bölüm 6 : zaafları(m)ın ötesi

983 96 176
                                    

Avustralya / Melbourne
Aralık ayının 2. günü, 2016

"Öyle mi olmuş? Hayret ettim doğrusu. Ne garip hayatın varmış Jungkook.”

Karşımdaki boğazlamak istediğim kadın alaycı tavrından ödün vermeyerek söylediğim şeye burun büküp konuştuğunda belki bininci kez sakin kalmaya zorladım kendimi.

“Megan neden bu şekil konuşuyorsun?” Roseanne dayanamayarak arkadaşına yaklaşıp benim duymayacağımı düşünerek fısıldadığında dilimi yanağımda gezdirerek sakinleşmeye çalıştım.

Yarım saattir oturmuş bu kızlarla uğraşıyordum Roseanne için. Arkadaşlarımla tanışman lazım diyerek resmen başımın etini yemişti ve bu üç tane birbirinden garip kızla aynı masaya oturtmuştu beni.

Üstelik aralarında öyle biri vardı ki tek yakalasam dayanamayıp boğazlardım onu. İsmi Megan olan bu kız resmen düşman olarak görüyordu beni, ne söylesem ters cevap verip alay etmeye çalışıyor kendince beni rencide ediyordu.

Halbuki diğer kızlar yani Jennie ve Minyong, çok sıcak karşılamışlardı beni. Özellikle Jennie ile resmen arkadaş olmuştuk, kafa dengi bir insandı.

“Jungkook sen onun kusuruna bakma, bizim Rosie’yi herkesten kıskanıyor o yüzden böyle davranıyor.” Jennie araya girip konuştuğuda başımla onayladım onu.

“Evet o yüzden böyle davranıyorum. Rosie bizimle hangi erkeği tanıştırsa böyle davrandım, sana özel değil yani.” Bu sefer konuşan Megan’dı ve söylediği şey kaşımı çatmama sebep olmuştu.

“O ne demek? Roseanne başka kimle tanışırdı sizi?” Sorduğum soru Megan’a karşı olsa da sevgilime dönmüştü başım.

“Lise zamanındaki bir sevgilimden bahsediyor, önemli biri değildi sevgilim yanlış anlama.” Bana açıklama yapan güzelimin üstüne Megan yine lafa girdi.

“Gayet de önemli biriydi, o zamanlar o çocuğun aşkından ölüp bitiyordun Rosie, birbirinizin ismini dövme yaptırmak üzereydiniz hatta. Neydi o çocuğun ismi, Jack... Jackson?”

O kadar sinirlenmiştim ki kızardığımı hissedebiliyordum. Karşımdaki bu aptal kadını kurşun yağmuruna tutma dürtümü bastırmaya çalışmak çok zordu, apaçık bir şekilde sevgilimle aramızı bozmaya çalışıyordu.

“Megan ne diyorsun Tanrı aşkına, abartmaya başladın, hiç hoş değil bu yaptığın.” Bu laflara dayanamayan bebeğim araya girip kızmıştı arkadaşına.

Umarım benim yüzümden kavga edip arkadaşlıklarını bitirirlerdi.

“Asıl abartan senin sevgilin Roseanne, oturduğundan beri kendisinden bahsetmesini söylüyoruz ama o sana olan aşkını anlatıyor. Tanrı aşkına en sevdiği rengi sorduğumuzda senin saç rengin olduğunu söyledi, ne bu gösteriş anlamadım tamam en çok siz seviyorsunuz birbirinizi.” Dayanamayıp patlamıştı Megan.

10's Sinners || rosékookWhere stories live. Discover now