ep fifteen

845 97 62
                                    

Göz göze gelmemeye çalışıyordum diğerleriyle. Asker sayısı azdı. Muhtemelen bizi aramak için daha çok askeri görevlendirmişlerdi. Amacımız da buydu zaten. Boş yere dolanmalarını istiyorduk.

Gözüme takılan kameraları bozmuştum hızla. Teçhizat odasına gelmemizle şifreyi girmiş içeri girmiştik.

"Hemen yerleştirin. Burada zamanımız kısıtlı. Kameraları kontrol etmek için gelebilirler her an."

Seungmin ve Felix hızla yerleştirmişlerdi patlayıcıları.

Hiçbir şey olmamış gibi hızlı adımlarla oradan çıkmış yönetim bölgesini ziyaret etmeye gelmiştik.

"Siz etrafı halledin. Ben içerideki şerefsizi halledeceğim."

Elimdeki çantayı da ellerine vermiştim. Kulaklığımı kapatmış, odasının kapısına gelmiştim sakin adımlarla. İçeride olduğunu biliyordum. Kapıyı açmış yavaşça içeri girmiştim. Gözlerim yerdeydi. Hemen beni tanımasını istemiyordum. Etraftaki kameraları inaktif hale getirmiş, yardım isteyebileceği tüm seçeneklerini yok etmiştim.

"Bu ne densizlik asker. Derhal çık odamdan."

Yavaşça gözlerimi ona çevirmiştim. Yüzümdeki yan tebessümün gözlerine yaydığı korku beni o kadar tatmin etmişti ki.

Hızla bir kaç tuşu tuşlamaya çalışmıştı. İşe yaramadaklarını gördükçe sinirleniyor bundan keyif almamı sağlıyordu.

Bana doğru hızlı adımlarla koşmuş beni bir köşeye itip kapıyı açmaya çalışmıştı. Buradan çıkamayacağını anlamalıydı.

Hızla bedenini duvara çarpmıştım. Yerden kaldırdığım bedenini koltuğuna yapıştırmış hareket etmesini engelliyordum.

"Şimdi sana yazdığım şu metni tüm üsse duyuracaksın. Yoksa neler yapabileceğimi biliyorsun. Ah afedersin bilmiyorsun."

Harekete geçmemesiyle damarlarını sıkmıştım yavaşça. Daralan nefesiyle öksürük krizine girmişti. Masadaki suyu başından aşağı döküp suyun asılı kalmasını sağlamıştım. Daha çok nefessiz kalmıştı.

"Tamam... tamam... yapacağım..."

Masanın üzerine oturmuş hareketlerini izliyordum. Onu serbest bırakmıştım. Mikrofona yaklaşmış yazdıklarımı teker teker okuyordu.

"Acil durum uyarısı. Aranan şahıslar Güney bölgesinde tespit edilmiştir. Tüm personel ve askerlerin Güney bölgesine takviye olması emredilir. Üst düzey denek askerler ise üste kalıp buranın güvenliğini sağlayacaktır."

Yüzümde oluşan sahte tebessümle ayaklanıp alkışlamıştım onu. Tekrar hareketlerini engellemiştim.

Kulaklığımı açmış başta bizimkilerin bağırışlarını dinlemiştim.

"Aptal. Kulaklığını neden kapattın?"

"Şimdilik sakin olun. Sonra istediğiniz kadar kızabilirsiniz. Bizimkilere haberi uçurmuşsunuzdur herhalde. Sürprizlerini hazırladıklarına emin olsunlar. Burayı halledip geliyoruz."

Tekrar bakışlarımı beyinsize çevirmiştim.

"Acaba sana ne yapsam?"

"Lütfen canımı bağışla. İstediğini alırsın garanti ediyorum."

"Hmm. Canını alamayacağım galiba. Lazımsın bana."

Önce sevinmiş sonra şaşırmıştı.

"O canavara çevirdiğin insanları nasıl yok edeceksin mesela? Biz kurtulduk elinden ama onları nasıl geri getireceksin?"

Sunshine • Lee KnowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin