Artık Yok ?

4.1K 340 200
                                    

----Vote ve yorum bırakmayı unutmayınnn <3----

"düşün düşün aşamıyorum engelleri, varamıyorum yanına çarelerin" 


Kaçtığı,sakındığı ve kendini baskıladığı ne varsa Pars aynada bir yumruk daha geçirip camı yerle bir ederken kanayan eliyle inledi.Sinir krizleri. Sonsuz ve sayısız sinir krizi. Sürekli inen camlar,pencereler, kırık koltuklar, sürekli parçalanan bardaklar ve tabaklar. Pars'ın öfkesini çıkarabileceği herhangi bir obje yoksa kendi bedeni.

Deliriyordu.

Dide'ye dokunamadıkça öfkesini kendinden alıyordu ve daha da fazlasını istedikçe daha da fazlasını alamamaktan şuuru bulanıyordu. Bulanış şuuruyla birlikte ona "zarar vermemek" adına sürekli objelere ya da kendine zarar vererek içindeki hisleri yedi kat toprak altında bastırmaya çabalıyordu.

Bir saat geçmişti ve cam kırıklarıyla dolu,fayansa damlayan kanlı eliyle yutkunup sinirle kendi saçlarını avuçladı Pars. Damar damar olmuş boynu ve elleriyle birlikte ciğerden nefeslenirken onun ne denli karşı konulamaz, büyüleyici ve nefes kesici olduğuna akıl sır erdiremiyordu. Ona bakması bile yeterliydi. Sesini duyması bile yeterliydi.

Her şeyin daha fazlasını istemek için oğlanın tek bir gülüşü yeterliydi.

Beraber büyümek, eskiden beri koyun koyuna uyumak noktasını geçeli epey olmuştu. Pars'ın aşamadığı mevzu şuydu ki kendisi kocaman bir "adam" olmuşken oğlanın hala adı üzerinde bir "oğlan" olarak kalışıydı. Bu fikir onu delirtiyordu. Pars'ın aç isteklerini onun...Karşılayabileceğini biliyordu.

Onu yatakta kendi içine lolipop yollarken hayal ederken nefesi yeniden kesiliyor ve Pars bedenini ,zihnini kuşatan tüm kirli rüyalarıyla....Onun inlemesinin ne kadar minik ve tiz oluşunun hayalini kurmaya itiyordu. Öylece. Sadece ve Sadece Dide'nin Gezegeni gibi olan kalbini daha da şiddetle yerlere çalıyordu onun içinde lolipopla kendini tatmin ettiğini hayal etmek.

Kapı sesiyle birlikte yerinden fırlamıştı.

Dide  çok sevdiği Dalin kolonyasını ama özellikle -papatyalı- olanı etrafa sıkıp içinden minik adımlarla geçti. Havaya sıktığı kolonyanın içinden geçip süzülürken kendi kendine kıkırdadı ve kirazlı dudak nemlendiricisini - ne hüzünlüydü ki fanta aromalı olan ve şeker aromalı olan bitmişti ve bugün acilen alması gerekliydi- dudaklarına yaydı. Kirazlı dudak nemlendiricisinin verdiği kırmızı alt tonlu yoğun pembelikten birazcık da yanaklarına yayarken mavilerini kırpıştırıp odadaki aynaya eğildi ve aynaya kocaman bir öpücük kondurdu.

"Cici oldum!"dedi kendi etrafında tek bir tur daha dönerken.

Bugün beyaz bir kazak üzerine tayt kadar ince bir siyah kot giymişti ve üzerine ise rengarenk neon bir mont almıştı. Rengarenk neon şemsiyesi ile birlikte uyum ve ahenk içinde olabilsin diye.

"Nereye!"dedi Pars süslenen oğlanın kuzguni kara renkteki saçlarının özenle yana taranmasıyla diş sıkarken.

"Eğlenmeye!"dedi Dide neşeli bir gülüşle. "Sen de denemelisin bunu Pars."

"Sana ne yapacağını sormadım sana nereye gideceğini sordum!"dedi Pars hırsla yumruklarını sıkarken.

"Eğlenmelik bir yere gideceğimmmm."dedi Dide mavilerini süzüp. "Yani herhalde öyledir..."

"Herhalde?"dedi Pars yerinden fırlayan öfkeli gözlerle. "O ne demek!"

"Nereye gideceğimizi bilmiyorummm."dedi Dide kendi etrafında bir tur atarken. "Sence bu bileklik mi bu mu ? Fazla spor olur bu dimi Pars?"

"KİMİNLE!"dedi Pars nefes nefese burnundan solurken. "KİME SÜSLENİYORSUN DİYORUM SANA! NEREYE GİDİYORSUN, KİM O!"

"Pars.."diye mırıldandı Dide onaylamaz bir tavırla dudaklarına bir kat daha kirazlı lip balm geçerken. "Çok bağırıyorsun, korkuyorum."

"Kork."dedi Pars oğlanın bileğini sıkıca tutarken. "Ne halt ettiğini bile bilmiyorsun sen! Sen ağzı süt kokan çocuğun tekisin ve seni kandırırlar......"

"Sanane?"dedi Dide gözlerini süzüp. " Bana bişicik olmaz."

"Sen.."dedi Pars hüzünle. "Sen gerçekten biriyle buluşacaksın..."

"Evet.."dedi Dide kıkırtıyla. "O çok yakışıklı ve...Oldukça da zeki biri! Öyle görünüyor en azından. Benimle tanışmayı çok istiyormuş ve ben de kabul ettim! İlk sevgilim olabilir.."

Pars göğsünde hissettiği basınçla ellerinin ve ayaklarının bir anda ısınıp bir anda soğuma ve nefessiz kalma hissiyle sızlarken yutkundu sertçe. "Aptal olma...Sana..Babacıkların ne bok olduğudan..."

"Gelince konuşalım mı?"dedi Dide Pars'ın yanaklarına dudak izi bırakan bir öpücük kondururken. "Bekliyor beni aşağıda.Çok geciktim hep..."

"Dide.."dedi Pars hırsla. "Evden adımını atarsan bir daha almam seni eve!"

"Sorun değil, sevgilimle kalabilirim belirli bir süre geçince...Sevgililer öyle yapmaz mı?"dedi Dide üzerine montunu giyinirken. "Nasılım,güzel miyim ?"dedi Dide aynaya bakıp heyecanla. "Beğenir dimi beni.."

"Kalmayacaksın. Kimseyle."diye kükredi Pars tıkanan nefesiyle yumruklarını duvara indirirken. "K-Kimseyle kalmayacaksın diyorum sana!"

"Ben senin çocuğun değilim."dedi Dide hırsla dudak ısırırken. "Kırıcı olmak istemiyorum ama çekil..."

"Dide.."dedi Pars aceleyle. "Çadır kuralı mı ? Neverland kuralım mı?"dedi Pars salondaki yastıkları avuçlarken. "Bak..Bi sürü ..Yastık var hadi gel,yardım et..Koltukları birleştire.."

"Oyun oynamak yok."dedi Dide mavilerini süzüp botlarını bağlarken. "Artık."

"Ne?"dedi Pars hırsla. "Çizgifilm izleriz,sana..Sana tatlı yapayım?"

"Akşama görüşürüz."dedi Dide gözlerini kaçırırken.

"Sen ne..."dedi Pars yumruk sıkarken. "Tamam? Bilgisayar oyunu oynayalım mı?"

"Artık bilgisayar oyunlarıyla ilgilenmiyorum Parsss."diye fısıldadı Dide kapıdan çıkarken. 

"Sen oynamayı seversin..."diye yutkundu Pars. "Onunla..Buluşma..."

"Artık babacıkların kalbiyle oynamak istiyorum..."diye fısıldadı Dide. "Bana ait olabilecek kalplerle oynamak...Artık Neverland'e gitmek ile..İlgilenmiyorum..."

Kapı kapanırken.

Pars hırsla duvara bir yumruk savurdu.

"Artık babacıkların kalbiyle oynamak istiyorum."demişti.

Pars'ın nefesini kesmişti bu cümle.

NeverlandHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin