ep thirteen

814 98 54
                                    

Yorumlarınızı heyecanla bekliyorum. ❤️

"Tanrı aşkına yine yaptı bunu. Ya bu sefer geri gelemezse?"

Etrafıma gezdirdim gözlerimi. Bazıları kum gibi yere düşmüş, bazılarına belli parçalar saplanmıştı. Bedenime takılan gözlerimle neler olduğunu anlamıştım.

"Bu kız beni delirtecek. Umarım bizi duyuyorsundur şu an. Kendini de yok etmemişsindir."

Jisung'un sözlerini duymamla başımı ona çevirdim. Hala şaşkındım. Bunu nasıl yaptığım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Minho duvara bedenini yaslamış başını dizlerine gömmüştü. Felix bedenimin başındaydı yine. Bir süre boş boş izlediler birbirlerini. Kimse ne yapacağını bilmiyordu.

"Kalkın. İkinci ekip peşimize takılmadan ayrılalım buradan. O bize geri dönecek. Kendinize gelin. Şu an buralarda bizi izlediğine eminim."

Hepsi teker teker başını Hyunjin'e çevirmişti.

"Bakmayın öyle. Seungmin ve Jeongin içerideki doktoru alın. Changbin ve Jisung Chan'ı alın. Felix Yoon'u almama yardım et."

Hepsinin işe koyulmasıyla Minho ruhsuz bakışlarla bedenimi kucağına alıp dışarı çıkmıştı bile. Onu bu halde görmek kaldırabileceğim bir şey miydi bilmiyordum.

Kulağıma dolan inleme seslerini duyan Felix ve Hyunjin de oraya doğru ilerlemişti hızla. O şerefsiz ölmemişti. Karnında ki koca demir parçasıyla inliyordu.

Felix yakasına yapıştı.

"Adi herif. Nerede bu aptalların kaynağı? Söyle yoksa bu şekilde ölmene bile izin vermem."

Elini yarasına bastırmış adamın daha çok inlemesini sağlamıştı.

"Yapma... Dur... Lütfen..."

Elini daha çok bastırmış adamın çığlıklarını kulağıma doldurmuştu.

"Ya söylersin ya da bu demiri tüm vücuduna sokup çıkarırım."

Adam kesik nefesleri arasında konuşmaya çalışıyordu.

"Tamam... Tamam... Söyleyeceğim... Çek... çek elini..."

Felix elini çekmiş gözlerini adama dikmişti. Onun bu halini ilk kez görüyordum.

"Eski askeri üs... Seul çıkışında olan... Oradalar... Onları yenemezsiniz... Çok fazlalar... İsteseniz de yapamazsınız.."

Adam derin derin nefesler alarak donup kalmıştı bir anda. Felix ayaklanıp duvara bir tekme atıp dışarı çıkmıştı.

Kapıdaki arabaya bindiler hızla. Minho tek bakışıyla orayı küle çevirmişti. Changbin şoför koltuğuna geçmiş arabayı hızla sürüyordu.

En arka koltukta baygın Chan ve doktor, yanlarında da Seungmin ve Jisung vardı.

Ön koltukta Jeongin, arkalarında da diğerleri vardı. Minho bedenimi sarmış gözlerini üzerimden ayırmıyordu.

Araba da sessizlik hakimdi. Hyunjin bu sessizliği yıkmak için hepsine seslendi.

"Nereye gideceğimiz hakkında önerisi olan? Önceki yeri çoktan keşfetmişlerdir."

Kısa süren sessizlik ardından Felix söze girmişti.

"Ulusal ormanın içinde bir dağ evimiz var oraya sür. Ben yolu tarif ederim."

Yolculuk sessiz geçmişti. Arabadan hızla inip eve ilerlemişlerdi.

Onları burada bırakıp olanları görmeliydim. Nerede olduklarını biliyordum artık.

Sunshine • Lee KnowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin