18

1 0 0
                                    

Cuma,Can'ın Ayazı almaya geldiği zaman


"Can!" diye seslendi onu görmesi için. Can
ona dönünce istemsizce ayağa kalkmıştı.

"Selam."

"Selam."

"Ben şu hanımefendiyle konuştum,
çıkabiliriz." Ayaz başını sallayınca dışarı
çıktılar. Ayaz, Can'ın arabasını yeni
görüyordu, hatta bir arabası olduğunu
bilmiyordu bile.

"Araban güzelmiş."

"Sağ ol." Can şoför koltuğuna, Ayaz da yanına oturmuş, çantasını arkaya bırakmışti.

"Tekrardan teşekkür ederim." Can hafifçe
gülümseyip arabayı çalıştırdı.

"Radyoyu açayım mı?" Kabalık olmasın
diye kulaklığını takmamıştı Ayaz ve Can'ın
bu sorusuyla sevinmişti açıkçası.

"Evet, lütfen." Can birkaç yayını
geçerken birinde durdu. Ayaz istemsizce gülümsemişti. Justin Bieber'in "yummy" şarkısı çalıyordu.

"Justin dinlediğini bilmiyordum."

"Sen dinlersin diye durdum. İstersen
değiştireyim?"

"Yo, kalsın." diyerek gülümsemesini sürdürdü. "Söylememek için kendini zor tutuyorsun
sanki?" Can hafif bir kahkaha attı

"Ne yapayım? İstemsizce söylüyorum her dinlediğimde." "Güzel çünkü. Benden utanmana gerek yok, istersen söyleyebilirsin." Can bir şey demeden dikkatini tekrardan yola verdi.

"Uzun süre böyle yola çıkacağız. Sürekli
sessiz mi olacaksin?"

"Hayır. Şu an başım ağrıyor biraz."

"Ah, kusura bakma o zaman."

"Önemli değil."

Spor salonuna geldiklerinde Ayaz soyunma odasına ilerledi. Erken geldikleri için daha kimse yoktu. Rahat rahat, salına salına giyinip salona geçti ve kenardaki toplardan birini alıp sektirmeye başladı.

Oturma yerlerinden birine oturup topu sektirerek bacaklarının arasından geçirmeye başlamıştı.

Tüm dikkati topta olduğu için Berk'in
geldiğini fark etmemişti. Berk omzuna
dokununca önce irkildi, sonra ayağa kalktı.

"Nasılsın?" derken sarılmıştı Ayaz'a. "Can
bize anlattı da... iyi misin?"

"İyiyim. Can anlattıysa şeye gittiğimi de
biliyorsundur, ilaçlardan dolayı biraz
yorgun gibiyim ama iyiyim."

"Sevindim."

Diğer herkes de teker teker geldikten sonra antrenman saati de geldiğinden dolayı başlamışlardı.

.

Antrenman bitmiş, salondan çıkılmıştı. Can onu beklemesini söyleyerek Ayaz'ı arabaya göndermişti. Ayaz oturmuş bekliyordu ama biraz sıkılmıştı. Torpidoyu açtı ve içindekilere göz gezdirdi. Eline kondom geldiğinde "okaaay" diye mırıldanarak geri koydu ve kapattı.

Can arabaya yaklaşırken telefonu çalmaya başlamıştı. Cebinden çıkarıp bakınca annesi olduğunu gördü.

"Efendim anne?"

"Oğlum nasılsın? Antrenmandan çıktın mi?"

"İyiyim anne. Evet çıktım, arabada Can't bekliyordum, geldi şimdi." Can binip kapıyı kapattı.

"Tamam oğlum. Kardeşinle konuşmak ister misin?"

"Hayır. Bir şey söyleyecekse, söylemesin." İlayda'nın bağırarak bir şey söylemeye başlamasıyla "görüşürüz annecim, seni seviyorum." diyerek telefonu kapattı.

"Bir şey söyleyecekse, söylemesin." diye tekrar etti onu Can. "Ne?" Can omuz silkti.

"Yetişkin bir adama göre fazla çocukça davranıyorsun." Gülerek söylememişti ama iğneleme de yoktu sözlerinde.

"Seninle olunca..."

"Ne? Ben çok mu çocuğum sanki?"

"Değil misin?"

"Yazın 17 yaşında olacağım?"

"Tamam işte, küçüksün."

"Sen de 25 yaşındasın. Sanki çok büyüksün."

"Evet, 8 yaş var neredeyse aramızda." "Yaşa değil başa bak sen." Can gülüp arabayı çalıştırdı.

Cafuné   Where stories live. Discover now