ALLAH'TAN TORPİLLİ

63 11 25
                                    

21.08.2022

   "Hayır!" dedi genç adam. Bu haklı isyanı babasınaydı. Devlet memurluğuna başvuran genç, etrafında dönen dedikodulardan bıkmıştı. "Benim kızımın hakkını yediler, almadılar memurluğa, torpili olmadığı için memur olamadı, sen de olamazsın..." diyen kadından tutun da "Kanka torpilsiz hiçbir şey yapamazsın." diyen saçma arkadaşlarına kadar. Onu usandırmışlardı. Sonuncusu da babası...

"Oğlum kimlik numaranı şu milletvekilinin numarasına at." demişti. Çıldırmak üzere olduğu sesinin şiddetinden belliydi. "Beni bir daha bunun için arama." dedi bütün ciddiyetiyle ve ekledi; "Benim tek torpilim Allah'tır. Haksızlıkla gireceksem, Allah nasip etmesin."

Babası susmuş ve el mecbur telefonu kapatmıştı. Genç adam, babasının böyle bir teklifte bulunmasından iğrenmişti. "Nasıl bana bunu diyebilir yahu, nasıl?" diye yakındı.

Sabırla çalıştı genç adam. Hem fiziki hem de zihni hazırlanmaktaydı. Zaten vatan aşkıyla yanıp tutuştuğundan; bilhassa sözlü mülakatı akışına bırakmak istemişti.

Epeyce zaman geçmiş ve önce spor mülakatından geçmiş daha sonra da sözlü mülakata katılma hakkı kazanmıştı.

Sözlü mülakat için onları yanyana sandalyelere dizmişlerdi. Mülakat için kapıda ilk sıradaki aday bekliyor ve zil çaldığında kapıyı çalıp (?) içeriye giriyordu. En solda oturan aday kapının önüne geçiyordu. Ve tüm adaylar kalkıp bir solundaki sandalyeye oturuyordu.

Mülakata girme vakti yaklaşıyor ve heyecanı artıyordu. Mülakatta kendisine soru soracak olanları bir görebilseydi, rahatlayacaktı. En sola yaklaştığında mülakattakiler ara vermek istemişti. Mülakattan çıkanları bir bir gördü ve hepsi gözünde küçülmeye başladı. Çünkü görmediklerini çok büyütüyordu. Mülakattan önce onları görmesi de içini çok rahatlattı.

Mülakatta ona "Liyakat" sorulmuştu. "Liyakat"i bilmiyordu ama yaşıyordu. Artık yaşadığını bunca kısa bir sözcükle anlatabilecekti.

Mülakat, ona liyakati öğretmiş, liyakat de meslek hayatını ihya etmişti. Alnının akıyla geçtiği mülakat sonrası hangi okula gideceği de belli olmuştu.

Okulun gerçek öğrencisi olabilmek için sağlık taramasından da geçmeliydi. Aslında memurluğu engelleyecek bir durumu da vardı. Yönetmeliği sonradan okuduğunda gerçekten kazanamayacağını da görmüştü.

Ama torpili Allah'tandı... Sorun çıkacağı söylenilen bölüme 3. olarak girdi, kendisinden sonra kimse de yoktu. Doktor en çok kendisini incelemiş ve iki arkadaşı da o incelenirken izlemişti.

Normal inceleme otuz saniye bile sürmezken; onun incelemesi beş dakika kadar sürmüştü. Ya da ona öyle gelmişti. Aslında yerine başkasının girmesini tavsiye etmişlerdi ona. Ama o hakkıyla girmek istiyordu. Bunu yapabilirdi ama yapmadı. Sonunda ise doktor onayladı.

Sağlığın en çok korktuğu kısmından geçmişti. Tam çıkacakken doktora; "Gerçekten geçtim mi?" dedi. Doktor ise yalnızca evet demekle yetindi. Tesadüf değildi, tevafuktu. Ve Allah'tan başka iki şahidi daha vardı.

Yaşadıkları inanılmazdı. Okulu iki yıl sürecekti. İkinci yıl yine sağlık taraması olacak ve yine korktuğu bölüme girecekti. Ama yine yerine başkalarını sokmamakta kararlıydı.

İkinci yılına başlamadan virüs salgını baş gösterdi ve ikinci yıl sağlık taraması kaldırıldı. Ameller niyetlere göreydi. O kuvvet muhtemel kalkmasa da kaderine rıza gösterecekti. Çünkü; her zaman Allah'ın yardımının üzerinde olduğunu biliyordu ve rızkı başka yerde de olabilirdi. Tam teslimiyet halindeydi.

ÖYKÜLERİMWhere stories live. Discover now