19.Bölüm

661 45 2
                                    

"Aren."

Ölümün gölgesinden sıyrıldığımda yavaş yavaş açıldı gözlerim. Güçlerim geri geliyordu hissediyordum. Giderek daha da güçleniyordum. Artık eskisinden bile iyiydim.

Uyanır uyanmaz Onun ismini söylemiştim. Başımda Han, Tan, Açangül duruyordu. Oldukça üzgün görünüyorlardı. Peki Aren? O neredeydi? Hem ben nasıl oluyorda bu kadar iyi hissebiliyordum?

"Aren nerede?"

"burada"

Han'ın sesiyle hemen kalkıp gösterdiği yere baktım. Baygındı. İnanamadım. Yoksa cadılar mı bir şey yapmıştı?

" Ne...ne oldu onaaa!!!"

Koşarak başını dizlerime koydum. Yüzünü avuçlarımın arasına aldım.
Onların suskunluğu beni daha çok korkutuyordu. Cevap vermek yerine yüzüme bakıyorlardı.

" Ne oldu dedim!!"

Olan gücümle bağırdım.

"sen gücünü kaybetmiştin. Sana kendi güçlerini verdi."

Tan sessizce söylemişti bunları. Gözyaşlarım benden izinsiz akıyordu. Delicesine korku, tüm bedenimi sarmıştı.

Neden yaptın, neden? Sen bensiz yaşayamazsın da ben yaşayabilir miydim? Acı tüm hücrelerimi ele geçirmişti. Onu kaybetmek istemiyordum.

"Aden ağlama. Hadi peri köşküne dönelim. Hemen umutsuzluğa kapılmamak gerekir." dedi Açangül.

Aren'in elleri buz gibiydi. Onun ruhu bedenini çoktan terketmiş gibiydi. İçimde kopan fırtınalar doğaya da yansıdı. Fırtına çıktı. Doğanın harabiyetiyle kötü oluyordum. Ben kötü oldukça doğa harap oluyordu. Dayanamayıp ayağa kalktım. Gökyüzüne doğru var gücümle bağırdım. Boğazımdaki tahrişi hissedebiliyordum. Ama kendimi durduramıyordum. Ben bağırdıkça Açangül'ün ağzımı kapatmaya çalıştığını görmüştüm. En sonunda faydası olmayacağını anlamış olacak ki, sımsıkı sarıldı. Tan ve Han da kollarını etrafıma sardılar. Bağırmayı kestim. Kollarımı onlara sarıp ağlamaya başladım.

....

1 hafta sonra

Yaşadığım yıkımdan sonra kendimi çabuk toparlamıştım. Umudumu kaybedemezdim. Aren yaşayacaktı.

Yola koyulduğumuz gibi peri köşküne dönüp periliçe ye durumu anlattık. Annem ile babam beni gördükleri ne kadar sevindilerse Aren için de o kadar üzülmüşlerdi. Ama onu tam zamanında yetiştirmiştik. Periliçe ve diğer periler güçlerini birleştirip azar azar Aren'e aktarmışlardı. Tabi sonradan bizde dahil olmuştuk. Aren eski gücüne kavuşmuştu. Ama bir türlü uyanmıyordu.

Şimdi Aren'in yatağının ucuna çökmüş, öylece onu izliyordum. Onu çok seviyordum. Uyanacağından kimse emin değildi. Ama ben inanıyordum. Orman gözlerini açıp yine sevgiyle bakacaktı bana.

"uyan Aren, sensiz eksik kalıyorum. Bir o kadar da yarım. Biz seninle imkansızları başardık. Bunu da başaracağız. Hadi aç gözleri, beni mucizelere tekrar inandır."

Elimdeki elin kıpıdamasıyla şaşkınlıkla başımı kaldırdım. Aren'in gözlerinin kıpırdadığını gördüm. Heyecanla ayağa kaldım.

" Aren!"

"Aden... Benim orman perim."

"burdayım, burdayım koca tırtılım. Aç gözlerini bak burdayım."

Yavaşça gözlerini açtı. Orman yeşili gözlerini görmemle boynuna sarıldım.

"uyandın!! Uyandın!"

"orman perim. İyisin değil mi?"

"iyiyim ama sana kızgınım koca tırtılım. Neden yaptın?"

ORMAN PERİSİ |TAMAMLANDI|Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora