YALNIZLIK

54 8 21
                                    

23.10.2022

   Yaşlı adam dağın zirvesine çok yaklaşmıştı. Susuzluktan perişan hale gelmişti. Çok merak ediyordu zirveyi. Ve oradan manzaranın keyfini çıkarmak istiyordu.

Zirveye çıktığında manzaraya ve etrafa bakmadan eğilip soluklanmak zorunda kalmıştı. Başını kaldırır kaldırmaz sırtı dönük birini gördü. Gençten birisiydi oturan ve sanki burayı mesken edinmiş gibi bir hali vardı.

Uzakta bir noktaya odaklanmıştı. Derin düşüncelere dalmış olsa gerekti. Yaşlı adamı öyle merak saldı ki ne manzaraya ne de etrafına bakıyordu. Genç adama doğru sessizce ilerledi.

Birden; "Ne arıyorsun burada yaşlı adam?" dedi genç. Yaşlı adam âdeta şok olmuştu. Nasıl bakmadan böyle bir şey söyleyebildiğini anlamıyordu. "Nasıl anladın? Bana bakmadan, benim yaşlı bir adam olduğumu nereden bildin?" dedi.

Kahkaha patlattı ve "Sen soluklanırken baktım. Her yerde bir büyü arıyorsunuz. Bu nedenle çok kolay dolandırılıyorsunuz. Yaşınız büyüdükçe idrakiniz küçülüyor." dedi.

Yaşlı adam rahat bir nefes aldı. "Peki ne arıyorsun burada bir başına? İntihar mı edeceksin yoksa?" diye sordu.

"Ben yanımda birkaç şerefsizi birlikte götürmeden intihar etmem. Ayrıca intihar da etmem. İntihar edenleri anlayamıyorum. Ben olsam en azından; beni intihara sürükleyen kişiyi de öldürür öyle intihar ederim. Neyse yahu, bana ne onlardan. Kim nasıl isterse öyle ölsün. Kimi belirsizliği beklesin. Kimi belirsizlik nedeniyle ölsün. Kimi de ölümünü kendi belirlesin."

Yaşlı adam manzaraya bakma fırsatını da bulmuştu. Zaten genç adam gözüne bakmıyordu. Bir yandan onu dinliyor bir yandan da manzaraya hayranlıkla bakıyordu. Genç adamın yüzünü görememişti. Daima sırtı dönüktü. Yaşlı adam merakla; "Tamam intihar etmeyeceğini anladık. Peki söyle neden buradasın?"

"Yalnızlık... Yalnızlık kadar mükemmeli yok... Anlayacağını sanmıyorum ama anlatmaya çalışayım. Birini tanımak istersen ne yaparsın ihtiyar?" dedi.

"Başkalarına tanımak istediğim kişiyi sorarım."

Genç adam tekrar kahkaha attı. "Öyle tanımak istediğimiz insanı tanıyamayız. Belki tanıtanı tanırız. Bir insanı tanımak için bizzat onunla muhatap olmak gerekir. Aksi takdirde yanılma payımız artar. Ve önyargılar devreye girer. Bununla birlikte insan en az kendini tanır. Başkasının yargılarına göre kendini konumlandırır. Halbuki burada da yanlış bir tanıma yöntemi izlemiş olur. Yalnızlığa lanetler okur. Yalnızlık tanrıya mahsustur der. Böylece kendini asla tanıyamaz. Çünkü; başkasını bile tanımak için onunla yalnız kalmak gerekir. İnsan kendiyle yalnız kalmaz ve kendini tanıyamaz. Ben burada kendimi tanımakla meşgulüm. Anlatabildim mi ihtiyar?"

Yaşlı adam bir müddet etrafı izledi. Âdeta anlatılanları sindirmeye çalışıyordu. "Anladım genç adam. Seni de çok haklı buldum. O halde ben sizi yalnız bırakayım. Konuşacak daha çok şey vardır. Umarım birbirinizi çok iyi tanırsınız ve birleşirsiniz." dedi.

Genç, yaşlı adamın kendisini anladığını ya da kendisini deli sandığını düşündü. Her ne düşünürse düşünsün, diye düşündü. Beni yalnız bıraksın da... "Peki ihtiyar. Kendine iyi bak."

Yaşlı adam başı öne eğik, düşüne düşüne ilerledi...

ÖYKÜLERİMWhere stories live. Discover now