0.5

657 138 252
                                    


Memur elindeki belgelere bakarak beni dikkatle inceledi ve Barışa dönerek konuştu
"Savaş Karan'ın nişanlısı Eylül Erdemi zorla evinizde alıkoymakdan hakkınızda şikayet var"

Anlayamamıştım, Eylül Erdem ben değildim dimi. Ama Barışın evindede benden başka kimse kalmıyordu.Benim nişanlımmı vardı.
"Savaş Karanın nişanlısı mı?" Barışın hayret dolu sesi onunda bir şey bilmediğini gösteriyordu Savaş denen adamında soyadı Karandı,Barışla ne alakası vardı.
"Lütfen sizi emniyete alalım,gerekli açıklamayı orda yapıcaz" diyerek bizi emniyete götürdüler, yolda Barış avukatı arayarak emniyete gelmesini söyledi.
Emniyete vardığımızda içeriye girdik
"Eylül!"
Adımı duymamla kafamı kaldırdım karşımda uzun boylu,Barışın gözlerinin rengine benzeyen ama daha açık olan gözlere sahip bir adam vardı. Hızla bana yaklaşınca ürküp Barışın arkasına saklandım.Bu hareketimle kaşlarını çatıp öfkeyle bana baktı.
"Oo kardeşim nişanlımla tanışmış birde evinde alıkoymuşsun."
Şaşkınlıkla Barışa bakmıştım kardeşmiydiler akraba olabileceklerini düşünmüştüm ama kardeş olucakları aklımın ucundan bile geçmemişti.Peki kardeşinin nişanlısıysam beni nasıl tanımamıştı.
"Ne saçmalıyorsun oğlum sen,ne nişanlısı, ne alıkoyması"
Ne oluyordu burda.Hiçbir şey anlamıyordum.
"Yeter bu kadar içeriye geçelim ifadeniz alınıcak" polis memurunun ikaz etmesiyle odaya girdik.
"Evet Barış bey,kardeşiniz Savaş Karan nişanlısı Eylül Erdemi zorla alıkoyma suçundan hakkınızda şikayette bulunmuş bir açıklamanız varmı"
"Memur Bey öyle bir durum söz konusu dahi değil.Ben Savaşla uzun zamandır görüşmüyorum nişanlı olduğunuda bilmiyordum"
"Ozaman Eylül Erdem neden sizin evinizde?"
"Eylül 1 ay önce bir trafik kazası geçirdi,ona çarpan bendim bu kaza sonucu hafızasını yitirdi,polisle irtibata geçtim ailesinin bulunması için ama hastahanede kaldığı sürece hiç kimseden bir haber gelmedi, bende bu yüzden en azından bir yakını bulunana kadar evimde misafir ettim"
Polis memuru bana dönerek
"Beyefendi doğrumu söylüyor, sizi zorla alıkoymuyormu?"
"Evet doğruyu söylüyor anlattığı gibi oldu,soyadımı bile bugün öğreniyorum"
O sırada avukat girdi içeriye,
"Kolay gelsin memur bey müvekkilimle konuşabilirmiyim"
Polis onaylayarak odadan çıktı şimdi yanlız kalmıştık Barışa sorar gözlerle baktım.
"Kardeşinin nişanlısı olduğumu biliyormuydun"
"Bana inanmıyormusun Eylül, bilmiyordum dedim ya uzun zamandır görüşmüyorum"
"Neden inanayım,bir bakıyorum nişanlım var hemde bana çarpan yanında kaldığım adamın kardeşi, söylesene tesadüf olabilirmi bu"
"Bilmiyordum Eylül,bilsem söylerdim uzun zamandır görüşmediğimi söyledim"
Ona inanmadığımı belli eden bir bakış attım.
"Barış bey, artık konuşmamız gerekiyor"
Barış üzerimdeki kehribar gözlerini çekip avukata bakarak başıyla onayladı.
"Uzun zamandır Eylül hanımın ailesini arıyoruz.Emniyet güçlerindende destek alıyorduk ama bir bilgiye ulaşamamıştık,şimdi kardeşiniz Savaş beyin bir anda ortaya çıkıp benim nişanlım demesi garip geldi bana,siz ne düşünüyorsunuz?"
Barış kafasını sallayarak,
" Evet bu işte bir şey var Savaşı tanıyorum,eğer nişanlısı olsaydı görüşmesemde duyardım.Bırak benimle bir ay yaşamasını bir gün bile kalmasına izin vermez ortalığı yangın yerine çevirirdi.Burnuma hiç iyi kokular gelmiyor.Sen önce bizi burdan çıkar sonrada bu meselenin peşine düş"
Barışın talimatıyla avukat odadan çıktı.Başbaşa kalmıştık aklım çok karışıktı kime inanıcağımı güveneceğimi şaşırmıştım,bir aydır yanında kaldığım adamama güvenicektim yoksa birkaç saatlik nişanlım olduğunu söyleyen adamamı.İşin garibi bu iki adamda kardeşti.
"Biliyorum bana güvenmiyorsun ama doğruyu söylüyorum Eylül bilmiyordum.Ayrıca Savaşta öyle evlenicek nişanlanıcak bir adam değil"
"Ben napıcam şimdi,kime güvenicem eğer nişanlımsa ailemide tanıyordur. Onunla konuşmam gerekiyor sanırım"
"Gerçekten nişanlın olduğuna inanmıyorum,eğer öyle olsaydı benim yanımda bırakmazdı seni"
Neden bırakmazdıki görüşmediklerini söylemişti araları kötü olmalıydı.
Kapı birden açıldı içeriye Savaş denen o adam girdi.
"Eylül,sevgilim"
Hızla bana yönelince korkuyla elimi durması için kaldırdım. Bu hareketimle kaşlarını çattı ama durmadı.
Benim korkumu gören Barış oturduğu yerden kalkıp önüme geçti.
"Görmüyormusun kız korkuyor yaklaşma diyor niye dinlemiyorsun"
Savaş alayla gülüp "Sanane o benim nişanlım,şimdi daha fazla asabımı bozmadan çekil önümden"
Barış daha fazla bir şey diyemeden Savaş yanıma geldi,önümde eğildi ve ellerimi avuçlarına hapsetti şaşkınlıktan hareket edememiştim.
"Eylül başına gelenleri öğrenince beynimden vurulmuşa döndüm.Haftalardır seni arıyordum ama haber alamıyordum"
Rahatsızca yerimde kıpırdandım ne diyeceğimi bilmiyordum.
"Ben sizi hatırlamıyorum"
"Biliyorum, kazada hafızanı kaybetmişsin ama merak etme beraber üstesinden gelicez seni evimize götürücem"
Tedirginlikle Barışa baktım,her ne kadar içimde ona karşı şüphe olsada Savaştan daha fazla güveniyordum.
"Orda dur bakalım Savaş bey.Kimi nereye götürüyorsun madem nişanlındı 1 aydır nerdeydin? "
Savaş öfkeyle Barışa döndü.
"Sana mı sorucam lan nişanlımla ilgili karar verirken,ayrıca daha erken haberim olsaydı emin ol senin yanında bırakmazdım onu" ikiside benim hakkımda benim ne düşündüğümü önemsemeksizin konuşuyorlardı ama benim takıldım bu değildi.
"Ben senin evindemi kalıyordum,ailem nerde peki"
Savaş sorduğum soruyla bana döndü.
"Ailen yok,sen küçükken vefat etmişler.Bizimde yakında düğün yapıcaktın o yüzden beraber yaşamaya başlamıştık ztn çok olmadı sen ortadan kayboldun" Ailemin olmayışı canımı acıtmıştı görünüşe göre kimsesizdim.
"Seninle tanışmadan önceki hayatım nasıldı,arkadaşlarım varmıydı kendi evim varmıydı"
Savaş gergince bana baktı.
"Bunları konuşmanın şuan ne yeri nede zamanı bunları evimize gidince konuşalımmı" başımı olumsuz anlamda salladım
"Sen her ne kadar nişanlın olduğumu söylesende ben seni tanımıyorum o yüzden sana güvenemem"
Söylediklerimi duyunca gözlerine öfke indi kaşlarını derince çattı.Bu hali korkunçtu ama aptalda değildim, bunca zamandır beni bulamamış olması inandırıcı gelmiyordu tanımadığım bir adama bu kadar kısa sürede güvenicek değildim.Söylediklerimle çelişkiye düştüğümü biliyordum.Savaşa güvenmiyordum ama bir aydır tanıdığım Barışın evinde rahatca kalabiliyordum,ama bunda Barışın da bana olan yaklaşımıda etkiliydi,nazik davranıyor beni kıracak bir harekette bulunmuyordu.
"Duydun kızı,hadi Eylül gidelim" Barışın seslenişiyle ayağa kalktım tam adım atmışken savaş bileğimi tuttu.
"Nişanlın olduğumu söylüyorum ama sen benimle gelmek yerine,onunla gidiyorsun öylemi"
Gözleri tehditkar bakıyordu ama bunu umursayamıcak kadar aklım karışıktı.
"Bırak kızı Savaş,kimle istiyorsa onunla gidicek"
Elimi çekerek Barışa yöneldim.
"Bunun hesabını vericeksin abicim.En kısa sürede"
Savaşı orda bırakıp eve gelmiştik.Kendimi çok yorgun hissediyordum ama sormam gereken bir ton soru vardı.
"Sen dinlen Eylül bugün aklının çok karıştığını biliyorum.Biraz dinlen sonra konuşuruz olurmu"
Usulca başımı salladım ztn çok yorgundum öğrendiklerim ağır gelmişti,merdivenlerden çıkarak odaya girdim üstümü değiştirip yatmaya hazırlandım.Yatağa yattığımda ne kadar çok yorulduğumu fark etmiştim,bilincim kısa sürede uykuya yenik düşmüştü.
------------------
Uyandığımda odanın içi karanlıktı gece lambasını açarak yerimde doğruldum.Susamıştım suyu almak için komodine uzandığımda üstünde bir kağıt duruyordu,elime aldığımda bir şeyler yazdığını gördüm okuduğum şeyle içim ürpermişti
- Kim olduğunu bilmiyorsun, ne kendini tanıyorsun nede etrafındakileri.Kör bir kuyudasın şimdi olmasada yakında boğulacaksın.
Kim yazmıştı bunu?Hızla yataktan çıkarak Barışın odasına doğru koştum kapıyı çalmadan içeriye daldım karanlıkta yüzünü seçemiyordum, yatağa doğru birazdaha yaklaşınca ne olduğunu anlayamadan boynumda bir el hissettim ve yatağa savruldum ağzımdan çıkan çığlığa engel olamamıştım.Korkuyla kapattığım gözleri yavaşca açtığımda Barışı burnumun dibinde gördüm,kehribar gözleri şimdi daha da yakındı.
"Ne yapıyorsun gecenin bir vakti odamda" fısıldayarak sorduğu soru ve bulunduğumuz konum nedeniyle utanmıştım.
"Sana sordum,bu saatte neden buradasın"
Kokusunu ilk defa bu kadar yakından alıyordum çok güzel kokuyordu.
"Üstümden kalkarmısın"
Fısıltımla olduğumuz konumu farketti, gözleri yüzümü inceleyerek dudaklarıma indiğinde kalbim anlayamadığım şekilde acı verdi.Refleksle dudaklarımı ısırdığımda yüzü biraz daha yaklaştı.
"Bunu bir daha yapma"
Neyi kastettiğini anlayamayarak sordum.
"Neyi yapmıyayım"
Bir anda üstümden kalktı sorduğum soruyu duymazlıktan gelmişti.
Işığa yönelerek içeriyi aydınlattı gördüğüm görüntüyle utanç yanaklarıma toplandı.Barış karşımda belinden düşmeye hazır gri bir eşofmanlaydı,üstünde hiçbir şey yoktu ve kaslı vücudunu görmek beni utandırmıştı.
"Odamda bir kağıt buldum senmi bıraktın bunu" elindeki kağıdı uzattım yazıyı okuduğunda kaşlarını öfkeyle çattı.
"Ben yazmadım,sana neden böyle bir şey yazayım"
O yazmadıysa kim yazmıştı ve odama kim girmişti,korkuyla fısıldasım.
"Ozaman kim yazdı ve bunu benim odama bıraktı"

Merhabalar.Nasılsınız?
Hikaye hakkında ki düşüncelerinizi benimle paylaşırmısınız.
Lütfen yorumlarınızı ve oylarınızı esirgemeyin.
Hoşçakalın,hoş kalın.

•● KEHRİBAR ATEŞİ ●•Where stories live. Discover now