6.Bölüm

1.1K 76 9
                                    

Yeni başlangıçlar, yeniden doğmak gibi.

<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3

Hayat, bazen hiç olmak istemediğimiz durumlarla baş başa bırakır bizi. Bazı sorumluluklarımız vardı ve bu sorumluluklar bazen biz istemesek de hayatımıza dahil olurdu. Büyüdükçe bunlarda büyüdü. Biz kaçmak istesek bile kaçamaz, bedenimize ait bir parça gibi kendimizden ayıramazdık. Eğer tek başımıza kalırsak da hayat eğildiğimiz anda bu yükleri katlayarak eklemeye devam ederdi. Bize de bu yüklerle yaşamaya çalışmak kalırdı.

Kıpırdamadan öylece duruyor, ne diyeceğimi bilmiyordum. Zaten toplum içinde konuşamıyor hep çekinliğimle tanınıyordum. 'ya benimle alay ederlerse' düşüncesi yüzünden hep arka plana atıyordum kendimi. Sınıfın çoğunluğu bana bakıyordu. Bu durumdan oldukça rahatsız oluyordum ve sonunda konulabildiğimde çekingen bir sesle;

"şey hocam... Ben yapabileceğimden emin değilim." dedim.

Hocanın gözlerini anlayış kapladı ve derin nefes almama sebep oldu. Başını sallayıp, sınıfta gözlerini gezdirdi. Bir süre sonra gözleri arkamda bir yerde sabit kaldığında tekrar bana yönelik konuştu.

"peki o halde Aden seni ilk günden sıkmayalım. Tan, sen denemek ister misin?"

Tan konuşmak yerine ağır adımlarla hocaya doğru ilerledi. Tam masanın arkasına geçip konsantrasyonunu toplamaya çalıştı. Merakla ona bakıyordum. Hocanın gösterdiklerini tekrarlarken kısa süre sonra beklediği sonucu aldı. Parmağının ucunda hafif kıvılcım çıktığını görmüştüm ama hala yeterli ateşi çıkaramamıştı. Bir kere daha denedi fakat kıvılcımdan öteye gidemedi. Hocaya bakıp omuzlarını yukarı kaldırıp indirdi. Daha hiç sesini duymamıştım. Sahi bu çocuk niye konuşmuyordu? Hoca, anlayışla yaklaşıp Tan'ın omzunu sıktı.

"Gayet iyi bir performans Tan. İlk kez denemene rağmen iyi iş çıkardın. Bir sonraki derste daha iyisini yapacağından hiç şüphem yok. Teşekkür ederim yerine geçebilirsin."

Tan hemen arkamdaki yerine ilerleyip sırasına oturdu. Han ise ona dönerek yumruğunu omzuna geçirdi. Oldukça sert vurmuştu, Tan ile uğraşmadan duramaz gibi bir hali vardı. İkiz olmalarına rağmen nasıl bu kadar farklı olabilirlerdi?

"iyi işti kardeşim."

Tan sertçe ve kızgın gözleriyle baktığını, yan gözle görmüştüm.

"tebrik ederken bile çaktırmadan vuruyorsun." dedi.

Han sırıtarak baktı. Bu Tan'ı daha da sinirlendirmişe benziyordu. Tan'ın sesini duyduğumda görüntüsüne göre daha yumuşak olduğunu fark etmiştim. Han ise duracak gibi değildi.

Han bir tane daha omzuna vurarak,

"yooo gayet çaktırıyorum." dedi.

Daha fazlasını görmek istemediğim için hemen önüme dönüp derse, hocaya odaklandım. Arkadan vurma sesi ve yine bir su seni gelmişti. Muhtemelen Tan karşılık vermekte gecikmemişti.

Önündeki öğrenciye ateşin nasıl yakılması gerektiğini öğretmeye çalışan hoca, bize doğru bakınca anlatımını bıraktı. Gözleri bir yerde sabit kaldı ve kaşlarını çatıp konuştu.

"Han şimdi de kafandan su akıyor! Arkada ne yaşıyorsun evladım?"

Han'a dönmemle kahkaham sınıftakilerin gülmelerine karıştı. Komik olan Han'ın düştüğü durum değil hocanın komik söylem tarzıydı.
Kafasından aşağıya sular akarken ilerde ki duvara doğru tepkisizce bakıyordu. Her ıslandığında bu şekilde kalması kafamı karıştırmıştı. Sanki donuyor bir güç tarafından alıkoyuluyordu. Normal bir tepki değildi bu durum.
Bu düşüncelerle meşgul iken Açangül'ün bakışlarını üzerimde hissettim. Merakımı anlamış olacak ki;

ORMAN PERİSİ |TAMAMLANDI|Donde viven las historias. Descúbrelo ahora