Bölüm 1

21K 513 637
                                    

Not :Bölüm sonundaki sorulara ve satır aralarına cevap vermeniz bölüm yazmamı teşvik eder unutmayın 🌼🌼

Medyada : Leyla🕊

Çalan alarmın sesiyle yorgunluktan ağırlaşmış başımı yastıktan kaldırıp alarmı kapattım.Bugün çok işim vardı ama benim adım atacak gücüm bile yoktu.Kendime gelmek adına gözlerimi ovuşturup açtığımda ise ayıcığımın yataktan düştüğünü fark ettim.İç güdüsel olarak hemen yerden kaldırıp bağrıma bastım.Yaklaşık beş yıldır yanımda ayırmadığım ayıcığım bile bana ait değildi.Ünüversiteye ilk gideceğim zamanlarda ablamın sevgilisi şuan ki eşide aynı zamanda kendisine bir sürü farklı boyutlarda ayıcıklar almıştı.Bende senin çok bana alan yok diyip içinden bir tanesini araklamıştım.

Bizim evde doğum günüm hatırlanmaz pek hatırlansa bile bu tarz bir hediye verilmezdi.Oysa benim en çok oyuncağa ihtiyacım vardı çünkü benim çocukluğum çok erken büyüdü.Salçalı ekmeğimin dudağımın üstünde bıraktığı o izi ,ellerime sinmiş çimen kokusunu,okul çıkışı harçlığımla mısır alıp akasya durağının tekrarına yetişmek için koşuşturmalarımı ve hatta açlığımı bastırmak için ekmek arası yaptığım bol acılı sandivici hiç bir zaman unutmayacağım.

Benim çocukluğum bir evin dibinde yetişen yabani otlar gibiydi.Hem o eve çok yakın hem de hiç bir zaman içindeki sıcaklağa erişemeyip ayazda kalıp üşüyendi.Yaralarıma acıdı diyemezdim çünkü gidecek bir adresim yoktu.Bir annem vardı evet ama dört çocuğunun içinde hep ilk unuttuğu,en çabuk kızdığı ve en acısıda görmezden geldiği tek çoçuğuydum.Bilirdim ki benim için canını verir ama hiç bir zaman aklına gelmezdim.Annem ve ablam arkamdan "aklı almıyor ,bundan bir şey olmaz " dediklerinde ben daha on bir yaşındaydım.Oysa o gün sınıf öğretmenimin acımasızca şiddet uygulayıp avuç içimde bıraktığı acı bile bu kadar canımı yakmamıştı.Bu yüzden ben anneme koşmayı on bir yaşında bıraktım.

Ortaöğretime geçip tüm derslerimi yükseltip taktirname aldım ama hiç önemsenmedi,liseyi bile sırf biraz gözünde önemli olurum diye 96,50 ortalama ile birincilikle bitirdim gene de o sıra bana hiç gelmedi.Ne sabahlara kadar uyumayıp ders çalışmamın bir önemi vardı ne de ailede herkes için koşuşturmamın.Yani ben set arkasında çalışan tek kişilik bir ekiptim ama tüm sevgi ve övgüyü ekrandakilere verildi.Bu yüzden ben hep tek başıma mücadele edip kimseden destek hiç almadım.Okula giderken evde yaşadığım durumlardan ötürü ağlardım yol boyunca ama sonra okulun kapısına geldiğim an her şeyi geride bırakıp tek bir şeye odaklanırdım o da başarıydı çünkü başarılı olursam arkadaşlarım yanımdan ayrılmıyordu ,öğretmenler ise değer verip saygı duyuyorlardı.

Bu dünyada karşılık vermeden sizi sevecek tek kişi annenizdir ama o sizi görmüyorsa ,sesinizi duyurtmak için çabalıyıp yine de duymuyorsa sizi içinizdeki o boşluğu kapatmak için hep birine bir şey verme eğilimine sahip oluyorsunuz.Eğer vermezseniz sevilip önemsenmeyeceğinizi düşünürsünüz.Bende bundan olsa gerek hep insanlar için çabalamaya onların en zor dönemlerinde yanlarında olup ayağa kaldırmaya çalıştım.Hatta lisede ki tarih hocamız benim için "Leylanın kalbi büyük ,herkes orada mutlu olabilir " demişti.Ben bana verilmeyen sevgiyi bir başkası kendi hayatında olurda acı çekiyorsa o acının içinde kayıp gitmesin diye tüm iyi dileklerimle en içten bir şekilde verirdim.Sonra ne oldu biliyor musunuz ? ben içimdeki masum Leylayı kaybettim.O herkese koşulsuz koşup yardım eden Leyla iyi niyetlerini bir bir yargılayıp astı.

Bu geçiş evresine ben akıllanma diyorum ,insanlar sadece çıkarları için kullanır ve sizin verdiğiniz değerin zerre önemi yoktur.Zamanla annemin açtığı yaraya sevdiğim insanlarda eklenince herkesten uzaklaştım.Artık yağmurlar benim için rahat ağlayabileceğim bir sığınaktı,kanayan yaralarım için gözyaşlarımı hep içime akıttım.En çok yanlıztan korkardım ve ben yanlızlığa mahkum biriydim.Ünüversite yıllarımın son iki yılında Eyşan ile tanışmamla hayatım farklı bir yöne doğru ilerledi.Onunla kurduğum o sıcacık bağda kalbimdeki yaraların daha az acıdığını fark ettim,öyle güzel şefkat doluydu ki onu kimseyle paylaşım gelmiyordu.Oysa ben kıskanç biri değildim ,paylaşmayıda bilirdim ama sevdiğim insanların sevgisini asla paylaşamazdım galiba içgüdesel olarak sıranın bana gelmeyeceğini hissetmemden kaynaklıydı.

ESARET Donde viven las historias. Descúbrelo ahora