7.Bölüm

1.1K 77 4
                                    

Hiçbir kayıp bu kadar güzel olmamıştı...

<3<3<3<3<3<3<3<3

Kaç dakikadır öylece bakışıyorduk bilmiyorum. Sebepsiz yere geldiğimi düşünmüyordum aksine eline bakınca neden geldiğini anlamıştım.
O, bu durumdan sıkılmış olacak ki,

"elimdekini almayı düşünüyor musun?" diye sordu.

Eline baktığımda benim olduğunu tahmin ettiğim birkaç defter, kitap ve ders programı olduğunu düşündüğüm kağıt vardı. Bana uzatıp açıklama yapmak ister gibi konuştu.

"Bülent hoca sana vermemi istedi."

"ah teşekkür ederim" dedim mahçup bir şekilde.

hemen elinden aldım. Bana cevap vermeden arkasını dönüp gitti, bu daha da mahçup olmama neden olmuştu. Dün Bülent hoca, çıkışta almam için masasına bırakmıştı ve ben unutmuştum. Kapıyı kapatıp derin nefes aldım.

Bir saat sonra ders başlayacaktı. Hemen hazırlanıp odamdan çıktım. Kahvaltı fashından sonra okula girip direk sınıfa çıktım, sırama oturdum. Sınıfın yarısı doluydu, diğer yarısının bir kısmı bahçede diğer kısmı da henüz gelmemişti. Yanımda hareketlilik hissettiğimde Açangül'ün geldiğini gördüm.

"Günaydın" dedim.

"Günaydın, bugün bitkiler dersimiz var. Timur hoca dersimize giriyor."

"anladım."

Onun gülümseyen yüzüne karşılık ben de gülümsedim. Bitkilerle aram her zaman iyiydi. Hayvanlar ve bitkiler insanlardan daha çok hayatımda vardı. Dersi merakla beklemeye başladım.

Han ve Tan arkamda oturuyorlardı. Bugün birbirlerine bulaşmak yerine sohbet ediyorlardı. Normal görünen halleri aslında çok anormaldi. Daha doğrusu Han bir şeyler anlatıyordu, Tan ise defterine bir şeyler karalıyordu.

Bir süre sonra sınıfın çoğunluğu gelmişti, otuz kişilik bir sınıftı. Çoğunu tanımıyordum. Hocanın sınıfa girmesiyle kısa bir tanışma fashı yaşamıştık sonra hoca derse başlamıştı.

"evet sevgili peri adayları, bugün bitkileri büyütme büyüsünü öğrenicez."

Herkes dikkatli bir şekilde hocayı dinliyordu.

"bitkiyi oluşturan en önemli unsur. Tohumdur. Önce toprağa tohumu ekip, suluyoruz."

Bunları yaparken kesinlikle toprağa ve tohuma elini sürmüyordu. Şaşırmadım malzemelere elini sürmemesi dışında yaptığı farklı bir şey yoktu. Ona da alışmıştım artık.

"şimdi gözümüzde canlandırıyoruz. Bitkinin kökleri toprağa yayılıyor, toprak kökleri sıkı sıkıya tutuyor ve giderek yayıyor. Önce küçük bir filiz çıkıyor, filiz gittikçe büyüyor ve bitki oluşuyor."

Çoğu öğrenci ağzı açık izliyordu. Hiç bu kadar hızlı büyüyen bir bitki görmemiştim. Bitki büyüdü ve güzel bir çiçeğe dönüştü. Gerçek çiçekten tek farkı renginin canlı değilde soluk olmasıydı. Hocanın yüzünden memnuniyeti okunuyordu. Herkesin iyice kavranması için birkaç kere daha tekrarladı. Hatta on kişilik gruplarla ayrı ayrı herkese izletti. Artık iyice öğrenmiştik. Öyle ki ben bile çok iyi anlamıştım.

"bir sonraki dersi bahçede işleyeceğiz. Aranızdan birkaç kişiyle deneyebiliriz. Yarım saat sonra bahçede görüşmek üzere." dedi ve sınıftan ayrıldı.

Hocanın sınıftan ayrılmasıyla birlikte biz de bahçeye çıktık. Bazıları öğrendiklerini deniyorlardı. Pek başarılı oldukları söylenemezdi. Adının Hakan ve Çağla olduğunu öğrendiğim kişiler, parmağından ateş çıkarmaya çalışıyordu. Herkes başka bir alemde idi. Bahçeye şöyle bir göz gezdirdiğimde ilerde bir ağacın altında oturmuş defterine bir şeyler yazan Tan'ı gördüm. Neden çok sessizdi? Ve sürekli yanlız kalmak istiyordu. Onun güçlerini henüz öğrenememiştim ve bu merak etmeme sebep olmuştu. Yanımda hissettiğim hareketlilikle bakışlarımı ondan çektim.

ORMAN PERİSİ |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin