Bölüm 4

8.2K 319 467
                                    

Not :Bölüm sonundaki sorulara ve satır aralarına duşüncelerinizi lütfen yazın ,hikaye ancak öyle güzel olacaktır...iyi okumalar 🕊

🌼🌼🌼

Ferhatın son sözleri zihnimde tekrar tekrar yankılanırken içimde ilk kez kara harelere tebessüm eden küçük kız çocuğu tekrar hüzne kapıldı.İlk şoku üstümden atlattıktan sonra titreyen sesimle zar zor konuşabildim

-Nasıl oldu bu ? Yanında kim var ?

-Yok kimse yanında,yardım etmeye gelecek misin ? Gelmeyeceksen seni eve bırakıp başka birini arayacağım

-Ne yarası peki?

-Bıçak

-Tıbbi malzeme bulabilecek misin ?

-Sen ne istediğini söyle yeter

-Tamam

Dedikten sonra birlikte arabaya doğru yürüdük,mantığım kara harelerin kavgaya karışıp yaralanmış olabileceğini söylerken kalbim her adamında neyle karşılaşacağını bilmediğinden yerinden çıkacak gibi atıyordu.Şuan yapacağım müdehale yasa dışı olsada her zaman önceliğim bir insanın hayatı oldu.

İç ses : Peki kalbinde hissettiğin ince sızı neyin nesi Leyla ?

Bunun cevabını hiç bilmiyordum,onu sadece iki gündür tanıyordum ama sanki hayatımda hep varmış gibiydi.Arabaya bindiğimizde telefondan wp girerek Ferhata gerekli tıbbı malzemelerin listesini yazıp gönderdim.Direksiyona geçip arabayı son gaz çalıştırdıktan on dakika sonra ıssız bir sokak arasında durdu.Camdan nerede olduğumuza bakıp inecekken beklememi söyledi.Çok geçmeden elinde bir çanta ile geri geldiğinde ise Bahozun burada olmadığını anladım.Onu neden bu kadar merak ediyordum ?ne halde olduğunu bilmemek neden beni huzurlaştırıyordu ?bu hisler hiç normal değildi.Soğuk kanlılığımı korumak adına derin nefes alıp verdim.Araba tekrar hareket ettiğinde başımı cama yaslayıp gözümü kapattım.Yaklaşık yarım saatin sonunda köyün sonundaki tek yapılmış bir evin önünde durduk.Hemen arabadan inip Ferhatın peşinden gittim,evin içine girdiğimizde etrafın kirli oluşundan bekar evi olarak kullanıldığını anladım.Bahozun olduğu odaya girdiğimizde döşeğin üstünde yarı baygın uzanıyordu.

Yanına gittiğimde kara harelerin kahveliklerime bakamıyor oluşu canımı sıktı.Yarasını net görebilmek adına gömleğinin düğmelerini çözdüm ,karın bölgesindeki derin kesik yarayı gördüğümde yüzümü ekşittim.Fazla kan kaybettiğini gördüğümde elim ayağım birbirine karıştı,Ferhattan çantayı uzatmasını istedim.Malzemeleri çıkartırken steril gazlı bezi önce çıkartıp onun üstüne koydum.Kanı temizleyince yaranın derin olduğunu fark ettim,yarasını dikerken acı çekmesin diye dicloran (ağrı kesici ) yaptım.Yüzü sertleştiğinde,iğneden haz etmediğini anladım.Yarasını dikmeye başladığımda ise içim bir tuaftı,sonunda bitirdiğimde gazlı bezle yarayı sardım.Kendine gelmesini uzun süreceğinden ortamın temiz olması adına etrafı havalandırıp toparladım.Mutfakta yemek olmadığını fark ettiğimde ise bildiğim tek çorba çeşiti olan yayla çorbasını yaptım.Biraz soğusun diye kapağını hafif araladıktan sonra içeriye gittim.Ferhat bir işinin olduğunu söyleyip gittiğinde bende kara harelerin yakınına oturup uyanmasını bekledim.Bir saatin sonunda gözlerim yorgunluktan kapanmak üzereyken keskin sesini işittim

-Senin burada ne işin var ?

İç ses : Şuan tek derdin bu mu ?katıksız öküz.

- Yaralanmıştın

- Sende beni görmek istedin öyle mi ?

-Yardım etmek istedim ,ağrın var mı ?

-Dayanamayacağım bir ağrım yok

ESARET Where stories live. Discover now