20.Bölüm(Final)

820 72 14
                                    


O beklediğimiz gün nihayet gelip çatmıştı. Düğünümüzün olacağı, sonsuzluğa imza atacağımız gündü. Çok heyecanlıydık. Üç gelin, üç prenses modeli gelinliğimizi giymiş, mutlulukla birbirimize bakıyorduk.

"çok güzel olduk kızlar."

Açangül ve ben onayladık. Heyecandan konuşamıyorduk. Sabahın erken saatlerinde uyanmış defalarca aynaya bakmıştık. Annem bizim hazırlanmamıza yardım etmişti. Güzellik perisiyle birlikte bizi hazırlamışlardı. Daha sonra bizi yanlız bırakmışlardı. Peri köşkünün bahçesi inanılmaz güzeldi. Bembeyaz çiçeklerle kaplı sandalyeler, beyaz ahşap masalar tüllerle süslenmişti.
bahçenin heryerine özenle dizilmişti. Üç çiftin oturması ve nikahlarının kıyılması için, altı adet beyaz salıncak konulmuştu. Sandalyelerin ipleri uçsuz bucaksız gökyüzüne uzanıyordu. Rengarenk çiçeklerle kaplıydı. Ahşap, uzun bayaz masa tam önlerine konulmuştu.

Bunları hepimiz büyük mutlulukla hazırlamıştık. Şimdi sona yaklaşıyorduk. Bir yanım mutlu, bir yanım ise korkuyordu. Umarım bu günü sorunsuz bitirirdik. Victoria bizim düğünümüz olduğunu öğrenmişse boş durmasını beklemiyordum. Tek dileğimin bütün korkularımın boşa çıkmasıydı. Kalbimin karanlığını yok saydım. Diğerlerine bir şey söylemeden sevinçlerine ortak oldum.

Kapının çalınmasıyla Tanya kapıya yöneldi. İçeri girenleri görünce gözlerime inanamadım. Çok yakışıklı olmuşlardı. Tabi Aren hepsinden daha yakışıklıydı. Onlar büyülenmiş şekilde eşlerine yaklaşırken benim eşim de bana yaklaşıyordu.

"orman perim, sen benim misin? Gerçek olmayacak kadar güzelsin."

"bana diyene bak. seni çok seviyorum Aren."

"ben de seni orman perim, bende seni."

Dudaklarıma değdirdiği dudağıyla her şey silikleşti. Sanki sadece ikimiz vardık. Tek kalp taşıyorduk biz.

Dudaklarını çekip alnını alnıma yasladı.

"iyi ki hayatımdasın perim. Sana yemin ederim ki başka evrende karşılaşsaydık ben yine seni severdim."

"başka evrende olsak bile her zaman birbirimize ait olacağız."

Sözümüzü şimdiden vermiştik. Biz Biribirimizin gözlerine dalmışken, Han'ın sesiyle ona döndük.

"ah hadi amaa, burada evlenmeyi bekleyen iki çift daha var."

Gülerek bahçeye düğün alanına geçtik. Üç çift yan yana yürüyorduk. Belki saçma gelebilir. Ama bundan sonra hiçbirimiz, bir diğerimizin arkadında kalmayacaktı. Biz hep yan yana yürüyecektik. Salıncaklardaki yerimizi alıp beklemeye başladık. Periliçe sonsuzluk yüzüklerimizi taktığında artık resmen evliydik.

"sonsuza dek."

"sonsuza dek"

Üç çift olarak dans etmeye başladık. Yüzümüzdeki gülümseme her zaman ki gibi yerini koruyordu. Aren kulağıma yaklaştı.

"kalbim sana emanet güzel eşim."

"ruhum kalbine mühürlü yakışıklı eşim."

Birbirimizin gözlerine bakıp sonsuzluğa dalmışken bir ses yayıldı. Tam o anda bir sis bulutu kapladı etrafı. Bir yerlerden çarpma sesleri geliyordu. Sesin kaynağını bulmak için başımı çevirdiğimde, victoria'nın kırmızı gözlerini görmüştüm. Başımıza gelecekleri az çok anlamış oldum. Her şey biranda olmuştu.

Yüze yakın cadı bize karşı saldırıdaydı. Tüm periler seferber olmuş bu savaşın galibi olmak için uğraşıyordu. Her yaklaşan cadının büyüsünü geri püskürtüyor yaptığı sihiri etkisiz hale getiriyordum. Victoria'nın bana karşı attığı, kristal okları görmemle kalkan oluşturdum. Kendimi koruduktan sonra, kasırga çıkarmış yirmiye yakın cadıyı yok etmiştim.

ORMAN PERİSİ |TAMAMLANDI|Where stories live. Discover now