sayfa 37-38(into the pit)

139 3 0
                                    

Oswald dibe kafa üstü düştü, neyse ki havuzun üstü yumuşaktı. Kolları zonkluyordu, tüm vücudu bitkin düşmüştü ama ayağı kalkmak zorundaydı. Babasını kurtarmak zorundaydı. Gabrielle'nin bahsettiği antik Yunan kahramanları gibi cesur olmak ve canavarla yüzleşmek zorundaydı. 

Oswald dengesiz bir şekilde ayaklarının üzerinde durdu. 

Her nasılsa sarı yaratık Oswald'ı yakaladığında top havuzunda sıralanmış ip ve ağlara sıkışmıştı. Bir ip boynunun etrafına dolanmıştı ve serbest kalmak için büyük pençeleriyle ipi kavradı. Oswald sarı yaratığın ayaklarının yere değmediğini görene kadar neden kurtulamadığını anlayamamıştı. Sarı yaratık top havuzunun üstündeki metal çubuğa sımsıkı bağlanmış iple asılı kalmıştı. 

Tavşan kendini asmıştı. Nefes nefeseymiş gibi ağzını açıp kapatıyordu ama hiçbir ses çıkmıyordu. Pençeleri umutsuzca ipleri tırmalıyordu. Hala ifadesizliğiyle ürkütücü olan bakışı sanki yardım istiyormuş gibi Oswald'ı hedef almıştı. 

Oswald kesinlikle onu kurtarmayacaktı. 

Bir süre daha mücadele ettikten sonra yeşil yaratık hareketsiz kaldı. Oswald göz kırptı. İpten sarkan boş sarı bir tavşan kostümünden başka bir şey değildi. 

Babasının gözleri açıldı. Oswald yanına koştu.

"Neden buradayım anlamıyorum." dedi babası. Yüzü dağınık ve solgundu, gözleri altındaki yarıma aylarla birlikte şişkindi. "Ne oldu?" 

Oswald ne söyleyeceğini düşündü: Yerine geçmeye çalışan dev şeytani bir tavşan tarafından saldırıya uğradın ve ölüme terk edildin ve onun sen olmadığını görebilen tek kişiydim. Annem bile sen olduğunu sandı. 

Hayır. Kulağa çok çılgın geliyordu ve Oswald terapide Ama şeytani tavşan GERÇEKTİ diyerek yıllarını harcama fikrinden hoşlanmamıştı. 

Jinx ailede gerçeği bilen tek diğer kişiydi ve bir kedi olduğu için savunmasında hiçbir şey söyleyemeyecekti. 

Üstelik babası yeterince acı çekmişti zaten. 

Oswald yalan söylemenin yanlış olduğunu biliyordu. Ve ayrıca yalan söylemekte usta olmadığını da biliyordu. Ne zaman denese her zaman terleyip gergin oluyor ve çok fazla "uh" diyordu. Ama bu durumda yalan tek seçenek olabilirdi. Derin bir nefes aldı. 

"Şey, uh... Sana şaka yapmak için yapmamam gereken bir şeyi yapıp top havuzuna girdim. Beni aramaya geldin ve sonra sanırım kafanı vurup bilincini kaybetmiş olmalısın." Oswald derin bir nefes daha aldı. "Üzgünüm, baba. İşlerin bu kadar kontrolden çıkmasını istememiştim." 

En azından bu kısım doğruydu. 

"Özrünü kabul ediyorum oğlum." dedi babası. Kızgın görünmüyordu, sadece yorgundu. "Ama haklısın—bunu yapmamalıydın. Ve Jeff dava açılmadan önce bu top çukurundan gerçekten kurtulmalı."

"Kesinlikle." dedi Oswald. Bir daha asla top havuzuna ayak basmayacağını biliyordu. Chip ve Mike'ı özleyecekti ama artık kendi zamanında arkadaşlar edinmesi gerekiyordu. Zihni teneffüste bankta yanında oturan kızı anımsadı. Gabrielle. Güzel görünüyor. Zeki biri de. İyi sohbet etmişlerdi.

Oswald babasına elini uzattı. "Ayağa kalkmana yardım edeyim." 

Oswald'ın onu sakinleştirmesiyle babası ayağı kalktı ve oğlunun onu top havuzunun çıkışına götürmesine izin verdi. Asılı sarı kostüme bakmak için durdu. "Bu tuhaf şey de ne?" 

"Hiçbir fikrim yok." dedi Oswald.

Bu kısım da doğruydu. 

Top havuzundan dışarı tırmandılar ve Jeff'in Pizzacısının içinde yürüdüler. Jeff, restoranın televizyonunda maç izlerken tezgahı siliyordu. Hiçbir şeyi duyup görmemiş miydi?

Oswald'ın elini tutarken—en son ne zaman el ele tutuşmuşlardı?— babası oğlunun kolunu kaldırdı ve baktı. "Kolun kanıyor." 

"Evet." dedi Oswald. "Seni top havuzundan çıkarırken sıyırmış olmalıyım." 

Babası kafasını salladı. "Söylediğim gibi bu şey bir kamu güvenliği sorunu. Sadece uzak durun yazan bir tabela koymak yeterli değil." Oswald'ın kolunu bıraktı. "Evde kolunu temizleyelim ve sonra annen işten eve dönünde yarayı sarabilir." 

Oswald diş izlerini görünce annesinin ne diyeceğini merak düşündü. 

Ön kapıya yaklaştıklarında Oswald "Baba biliyorum bazen dert olabiliyorum ama biliyorsun, seni gerçekten çok seviyorum." 

Babası hem şaşırmış hem de hoşuna gitmiş gibi görünen bir ifadeyle baktı. "Ben de öyle ufaklık." Oswald'ın saçını hırpaladı. "Ama çok kötü bir bilim kurgu filmi zevkin var." 

"Oh, öyle mi?" dedi Oswald gülümseyerek. "Pekala, senin de berbat bir müzik zevkin var. Ve sıkıcı bir dondurma seviyorsun." 

Birlikte temiz gece havasına doğru kapıyı açtılar. 

Arkalarından Jeff seslendi. "Hey çocuk! Sodanı unuttun!" 

SON.

Five Nights At Freddy's: Fazbear Frights - Into The Pit (Türkçe Çeviri)Where stories live. Discover now