Hödükler Efendisi -4-

3.8K 271 63
                                    

Arkadaşlar aralara da yorum yapalım, oy vermeden bölümden çıkmayalım, azıcık birbirimizle etkileşimde bulunalım noggglurrrr.

Yalvarma bitmiştir, iyi okumalar 👩🏽‍⚕️

Hödüklerin Efendisi -4-

"Ooo Açelya! Yüzümün haline bakk, seninle kim kalacak... Hastane kapanınca, hastalardan çok uzakta!!!"

Yine ben ve yine muhteşem ötesi şarkılarım...

Hastalarımın serumlarını hazırlayıp tedavi arabasına dizdim. Bir yandan anlık gelen ilham perilerim ile Teoman'ın kendime uyarladığım şarkımı söylüyordum. Içeride hemşireler otururken yine ben sürünüyordum. Yılan fotoğrafı çıkarıp anlıma yapıştırsam sırıtmazdı. Tam o gıcık adamın serumunu da katıyordum ki hemen geri bıraktım. Benim gibi bakanı nah bulurdu nah! Gülizar abla karşısındaki yaz dizisinden gözünü alırsa belki aklına gelirdi.

"Gülizar abla ben serumları hazırladım." diye seslendim. Başımı eğip içeriye doğru baktım.

Yine kirazlı, kavunlu bir şeye bakıyordu.

Yaz aşkıymış, hepsi de zengin. Ben de istiyordum böyle yaz aşkı. Hemencecik aşık olurdum vallahi.

"Gidip tak kızım bana niye diyorsun?" Dedi, yüzüne bile bakmaya tenezzül etmeden.

"Malum," serumların dizili oldugi tezgaha kolumu yasladım. "Bir hastaya ben bakmıyorum ya..."

Ulan içimdeki insan sevgisi...

Ne demiş büyüklerimiz; yaradılanı severim yaradandan ötürü...

"Hı, tamam tamam gelirim şimdi."

Kesin gelirdi, kesin!

Neyse bana ne, ne hali varsa görsün.

Hoplaya zıplaya tek tek serumlarımı taktım, hastalarımı kontrol ettim. Kimileri bilekliğini kaybettiğini söyleyip yeni bileklik istemişti. Hasta yakınlarının tansiyonunu ölçmem yasak olsa da yinede kimseyi kıramamıştım. Sonuçta elim kolum kopmazdı ya. Uzun sohbet muhabbetlere biraz takıldıktan sonra odalardan çıkmıştım.

Orta yaşlı teyze muhabbeti güzel oluyordu.

Kimin oğlunun ne iş yaptığı belli olmuyordu. Ümidi kesmemek lazımdı, daha yeni çıktığım odadaki teyzenin oğlu "elli kuruş versene tirrek!" Tiplilere benziyordu ama olsun.

Benim borcumu kapatmaya altmış bin tane elli kuruş yetiyordu.

321'in kapısını umursamazlıkla açıp hiç o beyefendiye bakmadan kendi hastamın yanına gittim. Serumunu takıp gidip gitmediğini kontrol ettim.

"Doktor hanım, size ne kadar teşekkür etsem az, oğlumun hayatını kurtardınız."

"Ne demek, işimiz tabi ki elimizden geldiğince yardımcı olacağız."

"Olsun, sen olmasan kim yetişirdi imdadımıza."

"Unutun bunları, ama bir daha yaranı zorlama tamam mi?" En fazla yirmilerde olan genç çocuğa baktım. Mavi gözleri vardı. Kafasını sallayıp bana gülümsedi. Hâlâ o anı unutamadığı için korktuğu belliydi.

Odadan çıkarken hiç o tarafa bakmadım. Yine de geçmiş olsun demeden çıktığım için içim içimi kemirdi. Çok alışkın olduğum şeyleri bu cins adam yüzünden yapamıyordum.

Bütün işi erkenden bitirmenin sıkıcıklığı içindeydim. Hemşireler ota boka kahkahalarla gülerken konuları hiç beni sarmıyordu. Masada oturup hasta takibini kağıda geçirmeye başladım. 321'in kapısındaki adamlar geldi. Hemşire odasına girince bende merakla yerimden koşar ayak kalktım. Adamların yanında süzülüp içeriye oturdum. Koltuk görmeyen popom rahatlığı ile içine çöktü.

Benim HastamWhere stories live. Discover now