NEREDEN NEREYE

420 135 92
                                    

Türkiye turuna çıkmış olan; kar beyazı tenli, hoş bir hanımefendi; Kahramanmaraş'ın Trabzon caddesinde yürüyüşe çıkmıştı.

Kısa zamanda bu şehre çok ısınmıştı. Sert havası, içten insanı ve sade görüntüsüyle küçük lakin büyük bir şehirdi.

Giyiminden zengin olduğu aşikâr olan genç kadının, kendisine doğru geldiğini gören genç adam sevindi. Hâlihazırda ikna etmeye çabaladığı kişinin sorusunu da yanıtsız bırakarak, genç kadına yöneldi. Elindeki dergilere ve fotoğraflara hızla göz gezdirip, ilerledi.

Genç kadının dalgın yürüyüşü, özür cümleleriyle son buldu. Genç adam, "Efendim biz kimsesiz çocukların sesiyiz, onlara yardım topluyoruz. Naçizane siz de yardım yaparsanız, biçareleri sevindirirsiniz." dedi.

Dergiden yardım topladığını iddia ettiği kurumun görsellerini ve birtakım zavallı çocuk fotoğrafları gösterdi. Tabii onlara ulaşan hediyeleri vesaire de...

Neye uğradığına şaşıran genç kadın, genç adamın on dakika kadar malumat vermesinin akabinde ikna oldu. Özellikle çocukların eğitimi için yanında bulunan nakit paranın neredeyse tamamını verdi.

Genç adam, "Efendim yavrucaklar ne kadar mutlu olacak bilemezsiniz. Çok teşekkür ederim onlar adına." dedi ve ayrıldılar.

Hanımefendinin yüzü gülüyordu. Yardımın yavrucaklara ulaştığını hayal ediyor, mutluluktan içi içine sığmıyordu.

                                ***

Kendisini yardıma muhtaç çocuklara para toplayıcı olarak tanıtan genç, az önceki kar beyazı tenli kadının kendisine verdiği bin tl'yi cebine koyup pis pis sırıttı.

"Şu vicdan sahibi ahmaklar da olmasa, madde alacak parayı nereden bulurduk?" diye aşağılık düşüncesini kendisine bir kez daha tekrarladı.

İnsanların saf ve temiz duygularıyla oynayıp, modern hırsızlık yapan bu şerefsiz; genç kadından aldığı bin tl ile yapacağı pisliklerin hayalini kuruyordu.

Döndüğü ikinci köşeden sonra, sokağın sonunda kaldırıma oturan birine doğru ilerledi.

Yanına gittiğinde;
"Merhaba Serkan reis, hazır mı bizim nevaleler?" dedi.

Serkan dediği, giyiminden torbacı olduğu aşikâr bu adam; cebine para gireceğini anladığından, ellerini ovuşturarak ayağa kalktı ve "Sen paradan haber ver canım, nevale her zaman hazır." dedi.

Pis muhabbetlerinin ardına şerefsiz genç, kar beyazı tenli kadından aldığı tüm parayla madde aldı.

                                    ***

Serkan elindeki maddelerin tümünü şerefsiz gence verdiğinden, sahibini bir daha ziyaret etmeye mecbur...

Kendisinin oturduğu yerin hemen beş ev arkasındaki, ihtişamlı müstakil evin kapısını çaldı ve sahibinin kapıyı açtırmasını bekledi.

Az sonra sahibinin dizinin dibine eğilmiş âdeta ona taparcasına bir görüntüyle; "Efendim malın hepsini tükettim, bana biraz daha mal verin ki yolumuza devam edelim." dedi

Serkanın efendisi parmağını şıklattı ve adamı, elinde bir torba hapla geldi. Serkan'a efendisinin göz işaretiyle torbayı verdi.

Serkan; eğilme pozisyonunu bozmadan, maddenin karşılığı olan ücreti o adama verdi ve şükranlarını sunup gitti.

                                      ***

Serkanın sahibi telefonla görüşmekte:

"Tabi tabi efendim, Türk gençlerini bağımlı etmek adına çalıştığımız, yıllarımızı verdiğimiz emeklerimiz şimdi mahsul vermekte. Artık Türk gençleri bizim haplarımız olmadan yaşayamaz ve dahi kalkınamaz. Vurduğumuz her darbe Türkleri bir kez daha çökertecek ve yüce emelimizi rahat rahat gerçekleştireceğiz. Biz onları en önemli noktalarından vurduk. Gençleri bağımlı iken, ülkelerini karıştırmamıza lüzum yok. Onlar hap paralarını denkleştirmek için hırsız, katil, terörist gibi unvanlara sahip olacaklar. Bizler ise şehvetle onların düşüşlerini izleyeceğiz..."

ÖYKÜLERİMWhere stories live. Discover now