Bölüm 19

5.6K 296 483
                                    

Not :Çok uzun bir bölüm oldu.Okurken düşüncelerinizi yazarak ve bölüm sonundaki soruları cevaplayarak sınırları doldurabilirsiniz🕊🕊

Sınır : 125 vote 350 yorum

Medyada :Bahoz Miroğlu

Bahoz benim ailemdi.Bu zamana kadar benden mahrum bırakılmış her duygunun her bağın yerine onu koydum.Bu kadar kısa sürede derin tutkuyla ona nasıl bağlandım bilmiyorum.Sevginin nedenleri olur muydu hiç?bence kesinlikle olmazdı,olsaydı bu gerçek bir sevgi olamazdı.Kara hareleri kahveliklerime değdiği ilk anda gökyüzü mümkünmüş gibi daha da masmavi olurken etraftan gelen limon ağacının çiçek kokuları rüzgar esintisiyle burnuma dolarak aklıma kazınacak bir an bıraktı.O günden sonra da yüreğim sanki bana ait olmayı bıraktı,pusulası hep Bahoz oldu.Ona karşı belki de hastalık derecesinde derin duygular hissediyorum diye suçlu ben miydim yoksa bu hale getirilecek kadar beni eksik bırakanlar mıydı ?aslında bakarsanız daha açık konuşmam gerekiyordu.

Küçüklüğümden beri yanlızlık korkusu bir kemirgen gibi yüreğimi yiyip bitirirken sığınacak kimsem yoktu.Bu öyle bir histi ki hiç ummadık anlarda karabasan gibi benliğimi ele geçiriyordu.Bana bunu yapan kimdi biliyor musunuz ? bizzat öz annemdi.İlk o beni tanımadığım bir kalabalığın içinde terk edip gitti,saatlerce korkuyla onu aradım ama bulamadım.Daha sonraları sevdiğim kim varsa hayatımda iyi niyetimi kullandıktan sonra bir çöp gibi davranıp arkalarını dönüp kendi hayatlarını yaşadı.Ben ise güçlü duracam diye gülümsediğim her anımda içten içe derin korku ve acılar yaşıyordum.Tek başıma kaldığımda ağlama krizlerine girip değersiz hissediyordum.En kötüsü de bana aksini düşündürecek kimsem yoktu.Soruyorum size,delirme noktasında bir yanlızlık yaşayan sevgisiz kalmış biri hayatında ilk kez bir adamın karşısında güçlü olmaya gerek duymayıp yanlız olmadığını hissedince güçsüz mü olurdu ?inanın ben bu kez güçsüz olmak istiyordum.Ben hayatımın suçlularına öfke ve acı beslemek yerine Bahoz'a sığınmak,başımı bir ömür göğsüne yaslamak istiyordum.

Belki o da gün gelecek canımı çok yakacaktı ama her şeyi göze aldım çünkü tam yanlız olmayacağıma yürekten inanmışken yeniden kimsesiz kalmaktan deli gibi korkuyordum.Anlayacağınız değil kasırga ateş dahi olsa kollarımı ona hep sevgiyle açacaktım.Beni anlamakta zaman zaman güçlük çekeceksiniz biliyorum ama ne yazık ki her insan aynı şartlarda büyümüyordu.Hepimizin kendince doğruları vardır,bunun dışında hareket eden birinin ruhunu görmeden belli kalıplara sığdırılarak dışlanır genelde.Ben ise duygularım doğruda olsa yanlışta olsa asla kendimi bastırarak kalıplara uymaya çalışacak biri değildim.Neden biliyor musunuz ?çünkü yerin yedi kat derinine de hapis olsam kalbimde eğer duygu varsa ben kendi gökyüzümde özgürce uçardım.Eğer hissiz bir kalple sırf doğru diye hayatımı kalıplarla yaşamaya çalışırsam gökyüzünde bir bulut olsam dahi esir hissederdim.

Hazır kendimi anlatıyorken bir konuya da açıklık getirmek istiyordum.Bahozun tokat atmasını asla hazmedecek biri değildim.Bence kadınlar kendilerine uygulanan şiddete asla boyun eğmemeli.Sizler bana bakarak uygulanan şiddeti normalmiş gibi düşünmeyin sakın.Ben neden büyük tepki veremedim inanın bilmiyorum,belki de ruhsal şiddetin dibine kadar acıyla yaşadığım için bana arkasını dönmesin diye affettim.Şayet üstüne gittim diyr bana o da sırt çevirirse bu kez ayağa kalkamazdım.Eyşan ile belki çocukluktan tanışsaydım onun gibi doğru olanın arkasında kalbime inat durabilirdim ve yanlızlık korkum olmazdı.Ancak biz çok geç tanıştık.Kararlarının arkasında duygusunu katmadan uygulamasına hayran kalsam da asla onun gibi olamazdım çünkü ben Leyla idim.Kararlarım yanlış dahi olsa,dibine kadar hislerimi yaşamak isterdim...

Bahoz benden bir çocuk istiyordu,aramızda tam on yaş olduğundan çevresinde herkesin üçüncü çocuğu elindeydi.Ben istiyor muydum ?çok.Eski Leyla basit bir örnek vermem gerekirse yakınındaki birinin çoçuğuna kendi evladı gibi bakıp peşinden koştururdu karşılıksız ancak ne kadar sahiplenme duygum olsa da günün sonunda bana değil annesine aitti.Oysa kendi annesi sorumluluğundan kaçacak kadar bencil,hazıra konacak kadar sahiplenici duygulara sahipti.Benim ne verdiğim zamanın,ne de yaptığım fedakarlığın bir önemi vardı.Anlayacağınız insanlar hayatlarında ilerlerken ben sıfır noktasında kalıyordum.

ESARET Donde viven las historias. Descúbrelo ahora