bölüm 13 : aşk tanrısının utancı

403 64 151
                                    

Avustralya / Melbourne
Eylül ayının 3. günü, 2017

"Hayat, hayat yaşamaktır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Hayat, hayat yaşamaktır." Duyduğum belli belirsiz sesle yerimden kıpırdandım.

"Hepimiz gücümüzün tamamını verdiğimizde, hep en iyisini yaparız." Son ses bir müzik yankılanıyordu kulaklarımda, bilincimin yavaş yavaş yerine geldiğini hissettim.

Gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm şey odamın tavanı olmuştu, hemen ardından kolumda bir baskı hissettim.

"Bir saatin her dakikası sev, gerisini düşünme." Soluma döndüğümde gördüğüm şey gözleri kısık bir şekilde şaşkınlıkla bana bakan Roseanne olmuştu.

Sanırım o da odamızda son ses çalan bu şarkı yüzünden panikle uyanmıştı.

"Kusura bakma alarmımı açık unutmuşum." diyerek yerinden doğrulmaya çalıştı fakat izin vermedim.

"Boşver kapatma çalsın, güzel şarkıymış." Tavana dönük olan bedenimi ondan tarafa çevirip bir kolumu beline sardım ve yapıştırdım bedenlerimizi.

"Günaydın bebeğim." diyerek alnına minik bir öpücük kondurdum.

Göz göze gelmekten utanmış olacak ki bakışlarını kaçırarak "Günaydın." diye yanıtlamıştı beni.

Sanırım utanmasının sebebi ikimizin de yarı çıplak olmasıydı.

Benim altımda sadece boxer vardı, kalan her yerim açıktaydı; onun ise altında bir çamaşır, üstünde de benim beyaz tişortüm vardı.

Bir dokunuşumla rahatça ulaşabilirdim en mahrem yerlerine.

Dün gece defalarca yapmıştım bunu.

Aramızda olan kısa sessizliği bozmam gerektiğini hissederek girdim lafa. Gergin olduğunu görebiliyordum, onu rahatlatmam lazımdı.

"Dün geceki performansımı beğendin mi bebeğim?" diyerek mantık aramadan aklıma gelen ilk soruyu sormuştum.

Şaşkınlıktan büyüyen gözleriyle bana döndüğünde alt dudağımı ısırdım gülmemek için, bunu yapmam bakışlarının dudağıma kaymasına sebep olmuştu.

"Şakaydı güzelim, büyütme gözlerini." Belindeki elimi aşağı yukarı hareket ettirerek okşadım yumuşak tenini.

Boynundaki kızarıklar, hatta morarıklar gözüme çarptığında harika hissetmiştim.

Uzun zaman sonra onda iz bırakabilmiş olmak tapacağım bir histi.

"Biraz daha uyumak istiyorum." Masum sesiyle konuştuğunda eridiğimi hissettim.

"Çok mu yormuşum bebeğimi?" diyerek dudaklarına yaklaştığımda elini ağzımın üstüne koyarak ittirmişti beni.

"Bebeğim deme," Kaşlarını çatarak konuştu. "Sevgili değiliz biz."

10's Sinners || rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin