Şalvarlı Ve Öfkeli -13-

3K 228 14
                                    


Şalvarlı Ve Öfkeli -13-

Durağa yetişirken adımlarım yavaşladı. Binmese miydim? Otobüsün arkasından baktım. Kartımı boşa harcamasam iyiydi, en iyisi eve yürümekti. Yarın ne olacağı belli değildi. "Neyse ki şu dünyada nefes almak bedava..." Bir saate yakın boş boş yürüdükten sonra banka oturup, akmış gözyaşlarımı sildim. Ne ağlaksın Açi... Boğazı izledim. Maviye bakarken bana bakışı aklıma geldi. Öfke ile söylendim.

"Bir kovulmadığın kalmıştı onu da yaşadın Açi." Zoruma gitmişti. Bu kadar çabamın sonucu kapıyı görmek olmuştu. Fakat sözlerim beni daha da eskilere götürdü. "Aslında ilk değil, sen hep kapı dışında yaşadın."

Hatırlama, hatırlama.

Sonuçta ölmedi ya adam! Ölseydi peki? O zaman ne olacaktı? Taburcu olacağı gün yaşadığı şeylere bak. Giderken beni de götürdü. Kesin canına bir şey olmasın diye bir hafta daha hastanede yatardı. Bana nasıl bakmıştı ama... Hiçbir şey demedi ama Açi, o kadar emeğin olduğu halde. Nankördü.

Dudaklarım titredi: "İki iyilik gördün ya, hemen bir şey bekledin. Aptalsın kızım sen."

Telefonun ekranına açıp ayın kaçı olduğuna baktım 16'sıydı. Maaşımın yatmasına 5 gün kalmıştı. Ya hiç ya da yarım verirlerdi. Fakat bu olaydan sonra hiç maaşı beklememeliydim. Ay sonu da kiraydı. Hemen bir iş bulmalıydım. Faturalarım da vardı. Bir anda da kovulmuştum. Her şeyin üst üste gelmesinin yükü ile oturduğum banktan kalktım. Yeri izleyerek evime yürüdüm.

Apartmanın önüne geldiğimde kafamı kaldırıp hiç Elif nene orda mı diye bakmadım. Hızlı adımlarla içeriye girdim. Kimseyle konuşmak istemiyordum. Katları hızla çıkıp evimin önüne geldim. Anahtarı çantadan çıkarıp gözyaşım yüzünden bulanık gördüğüm deliğe sokmaya çalıştım. Deliği bulamıyordum. Elimle gözümü silip bir daha bakarken kapı hızla açıldı.

Nur gülerek yüzüme bakıyordu: "Hani benim nutellam!"

Elimle onu ittirip içeriye geçtim. Benim derdim başımı aşmış kız hala boğazının derdindeydi. Yokluk nedir nerden bilecekti? El bebek gül bebek büyümüşlere içimde de olsa bir kinim oluyordu. Kendimi tutamıyordum.

"Açi," kapının kapanma sesi gelirken ben odama geçmiştim. Boğazımdaki yumru artarken Tazman'a yaklaşıp kollarımı onun kemikten ibaret boynuna sardım. Tek sarılıp derdimi anlatacağım arkadaşım Tazman; canlı olmayan, beni teselli edemeyen, bana sarılamayan iskelet.

"Açelya hani çikolatam? Kirayı tek başına öde o zaman." Kapının girişinden ses geliyordu. "Açi," bu daha yakından gelmişti. Kollarımı Tazman'dan çekerek kendimi yatağıma attım. " Sen ağlıyor musun?" Arkamı dönmüşken eğilerek yüzüme bakmaya çalıştı.

"Ne oldu... Çenen yüzünden hastaneden mi kovuldun?"

Ters ters yüzüne baktım. "Oha kovuldun mu?! Sallamıştım!" Dedi şaşkınlıkla.

"Dalga geçeceksen çık git Nur!"

"Yok ya, o kadar da kötü değilim." dedi kendini beğenmiş bir tavırla "Ne oldu anlatsana," omzuma dokunup hafif sarstı.

"Kovuldum işte. Kendine yeni bir ev arkadaşı bul. Birkaç aya kalmaz bankalar peşime düşer." kafamı gömdüğüm yastığa tekrar soktum.

"Ah keşke yeni ev arkadaşı bulabilsem ama nerde o günler..." diyerek iç çekti.

Hiç ona laf verecek halim yoktu. Devletin bursu bile kiraya yetmezdi, bir de yeme içme var.

"Ya tamam, sen iş bulursun kızım. Sendeki fenalık kimde var?"

Benim HastamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin