1.Bölüm

904 35 28
                                    

Dışarıya koyduğu bir sandalyede oturmuş gökyüzünü seyrediyordu. Gece vaktiydi.
Güçsüzdü. Çok güçsüzdü. Öleceğini biliyordu. Eski günleri hatırladı. Ah , ne kadar da güçlüydü! Önünde diz çökmüşlerdi. Ona hiç bir zaman gerçekten saygı duyduklarını düşünmemişti, ama en azından eskiden ondan korkuyorlardı. Şimdi ise onunla oynuyorlardı. Herkes onun bu hâline gülüyordu. O "Avrupanın Hasta Adamı" idi. ( Komik, şimdi "Avrupalı" olmuştu)

Her şey değişmişti. Yavaşça. Can yakarak.

O- o modernleşmek istemişti Allah belasını versindi! Güçlü kalabilmek için çağa ayak uydurması gerektiğini biliyordu.

Bilimi sevmişti bile. Ama yöneticileri sevmemişti.

Ileri görüşlü değillerdi, günün başarısına takılmışlardı. Korkunç bağnaz bir kafa yapıları vardı. Onları modernleşmeye ikna edememişti. Bilim insanlarını öldürüp sürmüşlerdi.

Tabi ,hepsi onların suçu değildi. Bunun bir nedeni de halkının kim olduklarını unutmasıydı. Onun kim olduğunu unutmasıydı.

Buraya babasıyla neredeyse bin yıl önce at sırtında geldiğini unuttu. O-

O bu imparatorluğu kimlerin kurduğunu unuttu. Kimin özünde olduğunu unuttu.

Araplaştı, neredeyse dilini kaybetti, kültürünü, tarihini unuttu.

Oğlu Türkiye ne kadar da çok çabalamıştı ona bunları hatırlatmak için. En büyük oğlunun umru değildi. Türkiyenin umurundaydı. O ona ihanete uğrayacağını, çünkü o kendisinin ne olduğunu unutmuş olsa da başka herkesin hatırladığını anlatmaya çalıştı. Ne kadar derin uyuyordu?

Son zamanlarda halkı hatırlamaya başlamıştı. Çünkü yönettiği bütün azınlıklar milliyetçilik akımı tarafından vurulmuştu ve bağımsızlıklarını kazanmaya başlamıştı.

En son sıra onlara gelmişti. Ve hatırladılar. Bazıları direndi. Ama çoğu hatırladı. Tarihleri olduğunu hatırladılar. Dillerini hatırladılar.

Bu onları birleştirdi. Kitaplar, şiirler, tiyatrolar yazdılar.

Uyanıyorlardı. O da uyanmıştı. Ama artık onun için çok geçti.

1. Dünya Savaşına katılmak çok büyük bir hataydı. Kazanmalarına imkan yoktu.

Kazanmıyorlardı zaten. O kendini ancak koruyabiliyordu. Çannakkale savaşını kazanma gibi bir umudu yoktu, ama kazanmışlardı. Mustafa Kemal adlı bir general sayesinde.
Ona çok minnettardı.
Bu zafer Rus imparatorluğunun çökmesine sebep olmuştu. ( Bana gülüyordun ha Rusya? Ama benden önce çöktün)

Savaşı kaybetmişti.

Dışarıya koyduğu bir sandalyede oturmuş gökyüzünü seyrediyordu. Gece vaktiydi. Içini çekti.

Kalktı, sandalyeyi içeri koydu, dışarı çıktı. Kafasını kaldırıp hilal şeklindeki aya bir süre baktı.

Ve bekledi.

Rastgele countryhumansWhere stories live. Discover now