok" dedi.

Yanlız hissettim kimsesiz,sokakta kalmış, yeni doğmuş bir çocuk gibi dışarıda kalmıştım.Ben düşüncelere dalmışken araba oldukça lüks etrafı yeşilliklerle dolu bir villanın önünde durdu.Ağzım açık bakakalmıştım çünkü bu ev gerçekten çok güzeldi.
Önünde kocaman bir ağaç çeşit çeşit bitkiler vardı.Evin etrafını süsleyen ışıklar son derece göz kamaştırıcı duruyordu.Bu adam gerçekten zengin ve zevkli biri olmalıydı.

Kaç kişi yaşıyorlardı bu evde kalabalık bir ailesi olsa gerekti ben evi incelerken "hadi inelim" diyerek arabadan çıktı benim tarafıma dolanarak kapımı açtı kemerimi çıkardı ve koluma girdi "Ben inerdim"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kaç kişi yaşıyorlardı bu evde kalabalık bir ailesi olsa gerekti ben evi incelerken "hadi inelim" diyerek arabadan çıktı benim tarafıma dolanarak kapımı açtı kemerimi çıkardı ve koluma girdi "Ben inerdim"

"ne konuştuk biz seninle,iyleşene kadar sana yardım edicem"

Daha fazla üstelemeyerek yavaş adımlarla kapıya vardık zile bastıktan kısa bir süre sonra kapı açıldı "Hoş geldiniz barış" 
Elli'li yaşlarının sonlarında orta boylu hafif kilolu,saçlarına yer yer aklar düşmüş bir kadın karşılamıştı bizi.

"Hoşbulduk Sevgi abla yardım etde Eylülü içeriye götürelim" kapıdan girerek salon olduğunu tahmin ettiğim yere doğru yavaşça gittik geniş kapıdan  içeriye girdiğimizde oldukça lüks insanı boğmayan renklerle döşenmiş ferah bir salonla karşılaştım.Beni büyük koltuğa yönlendirerek oturttular.

"Teşekkür ederim" diye utançla mırıldandım.

"Önemli değil ama sen böyle en ufak şeylere teşekkür ediceksen seninle işimiz var" cevap vermedim, adının Sevgi olduğunu öğrendiğim kadına dönerek "Sevgi abla sana Eylülden bahsetmiştim zaten , Eylül buda Sevgi abla beni büyüten kişi diyebilirim bu evde bana yardımcı oluyor bir istediğin olduğunda çekinmeden söyleyebilirsin zaten sen söylemesende o anlar"
kafamı usulca onaylamak için salladım

"Tanıştığıma memnun oldum Sevgi Hanım"

"Bende memnun oldum kızım ama lütfen bana teyze de hanım neymiş canım neyse ben sana yiyecek bir şeyler getireyimde karnını doyur hasta hasta aç durma" diyerek cevap vermeme fırsat vermeden uzaklaştı şimdi Barışla yanlız kalmıştık

"Ne zamana kadar burda kalabilirimki biliyorum çok fazla soruyorum bunu ama neden kimse aramadı beni" yüzüme kısa bir süre bakarak

"Bilmiyorum ama seni bu halde tek başına bırakamazdım en azından iyleşene ve hafızan geri gelene kadar benimlesin"
sıkıntıyla nefes aldım bir yabancıyla tanımadığım bir evde ne kadar kalabilirdimki

"Peki kimle yaşıyorsun bu evde,senin ailen nerede,onlar rahatsı olmasın benden?" yönelttiğim bu soruyla surat ifadesi sertleşti yanlış bir şey söylemiştim sanırım yinede beni cevapsız bırakmadı.

"Tek yaşıyorum birde Sevgi abla var onun dışındada ona yardım eden iki yardımcı var ama onlar arada sırada büyük temizlik olduğunda geliyor "

Sorumu cevapladığı sırada Sevgi abla elindeki tepsiyle yanımıza gelmişti,Tepside pilav,tavuk sote,çoban salata meyve suyu ve kazandibi tatlısı vardı gördüğüm yemeklerle karnımın acıktığını hissettim ve iştahım yerine gelmişti.

"Sen yemeğini ye sonrada Sevgi abla sana odanı göstersin banyo yapmak istersen sevgi abla sana yardımcı olur.Yardım istemekten sakın çekinme,neyse  dinlen benim bir kaç işim var ben çıkıyorum "

Barışın konuşmasıyla ona dönerek tamam dedim daha sonra salondan çıkarak gitti bende o sırada önümdeki lezzetli gözüken yemeğimi yedim.Sevgi ablanın yardımıyla duş alıp bana gösterdiği odada yatağa uzandım.
Sevgi ablanın benim yaşlarımda olan kızından aldığı kıyafetleri giymiştim çünkü ne bir kıyafetim nede telefonum vardı boynumdaki kolyeden başka bana ait hiçbir şey yoktu bir şeyler hatırlamaya çalışıyordum ama sonu hep hüsran oluyordu neden hatırlamıyordum sanki beynim reddediyordu hatırlamayı.Oysa okadar çok merak ediyordumki ailemi,kendimi.Beni merak eden birilerinin olmasını beni aramalarını,bulmak için uğraşmalarını istiyordu kalbim,sanki diğer türlüsünü kaldıramazmışım gibi geliyordu.Bir dua süzüldü dudaklarımdan.
"Allahım lütfen beni arayan birileri olsun.Lütfen kimsesiz olmayayım"

Düşünmekten başıma ağrı girince buna bir son vermem gerektiğini farkedip gözlerimi kapattım biraz uyusam iyi olucaktı.

Selammm çiçeklerimm🌸🌸🌸🌸🌸

Nasılsınız,nasıl gidiyor.
Hikayeyi nasıl buluyorsunuz?Daha çok başındayız bu yolun ilk bölümler biraz yavaş geçiyor ama bomba gibi bir hikayeyle karşı karşıya olduğunuzu unutmayın ve kemerlerinizi bağlayın lütfen.

Barış hakkında ne düşünüyorsunuz?

Eylülün hatırlamaması sizce onu olucaklardanmı koruyor?

Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin lütfen.

Hoş kalın,hoşçakalın🧡🧡

•● KEHRİBAR ATEŞİ ●•Where stories live. Discover now