bölüm 5 : bu kız beni(m) sonum

1.3K 108 136
                                    

Avustralya / Melbourne
Kasım ayının 25. günü, 2016

‘Göze göz, dişe diş’ ilkesi son zamanlarda büyük bir yer ediniyordu hayatımda

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

‘Göze göz, dişe diş’ ilkesi son zamanlarda büyük bir yer ediniyordu hayatımda.

Bana karşı yapılan itaatsizliklere karşı verdiğim cezalar intikam adı altında basitleştirilemeyecek kadar vahşet doluydu zira.

Bu yüzden ‘göze göz, dişe diş’ ilkesini uygun görmüştüm; her ne kadar bundan aylar önce basit bir hataya uygun gördüğüm ceza can almak olsa da, şimdi yalnızca bana yapılanın birkaç katı büyüklüğünde kötü bir şekilde yaklaşıyordum karşımdakine.

Önceden olsa parmağını kesenin canını alacak olan Jeon Jeongguk, şimdilerde parmağını kesenin iki kolunu kesiyordu yalnızca. Yumuşamış olmalıydım, belki de dünya tersine dönüyordu ve ben iyi bir adam oluyordum.

“Buraya senin boşluğa bakmanı izlemeye gelmiş olmamız ne acı değil mi?” Bakışlarımı kilitlediğim kahverengi masadan gözlerimi ayırmama sebep olan bu sesin sahibine döndüm sakince.

“Konuşmana müsaade ettiğimi hatırlamıyorum.” Tek kaşım alayla havaya kalkarken karşımdaki ismini öğrenmeye bile tenezzül etmediğim kadının kaşları çatılmıştı bile.

Senede bir gerçekleşen sözde bütün ‘iş ortaklarının’ bulunduğu bir akşam yemeğindeydim hiç istemesem de. Eskiden bu olaydan zevk alırdım çünkü kendime rakip gördüğüm insanların bütün bir sene boyunca neler başardığımı duyup bundan rahatsızlık duyması hoşuma giderdi.

Şimdi kendime bir rakip göremediğimden olacak ki en ufak bir tat alamıyordum bu durumdan, üstelik beraber büyük işler yaptığım bir ortağım üflesem korkacak gibi duran bir kızı da masaya oturtmuş, utanmadan onunla ortaklık yapmamı istemişti.

“Onunla böyle konuşmamaya çalışmak çok mu zor Jeon? Biraz ılımlı olamaz mısın?” Bahsettiğim, büyük işler yapmış olduğum, ortağım konuşmuştu bu sefer.

“Öldürmediğime dua edebilirsin Min, eğer bu sikik teklif üzerine ısrar edeceksen kalkmayı planlıyorum.” Min ters düşmek istemeyeceğim adamlardan biriydi, birbirimize karşı en ufak bir yanlışımız olmamışken zamanında piyasayı ortaklıklarımızla fena bir şekilde domine etmiştik ve unutamazdım bunları elbette.

“Dostum üzgünüm ama açıklamamı dinlemeden reddettin elbette ısrar edeceğim. Doğudaki küçük şirketlerinden birinin hisselerinin birazını almasına müsaade etmeni istiyorum yalnızca, bu kızda kesinlikle deli gibi potansiyel var.” Konuşurken hemen sağında duran kızı işaret ediyordu sürekli.

“Alice’den zarar gelmez emin ol, ona güvenebilirsin.” Dudaklarıma histerik bir gülüşü misafir etmek zorunda kalmıştım bu söylediğinin üstüne.

“Ne zamandan beri birilerine güvenmek konusunda senden fikir alır oldum Min?” Bu aptalca duruma vakit ayırıyor olmak bile sinirimi bozuyordu.

10's Sinners || rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin