ep nineteen

679 80 54
                                    

"Uçuruma sür Chan."

"Sen delirdin mi Hyunjin? Ne saçmalıyorsun?"

Hyunjin elini saçlarından geçirmişti.

"Bana güvenin. Şu an bir rüyadasınız hepiniz. Öldüğümüzü sanacak hepsi."

Chan beklemeden gaza basmıştı. Uçurumdan düşen araçla uyanmıştık.

Araba uçurumun dibindeydi.

"Hepsi uyuyor şu an. Arabadan inin."

Arabadan inmiştik sözleriyle. Kucağımdaki Yoon uyuyordu.

"Araçtaki eşyaları çıkarın. Changbin sen de aracı aşağı at. Jeongin sende civardan en yakın aracı buraya getir."

Hepsi aracın içindeki eşyalarımızı çıkarmış Changbin de aracı aşağı atmıştı. Jeongin hemen ortadan kaybolmuştu.

Gelen araca binmiştik hepimiz. Chan tekrar şoför koltuğuna geçmişti. Yoon'la birlikte bagaja geçmiştim. Dizlerimde yatıyordu. Çantama koyduğum su ve bulduğum bezle yüzünü silmiştim.

"Nereye gideceğimiz hakkında fikri olan?"

"Ben ayarladım hepsini. Daegu'ya sür. Rüyada ölen kişileri hafızalarından silebiliyorum. Kayıtları çoktan halletmiştik Yoon'la."

Hyunjin hepimizi şaşırtıyordu.

"Bunların hepsini Yoon'la önceden düşünmüştük. Size anlatmaya kalmadan ortadan kayboldu zaten."

Güneşin doğmasına yakın Daegu'ya varmıştık. Bahsettikleri eve varmamız bir saatimizi daha almıştı. Göz önünde olmayan bir yerdeydi.

Nasıl ayarlamışlardı burayı bilmiyordum. Felix'in bagajın kapısını açmasıyla geldiğimizi anlamıştım. Yoon'u kucağına almış önden ilerlemişti. Çantaları sırtlanmış onları takip ediyordum.

Hiçbirimizden ses çıkmıyordu. Felix odalardan birine girmesiyle peşinden ilerlemiştim.

Yüzüne düşmüş saçları nazikçe çekmiş alnını öpmüştü.

"Yaralarını görecek cesaretim yok."

Başımı aşağı yukarı sallayarak onu onaylamış odadan çıkışını izlemiştim.

Baş ucuna çömelmiş çantadan ilk yardım eşyalarını çıkarmıştım.

Yaralarını pansuman etmiş, temiz kıyafetlerinden giydirmiştim. Dolmuş gözlerimi tek elimle silip baş ucuna oturdum tekrar. Her defasında onun yaralanması saçmalığın daniskasıydı. En güçlümüz neden oydu ki? Gücünün aksine en zayıfımız en kırılganımız oydu aslında.

Yorganı yavaşça üzerine örtmüş dudaklarına bir öpücük kondurmuştum. Yanından ayrılmak istediğimde elimde hissettiğim narin dokunuşu durmamı sağlamıştı.

Elini bırakmadan yatağa oturmuştum.

"Yoon iyi misin güzelim? Bir yerin acıyor mu? Aç mısın? Üşüyor musun? Ye-"

Elimi sıkmıştı susmamı ister gibi.

"Susadım."

Komodine bıraktığım pet şişedeki suyu yavaşça içirmiştim ona.

"Neredeyiz biz?"

Gözlerini etrafta gezdirdi.

"O şerefsiz sizi de öldürecekti. Nasıl kaçtınız ondan?"

Ellerimi saçlarında gezdirmiş, yanağını okşamıştım.

"Bunları düşünme. Hepimiz iyiyiz. Kurtulduk ellerinden. Uyumaya çalış."

Mırıltılarıyla beni onaylamış, gözlerini usulca kapatmıştı. Düzelen nefesleriyle elini yavaşça bırakmış odadan çıkmıştım.

Hepsi oturma odasında oturuyordu. Adım seslerimi duymalarıyla bana döndüler hızla.

"O iyi. Tekrar uyuttum."

Derin bir nefes vermiş sakinleşmişlerdi. Boş yere geçip oturmuştum onlar gibi.

Öğlen saatlerine yaklaşan saatle dışarıdan da sesler geliyordu. Bir kaç araba sesi, bağıran bir kaç çocuk, gülüşen insan sesleri...

Sanırım her şey gerçekten eski haline dönmeye başlıyordu. Arkamızda her şeyimizi bırakmış yeni bir hayata başlama umuduyla buraya gelmiştik. Tuhaftı. Her gün yürüdüğüm okul yolu yoktu artık. Ya da onu görme amacıyla verdiğim uğraşlara da gerek yoktu.

Changbin, Chan ve Jeongin bulunan ailelerini bırakıp gelmişlerdi. Buruk mutluluklarını yüzlerinden bile anlıyordum ama geri dönme gibi amaçlarının olmadığını da biliyordum. Bu saçma deneylere gönüllü olarak vermişlerdi bizi.

Böylesi hepimiz için daha iyi olmuştu. Benim annem ve babamın cesedine ulaşılmıştı. Seungmin ve Jisung'un da ailesi de öyleydi.
Çok büyük bir tepki vermemiştim. O kapıdan çıkmalarına izin verdiğimde tüm acıyı yaşamış, ölümlerini kabullenmiştim.

Şimdi ise yeni bir aileye sahiptim.

"Biz yiyecek bir şeyler bulalım. Evde hiçbir şey yok."

Bende aralarına katılmıştım. Boş boş oturmak delirmemi sağlıyordu.

Askerler bir yerde yiyecek dağıtımı yapıyordu. Sanırım artık marketlere girip istediğimizi alıp çıkamıyorduk. Alışmıştım bu duruma baya.

Sırayla ihtiyaçlarımızı almıştık. Yoon'un ihtiyaç duyacağı eşyaları da almıştım.

Şehrin her yerinde çalışmalar sürüyordu. Kısa sürede her şeyin düzelmesini bekliyordum.

Eve girmemizle yiyecekleri ve temizlik malzemelerini mutfağa bırakmış, Yoon'un eşyalarını kaldığı odadaki dolaba bırakmıştım.

Salona geçmemle koltuklara yayılan bedenlerine döndü gözlerim. Şeytani yönümü ortaya koymam gerekiyordu sanırım artık.

"Pşt. Kalkın. Temizlik yapılacak bu eve. Nasıl yaşayacağız biz burada?"

Bağıran halime şaşırmışlardı.

"Seungmin ve Changbin oturma odası, Jisung ve Chan mutfağın temizliği, Hyunjin ve Felix ikinci oda, Jeongin sende benimle üçüncü odayı temizleyeceksin. Sonra yemeği halledeceğiz hep birlikte. Dördüncü ve Yoon'un odasını şimdilik dokunmayın."

Hepsi bu tuhaf halime alışamamış gibi beni onaylamış, iş başına geçmişti.

Evin her yeri toz tutmuştu. Üstelik yatakların değişmesi gerekiyordu. Jeongin'le odayı halledene kadar pertimiz çıkmıştı.

"Hyung yeter artık. Bittim ben."

Bağıran sesini duymamla korkmuş camdan sıkıca tutunmuştum.

"Camda olduğumu görmüyor musun Jeongin. Öldürecek misin beni?"

Yere yaydığı bedenini kaldırmış mahcup bakışlarla bana bakıyordu.

"Özür dilerim hyung. Camda olduğunu unutmuşum."

Cidden şapşaldı. Sahte kızgınlığımı bile anlamayacak kadar hem de.

"Hadi sen git mutfağa bir su iç kendine gel. Ben buraları toplayıp geliyorum. Yemeği hazırlayacağız."

Yattığı yerden fırlamış mutfağa koşmuştu. O kadar yormamıştım aslında onu. Ama oda tertemiz olmuştu.

Her şeyi bir köşeye bırakıp yeni bir hayata adım atmalıydık. Parçalanan hayatlarımızı birlikte olup birleştirmeliydik.

Korkularımızı, endişelerimizi yaratan sebepleri yok etmiştik. Şimdi bize kalan hayatımızı yaşamaktı.

Kaybettiğimiz şeyler olduğu kadar kazandıklarımızla ayakta durmalıydık. Yapabileceğimiz tek şey de buydu aslında fakat daha dürüst yaşayacaktık artık. Ne olursa olsun elimizde tuttuklarımızdan vazgeçmeyecek, vazgeçmelerine izin vermeyecektim.

Eğer beğendiyseniz yorum yapmanız ve oy atmanız beni çok mutlu eder. Şimdiden teşekkür ederim. ♡

Sunshine • Lee KnowWhere stories live. Discover now