ep ten

1K 106 193
                                    

Geçen günlerde hepimiz kendimizi geliştirmiş olduğumuzdan daha güçlü bir hale gelmiştik.

Daha fazla beklemememiz gerektiğini düşünmüş planımızı ortaya koymaya başlamak için toplanmıştık.

Chan'ın konuşmasıyla dikkatimi ona vermiştim.

"En başta o sığınaktan bilgi toplamalıyız. Oradan büyük bilgi alabiliriz."

Herkes onu onaylamıştı.

"Oraya gitmeden önce şu aptal sesi yok etmeliyim ki gece de yolda olsak rahat edelim."

"Yoon haklı. Hem de korkmalarını sağlar bu. Kargaşa çıkar ortalıkta."

Minho'nun sözlerini herkes onaylamıştı.

"O halde plana başlayalım."

Başıma Hyunjin'e çevirdim.

"O sesin kaynağını görmem daha çok odaklanmamı sağlar. Bunlardan önce sesin kaynağını bulmalıyız."

"O halde hazırlanın. Sesin ortaya çıkmasına az kaldı. Saklanıp sesi bulmalıyız."

Chan'ın sözleriyle ayaklanmıştık. Hyunjin'in getirdiği silahları almıştık sırayla. Bunun içinde çalışmıştık. Güçlerimizi yalnızca zor durumda kaldığımız da kullanacaktık. Küçük kulaklıkları geçirmiştik kulağımıza. İletişim halinde olmalıydık.

Bir kaç gün önceden ayarladığımız çantalarımızı sırtlandık. Her ihtimale karşı çıktığımız kapıyı saklamayı da unutmamıştık.

En önde ilerleyen Chan'ı takip ettik hızlı adımlarla. Tek sıra halinde ve hızla ilerliyorduk. O aptalların bizi tekrar bulmalarına izin veremezdik.

Yolda gözüme kestirdiğim kameraları bozuyordum. Yıkık bir binanın duvarlarının arkasına saklanmıştık. Jeongin endişeli gözüküyordu. Yavaş adımlarla yanına ilerledim.

Elimi omzuna koymamla bana döndü.

"Noona..."

Omzunu sıktım yavaşça.

"Güçlü ol Jeongin. Hepimiz seninleyiz. Korkacak hiçbir şey yok. Onlardan daha güçlüyüz. Endişelenme olur mu?"

Yüzündeki tebessümle başını aşağı yukarı salladı. Tebessümünü tebessümle karşılamış Felix'in yanına ilerlemiştim.

"Pişt."

Ona seslenmemle bana dönmüştü. Gözünü devirip geri döndü.

"Trip mi atıyorsun bana?"

Omzunu silkmiş önüne dönmüştü.

"Bu işten kurtulalım istediğin kadar uçuracağım seni."

"Gerçekten mi?"

Başımla onayladım onu. Tam bir şapşalın tekiydi. Küçükken de uçaklara binmeye bayılırdı bu çatlak. Bu sevinç ona savaşmak için gücü fazlasıyla verirdi.

Minho'nun koluna girdim. Varlığımı hissetmesiyle başını bana çevirmiş bir tebessüm sunmuştu.

"Dikkatli olacaksın tamam mı? Bana söz verdin."

Başımı aşağı yukarı salladım.

"Sende. Sende söz verdin."

Beni onaylamış yanağıma dudaklarını bastırmıştı.

"Jeongin gel buraya. Sakın bakma. Kaç defa uyardım ben sizi."

Gözlerimi devirmiş başımı Minho'ya çevirmiştim.

Sunshine • Lee KnowWhere stories live. Discover now