ep final

1.1K 84 285
                                    

Final bölümü sizlerle. Son kez yorumlarınızı buluşturun benimle. :'(

"Changbin buraya gel. Bulaşık sırası sende."

Ne yaparsam yapayım oynadığı oyunun başından ayrılmıyordu. Heyecan ve öfke karışımı bir ifadeyle ekrandaki canavarları yok ediyordu. Elektrik fişinin kablosunu çekmemle dünyaya dönmüştü sanırım. Kötü bakışlarının hedefi bendim şimdi.

Harekete geçmesini beklemeden odasından çıkan Hyunjin'in arkasına saklanmıştım.

"Hyunjin aradan çekil."

"Sakın. Hayır Hyunjin."

Bedenimi tamamen arkasına saklamıştım.

"Çekilmem için bir sebep sun bana."

"Rekor kırıyordum rekor. Bu gıcık fişi çekti. Sıralamam bire yükselecekti."

Hyunjin başını iki yana salladı.

"Yeterli değil."

Changbin'in gözlerinde yanan şeytani kıvılcımları hissediyordum sanırım.

"Çok istediğin yağlı boya setini alırım senin için."

Elimi alnıma yapıştırdım. Şimdi ayvayı yemiştim. Derin bir nefes alıp geri geri adımlamaya başlamıştım.

"Anlaştık."

Vestiyerden çantamı ve montunu kaptığım dışarı atmıştım kendimi. Adrenalin hormonu kalp atışımı tavan yapmıştı. Hızla bahçe kapısına koştururken bağırıyordum.

"Benim marketten alacaklarım vardı. Siz keyfinize bakın."

Arkamda sinirle soluyan bir adet Changbin bıraktığımın farkındaydım.

Yakalasaydı neler yapardı bilmiyordum. Tam anlamıyla uyuzun teki olmuştu bu aralar. Bulaşık sırası onundu ve işini doğru düzgün yapmıyordu tabii. Ne olmuştu ki ona bulaşık çıkartmak için fazladan bir kaç tabak ramen yemişsem?

En iyisi aldığım kalorileri vermek için biraz koşmaktı.

Tempolu bir şekilde koşmaya başlamıştım. Dolu midem nefes almamı da zorlaştırıyordu. Soluklanmak için kaldırımda durmuş ellerimi dizlerime yaslamıştım.

"Uyuz Changbin. Beyaz kazağımı renklilerle atmasaydın hiçbir şey olmazdı. Tam bir-"

Çalan telefonum ona saydırmamı engellemişti.

"Efendim Seungmin?"

Kaldırıma oturmuştum onunla konuşurken.

"Changbin'in zulmünden kaçıyordum."

Kıkırtıları telefona dolmuştu.

"Gülme. Dayak yiyecektim bu sefer."

Öksürerek ciddi olmaya çalıştı

"Kampüsün oradaki kafe mi? Gelirim tabii. İyi misin ama sen? Bir sorun yok değil mi?"

"Tamamdır. On beş dakikaya oradayım."

İşime gelirdi. Eve daha geç gitmiş olurdum. Üstelik o kafenin kahvesi ve cheesecakeleri müthişti. Jisung'a da getirmeliydim hatta. Genelde onunla giderdim.

Bomboş caddeler bana eskiyi hatırlatmıştı bir anda. Yüzümde küçük acı bir tebessüm oluşuyordu artık. Atlatmıştık ve her şey eskisi gibiydi artık. Belki daha iyiydi. İstediğimiz yerlere gelebilmiş, normal bir hayat yaşıyorduk herkes gibi.

Karşıya geçmek için ara sokaktan çıkan insanlarla yüzümdeki tebessüm artmıştı. Annesinin elini tutan küçük beden bana el sallamış gülümsemişti. Tatlı bir gülümsemeyle ona karşılık vermiştim. Anlamadığım bir şekilde çocukları kendime çekiyordum. Bundan mutluydum da. Mesleğimi elime almadan önce onlarla iletişimimi devam ettirmek güzeldi.

Sunshine • Lee KnowWhere stories live. Discover now