10

2 0 0
                                    


Takım otobüsünde, maça gidiyorlardı. Ayaz bugün kullanmadığı için gittikçe ihtiyacı olduğunu hissediyordu ve her an
ölebilecek gibi olduğunu düşünüyordu.

Maç yapacakları salona geldiklerinde
hızlıca soyunma odasına ilerleyip
formalarını giymeye başladılar. Bir
süre sonra Can içeri girince, bu maçı
kazanmakla alakalı bir sürü destek
içerikli konuşmalar döndü ortada
ve en sonunda sahaya çıktılar. Ayaz
elindeki havluyla terini sildi. Titremesini
durdurmak adina da kendini kasıyordu
sürekli.

Isınmadan sonra maça başladılar. Ayaz dikkatini vermeyi deniyor, ama başaramıyordu. Yine de şansa birkaç top
çıkarabilmişti.

Kulakları uğulduyordu, insanların yaptığı
şeyler veya söyledikleri umrunda bile
değildi. Tek istediği şey uyuşturucuydu.

İlk seti karşı taraf almışti. Can öncelikle
Ayaz'a döndü.

"Neyin olduğunu bilmiyorum ama hemen
toparlanmazsan seni oyundan çıkarırım."

Ayaz bir şey demedi. Umrunda değildi
oynayıp oynamaması. Can diğerlerine
konuşurken küçük daireler çizerek
dönüyordu.

İkinci set başlamıştı. Gelen kolay bir topu bile çıkaramayinca Can onu çıkarmış, yerine Ahmet'i sokmuştu. Ayaz oturup başını ellerinin arasına aldı. Ağrıdan geberiyordu ve önceden hiç hissetmediği kadar gergin hissediyordu.

Lavaboya gitmek için izin aldı ve
sahanın etrafından elinden geldiğince
koşarak soyunma odasına ilerledi. Kriz
geçirecekse, insanların önünde olmasını
istemiyordu.

Dakikalar geçmişti. Ayaz bu sürede
sürekli oradan oraya yürümüş, başka
şeyler düşünmeye çalışmıştı ama nafile.
Aklından uyuşturucuyu çıkard yordu. Vücudu aşırı derecede titriyor, soğuk terler akıtıyordu.

'Bir umut işe yarar belki diye düşünerek
buz gibi suyun altına girdi. Üstündekileri
zaten değiştireceği için çıkarmamıştı.
Kollarını kendine sardı ve yere çöktü.
Gözyaşları arasından söyleniyordu.

"Nereden bulaştım şu sikik şeye?
Hayatımın içine sıçtı, Siktiğimin tozu!" diyerek ayağıyla duvara vurdu. Zaten kare şeklinde bir alandı duş yeri. Vurması kolay ve sert olmuştu.

Kapının açıldığını duymamıştı
hıçkırıklarının arasından. Can ona doğru koşup suyu kapatti ve neredeyse cansız denebilecek bedenini ıslak olmasını umursamadan kucağına alarak peteğin yanına ilerledi.

"Ne oldu oğlum sana!"

Ayaz kendine gelmiş olacak ki, gözlerini
kocaman açıp uzaklaşmaya çalışmıştı.

"Bırak beni. Hepsi senin yüzünden
oldu! Sikik bir maç için..." hıçkırıkları cümlesini bölmüştü. Can ne yaptığını anlayamamıştı. Yine de destek olmak için sırtını sıvazlamaya yeltenmişti ki Ayaz koluna vurarak dokunmasını engelledi.

"Sikik bir maç için beni böyle mahvettiğin
için çok sağ ol."

"Sorunun ne olduğunu anlayamadım."

"SORUN BUGÜN KULLANAMAMIŞ
OLMAM!" Ağzından kaçırdığının farkında
olamayacak kadar kötü durumdaydı. Can
sonunda ne olduğunu anlamıştı.

"Uyuşturucu mu kullanıyorsun? Ne
zamandan beri?"

"SANA NE AMINA KOYAYIM SANA NE?

"Sakin ol. Bak, şu an kriz geçirdiğini anlayabiliyorum ama ne yapmak gerektiğini bilmiyorum. Hastaneye gidelim mi?"

"Hastaneye falan gitmiyorum. Siktir git takımınla ilgilen çünkü ben burada gidiyorum." diyerek çantasına yeltendi.

"Bu hâlde hiçbir yere gidemezsin."

"Sana ne?!"

Can Ayaz'ın kolunu tuttuğunda Ayaz onu itmeye çalıştı ama Can tutmuştu onu. Kollarıyla vücudunu sarmalamış, kendisine vurarak uzaklaşmasını engellemişti. Ayaz bağırışlarıyla beraber kolları arasında küçüldükçe küçüldü. En sonunda hareket etmeyi bırakmıştı.

"Hastaneye gidiyoruz, tamam mı?"

"İstemiyorum. Lütfen. Sadece mal almam gerek."

"Bunu yapmamalısın. Bırakmak istemez misin?"

"İstiyorum ama... Yapamam."

"Yapabilirsin. Şimdi sen giyineceksin, ben gitmek zorunda olduğum için çocukların yanına gideceğim. Maç bitti sayılır zaten. Tamam mı?"

Ayaz istemeye istemeye başını salladı. "Ama... Anneme söyleme lütfen. Haberi olmasın." Can anlayışla başını sallayıp çıktı. Ayaz hızlıca üstünü değiştirip oradan kaçmak için kapıyı zorladı ama Can kapıyı kilitlemişti. Ettiği küfürler eşliğinde oturup beklemeye başladı.

Cafuné   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin