0.9

474 121 83
                                    

Gerçeğin yüzüme tokat gibi çarptığı bir andaydım,çünkü;
Savaş,gözlerinde büyük bir öfke ve hayel kırıklığıyla bize bakıyordu.

Savaş hızla benden tarafa gelip kapımı açıp elimden tuttuğu gibi dışarıya çıkardı.

"Ne yaptığını zannediyorsun sen Eylül!"

Ne yapmıştım ben,neyin cevabını istediğini en önemlisi ne cevap vereceğimi bilmiyordum.

"Rahat bırak Eylülü, Savaş."
"Sana ne lan! Sanane!Sen kimsin benim nişanlımla arama giriyorsun?Sana yaklaşmayacaksın Eylüle demedim mi"

Barışın üstüne atılıp vurucakken önüne geçtim.
"Lütfen Savaş kavga çıkarma"
Kafasını eğip dolu gözlerime gözlerini dikerek konuştu.

"Ne yapayım? Gördüğüm şeyin bir açıklaması varmı.Kardeşim neredeyse seni öpüyordu Eylül!"

"Yanlış anlıyorsun, sadece kemerim sıkışmıştı kimse kimseyi öpmüyordu ve durup sana burda hesap verdiğime inanamıyorum"

"Kemeri sıkışmış ha, eminim öyledir.Ayrıca tabiki de hesap vericeksin ben senin nişanlınım!"

Bağırmasıyla olduğum yerde zıpladım.Artık sınırı aşmıştı ne olursa olsun bana böyle davranmaya hakkı yoktu.

"Nişanlımsın?Kaza geçirip hiç tanımadığım bir adamın evinde kalırken nerdeydin?Bir bilinmezlikte kaybolurken kimsesiz hissederken neredeydin?Tüm bunları yaşayan benken gelip saçma sapan bir yanlış anlamadan bana bağıranda sensin. Şimdi git ve ne zamandır nişanlımsın onu bir düşün"

Dayanamamıştım artık,sonunda haftalardır yaşadığım gerginliğin patlamasını yaşamıştım.
Savaş yüzüme bakakalırken arkamı dönüp apartmana girdim,eve girdiğimde kendimi odama atıp hızlıca üstümü değiştirip yatağa yattım hiçbir şey düşünmesem daha iyi olucaktı.
——————————————————
Sabah telefonun alarmıyla gözümü açtım.Hala alışamamıştım bir telefonum olmasına.Savaş,beni evime getirdiğinde vermişti.Savaşın aklıma gelmesiyle sıkıntıyla oflayıp yataktan çıktım.Banyoda elimi yüzümü yıkadıktan sonra kendime ufak bir kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçtim.

Evimi sevmiştim,olabildiğince sade ve şirindi.Kahvaltımı yapıp hızlıca hazırlanıp taksiye binerek şirketin yolunu tuttum.

Şirkete geldiğimde bana verilen masama geçip günün programını oluşturmaya başladım.

Zaman hızla akarken öğle molasının gelmesiyle oturduğum yerde dikleştim.Bir şeyler yemek için çantamı alıp çıkıcakken kapıda Barış belirdi.

"Merhaba"
"Merhaba?"

"Yemeğemi çıkıyorsun"
"Evet, bir sorunmu var Barış Bey"

Resmi konuşmamla kaşları havalandı.
Onada kızgındım dün yaşanan o anı her ne kadar anlayamasamda yanlış olduğu açıktı.

"Sana yemekte eşlik edebilirmiyim, dün hakkında konuşuruz belki"
"Konuşucak bir şey olduğunu düşünmüyorum ama öyle istiyorsanız konuşalım?"

Şirketten çıkıp yakınlarda bulunan çalışma arkadaşlarımın güzel manzaralı lezzetli yemeklerinin  olduğundan bahsettiği  restorana girip bir masaya oturduk.
Siparişimizi verip beklemeye başladık.

"Dün için özür dilerim"
"Niye özür diliyorsun?"

Garsonun siparişi getirmesiyle susmak zorunda kalmıştık,tekrar yanlız kalınca konuşmaya başladı.

"Çok yanlış bir durumun içinde bıraktım seni"
"Yanlış durum derken,yanlış anlaşıldığımız kesin ama bu bilerek gerçekleşen bir şey değil sonuçta"

Barışın sessiz kalmasıyla yüzüne bakakaldım.

"Öyle değilmi Barış bu bilerek yapılan bir şey değil?"
"Ben senin gibi düşünmüyorum Eylül"

Gözlerini kaçırarak söylediği şeyle duraksadım.

"Nasıl yani? Anlayamıyorum seni biraz daha açık konuşurmusun"

"Dün olan şey senin için yanlış anlaşılma olsada benim için öyle değildi.
Eylül... Ben dün yaşanan şeyleri sadece bir yanlış anlaşılma olarak görmüyorum".

Merhaba,nasılsınız?
Nasıl buldunuz bölümü lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.
Hoşçakalın...

•● KEHRİBAR ATEŞİ ●•Where stories live. Discover now