bölüm 2 : vahşetle yıkanan saf hakikat

1.7K 144 183
                                    

Avustralya / Melbourne

Ağustos ayının 21.günü, 2016

(Başlamadan önce bölüm 1'i tekrardan okumanızı tavsiye ederim, aradan uzun bir süre geçti. 

Bu arada geçmişen kesitler sunduğum kısımlar biribirileri ile bağlantılı değiller zaman ve mekan açısından, eski Roseanne ve Jeongguk'un ilişkilerinden ve hayatlarından özel anları derlemişim gibi düşünebilirsiniz.)

Bastıramadığım sinirim ve içimin en derinlerinden gelen öfke bedenimi ele geçiriyordu anbean

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bastıramadığım sinirim ve içimin en derinlerinden gelen öfke bedenimi ele geçiriyordu anbean.

Karşımda haddini aşmaktan çekinmeyen, beni hafife alan ve saygı çerçevesinin çoktan dışına çıkmış olan biri varken aksi düşünülemezdi zaten. Onu tam şu an, belimde taşımakta olduğum silahtan çıkan tek kurşunla gebertebilirdim istesem, ama beklemek tercihimdi, daha fazla çirkinleşsin istiyordum.

"Sana verdiğim sikik bir söz yüzünden her şeyi mahvetmekte neden bu kadar ısrarcı olduğunu sormayacağım Jeon, yolunda giden işleri birkaç hamleyle altüst etmek bir huyun ve ben de herkes gibi anladım bunu." Konuşurken öyle gergin ve gürültücüydü ki ağzından çıkan tükürüklere şahit olabiliyordum.

"İtalya'ya yapacağın satışlar için en ufak bir destek vermeyeceğim, benden bu kadar!" Sandalyesini geri çekerek yerinden ayaklandığında geniş yemek odasında onun gürültüsü yankılanmıştı bir süre. 

"Hatta hiçbir işine destek vermeyeceğim artık! Siktiğimin egosuyla çekilmez bir insan hâline geliyorsun ve ben bundan çok sıkıldım." Onun peşinden birkaç adamı daha ayaklandığında ben hiç istifimi bozmadan oturmaya devam ettim.

Dar siyah kot pantolonum eşliğinde bacak bacak üstüne atmış, yayılıyor gibi dururken yüzümdeki alay eşliğinde izliyordum onu, eminim ki kuduruyordu şu an.

"Yani şimdi," derken gizlemeye çalıştığım sinirim ile dilimi yanak içimde gezdirdim sertçe. "Dört senedir sündürdüğümüz anlaşmadan çekiliyor musun, Chris?"

Bu sakinliğim onu şaşırtmış ve korkutmuş olacak ki kısa bir süre duraksadı, ardından kendine gelmek istercesine "Evet!" dedi sinirle. "Çok bile dayandım!"

Onaylarcasına başımı sallayıp gülümsedim kısa bir süre, fazla beklemeden ben de yerimden ayaklandığımda bir adım geri attı aniden, sahiden korkuyordu. "Kapıda adamlarım var!" dediğinde iyice büyüdü gülümsemem. "Yaklaşma!"

Hızla iki yana salladım başımı, eğlenmeye başlamıştım. "Sana zarar vermeyeceğim dostum, sadece güzel bir vedamız olsun istiyorum." Sağ elimi tokalaşmak için uzattığımda bir süre duraksadı, bana inanmıyor gibi bir hali vardı.

Bekletmemek adına gergince elini uzattığında kavradım hızla, bakışlarımız birleşmişken gözlerimi gözlerinden ayırmadan atik bir hamleyle kolunu çevirmemle odayı acı bir çığlık ile kemik sesi doldurmuştu.

10's Sinners || rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin