2

9 1 0
                                    

Saat 15:45'e yaklaşırken inşaata
girmişti Ayaz. Mali burda alıyor, eve
gidince çekiyordu genellikle. Annesi
ve babası çalışıyordu, İlayda'ya da
odasına girmesini yasaklamıştı
zaten. 4 gibi çekiyor, 7'ye kadar evde
yatıyordu. 7 civarında evden çıkıp
antrenmana gidiyordu. O zamana kadar uyuşturucunun etkisi geçiyordu zaten.

Günlük mal aldığı için parayı da günlük veriyordu. Zaten aldığı haftalık harçlık normalde artıyordu, o da artanın çoğunu uyuşturucuya veriyordu.

Eve girince hızlıca odasına girip kaptyt kilitledi. Tozu masaya dökmüş, tek parmağıyla burun deliklerinden birini kapatmış, diğeriyle içine çekmişti tozu.
Her seferinde burnu acısada bunu dert
etmiyordu çünkü kafası harbiden iyiydi malin.

Bir süre kafası güzel şekilde yatakta
yattı. Sonra etkisi yavaş yavaş geçmeye
başlayınca kalktı ve antrenman çantasını
hazırladı, giyindi ve bir şeyler atıştırmak
için odadan çıkıp mutfağa ilerledi.
Salondaki İlayda'yla göz göze gelmiş
olmasına rağmen ikisi de birbirine
bakmaktan çekinir gibi gözlerini
kaçırmıştı. Daha sonra İlayda'nın tekrar
baktığını hissetti.

Odasına geri geçtiğinde aynada kendine göz gezdirdi. Dudakları çatlak ve mor, göz altları çökmüştü. Gözleri kanlanmış, ağrıyorlardı. Normalde yakışıklı olmasına rağmen şu çökmüş görüntüyle pek iç açıcı görünmüyordu.

Yine İlayda'yı umursamadan yanından geçerek evden çıktı ve yürümeye başladı. Çok hızlı yoruluyordu artık. Yürümenin üstüne antrenman yapmayı önceden sevse de, artık hiç hoşuna gitmiyordu.

Arkadaşlarına selam verip giyinmeye
başladı. Saat geldiğinde soyunma
odasından çıkıp sahaya geçtiler.
Yeni antrenörün geleceğini tamamen
unutmuştu. Adam önce kendini tanıttı.
Adının Can olduğunu ve 25 yaşında
olduğunu söyledi ve birkaç şeyden daha bahsetti. Daha sonra antrenman saati kaçmasın diye antrenmana başladılar.

Su molası verdiklerinde oturup başını
ellerinin arasına aldı ve aşağı eğdi.
Omzunda bir el hissedince kafasını hafifçe
kaldırıp yanına baktı.

"Hasta mısın?" Hasta olmadığını söylerse garip olurdu çünkü öyle görünüyordu. Öyle olmasada evet demeye karar verdi.

"Evet. Ağzım burnum dolu zaten çok nefes
de alamıyorum."

"Dikkat et kendine. Eve gidince bir nane limon iç." Başını olumluca salladı Ayaz. Antrenör yanından kalkıp çocukların ilgisini kendine çekti.

"Eski antrenörünüzle konuştum. Haftaya Çarşamba maçınız olduğunu söyledi.
Saat 4'te buluşup gideceğiz. Gelemeyecek
olan bana sebep versin." Kimseden ses
çıkmadı. Herkesin gidecek olması mutlu
etmişti adamı. Ama Ayaz pek emin
değildi, 4'te buluşurlarsa mal alamazdı,
daha öncesinde alsa bile iş görmezdi,
maç bitiminden eve gidene kadar kriz
geçirir, geberip giderdi. Okula gitmemesi
gerekirdi o gün. Bunun için de hasta
olması gerekirdi ama hasta olsa maça
da göndermezdi annesi. Buna bir çözüm
bulması gerekiyordu.

Cafuné   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin