4.Bölüm

1.4K 83 2
                                    

Aden'in anlatımından

Yıllarca mücadele edersin ne için ettiğini bilmeden. Sonuçsuz kalan çabalamalar seni bir hayata mahkûm bırakırken alışırsın bir süre sonra. Geriye verdiğin emek kalır ve özlem.

Gözyaşlarım benden izinsizce düşüyordu yanaklarımdan. Yaşadığım şoku bir türlü atlatamıyor hatta gerçekliğinden emin olamıyordum. Onları burada görmek onca yaşadığım sıkıntıların ödülü gibiydi ve bu ödül her acıya bedeldi. Onları çok özlemiş yüzlerinden gözlerimi alamıyordum.

Anne ve babamın da ağladığını görünce, her şeyi unutup koşarak sarıldım. Etrafıma sarılan kollarla birlikte kendimi oldukça güvende hissediyordum. Uzun zamandır görmek istediğim ve göremediğim bir güven hissiydi bu. Rüya olmasını asla istemediğim bir andı. Üçümüz sarılmış bir şekilde ağlamaya başladık. Sadece iç çekişlerimizin sesi duyuluyordu. Bu sessizliği bozmayı ne kadar istesem de sorularımı daha sonra soracaktım. Onlara kızgın ve kırgındım ama özlemim daha ağır basıyordu. Tabi her an kaybolup gitme ihtimallerini de düşünmüyor değildim. Umarım bilinç altımın bana oynadığı bir oyun değildir!

Üçümüz ne kadar sarıldık bilmiyordum. Ne kadar zaman geçtiğini de. Bir gün zamanı durdurma görevi verseler tam bu anı seçeceğimdem emindim. Saniyelerin geçen sesini duyarken sonuna annemin sesini duydum.

Annem biraz uzaklaşıp yüzümü ellerinin arasına aldı.

"nasılsın meleğim?"

"seni çok merak ettik"

babamın sesini duydum şimdi de. Beni merak ettiğini söylüyordu. Neden gelmediler o zaman?

"asıl ben sizi merak ettim, on yıl oldu. On iki yaşındaydım siz kayboldunuz. O küçük halimle yapayalnız kaldım. Hep sizi aradım."

Annem derin nefes aldı ve babamla birbirlerine baktılar.

"biliyorum aklın çok karışık ve çok zor zamanlar geçirdin. Hepsini sana anlatacağız. Önce gel karnını doyuralım. Çok aç olduğunu biliyorum."

Şuan midemi düşünecek durumda değildim. Bana her şeyi anlatmak zorundaydılar. Yapayalnız kalmıştım koskoca hayatta. Hem çalışıp hem okumuştum. Evet ailemin maddi durumu iyiydi ama hazır parayla ne kadar devam edebilirdim ki? Çalışmak zorundaydım!

Evde tek kalmaktan korkardım. Karanlıktan özellikle de. Zamanla korkmamayı öğrendim. Yalnızlık gibi...

"hayır! Yemek falan istemiyorum. Bana her şeyi anlatın. Ben nasıl buraya geldim? Buraya ait olduğumu söylediler bu ne demek? Peki ya siz nasıl geldiniz?"

Aklımdaki soruları arka arkaya sıralarken cevap vermelerini umuyorum. Aklımı kaybetmek üzeydim! Bir yanım hala bunların bir rüyadan ibaret olduğunu söylerken diğer yanım ise rüya olamayacak kadar gerçek olduğunu savunuyordu. Rüya ve gerçeklik arasında sıkışıp kalmışken tek umudum ailemdi.

Annem derin bir nefes aldı konuşmak için kendini hazırladı. Babam yere bakıyordu. Annem beni daha fazla merakta bırakmak istemezken, babam da ise tereddüt ve sessizlik görüyordum.

"bak güzel perim." annem sözüne başladı.

"şimdi anlatacaklarımı iyi dinle, bölmeden. Yıllar önce annem ve babam tıpkı babanın ebeveynleri gibi birer peri unsurlarıymış. Soyumuz birer periymiş. Babanın ailesi ile benim ailem çok yakınlarmış, manevi kardeş gibi. Geçmiş zaman kullanıyorum çünkü bunu çok sonradan öğrendik buraya gelmeden yalnızca iki gün önce falan. Uzun zaman önce, henüz bunları hatırlamayacak kadar küçükken periler ve cadılar arasında büyük bir savaş çıkmış. Periler adil savaşırken, cadılar hilelerle savaşı kazanmış. Bütün perileri tahtadan bir heykele dönüştürüp yakmışlar. Böylece periler için geri dönüş olmayacakmış. Bunun farkına varan anne ve babamız baban ile beni periler diyarından çok uzakta bir ülkeye götürmüşler. Böylece bizi yaşatmayı cadıların bizi bulamamasını amaçlamışlar. Bebek olduğumuz ve bizi korumak için şifacı kadınla birlikte bizi orada bırakmışlar. O kadın bizi büyüten aynı zamanda seni de büyüten kadındı ama senin bunu hatırlamam mümkün değil. Zamanı gelince bizi kendi diyarımıza getiricekti. Ailelerimiz bizi bıraktıktan sonra evlerini korumak adına periler diyarına geri dönmüşler. Fakat kötü sondan kaçamamışlar. Yıllar sonra savaş bittiğinde her şey normale döndüğünde biz babanla evlenmiştik. Sen doğmuş on iki yaşına gelmiştin. Daha sonra şifacı kadın bizi buldu. Ve gerçeği anlattı güçlerimiz yeni yeni ortaya çıkıyordu ve bunu kontrol edemiyorduk. Bizi farketmeye başlamışlardı. Bu nedenle şifacı kadın bizi periler diyarına getirdi. Senin de zamanı gelince buraya geleceğini söyledi. Periler diyarının seçilen perisi sensin, seni seçtiklerini söyledi. Zamanı geldiğinde bir kişinin kurtuluşu olacağını söyledi ve bu kişinin kim olduğunu sadece zaman gösterecek. Biz babanla seni buraya getirmek için türlü yollar denedik. Tekrar ülkeye gelmeye çalıştık ama yapamadık. Geçtiğimiz günlerde şifacı kadın bir mesaj gönderdi. Zamanı geldiğini ve çok yakında aramızda olacağını söylüyordu mesajda. Seni kapıda baygın gördüğümüzde hem sevindik hem de korktuk. Sonunda yanımızdasın meleğim."

ORMAN PERİSİ |TAMAMLANDI|Where stories live. Discover now