Kucak

5.2K 346 242
                                    

***Vote ve Yorum Bırakmayı Unutmayın,iyi okumalar...❤***

"Beni..."diye hıçkırdı Dide hüzünlü mavi bulutlarıyla.
"Beni takip mi ettin sen???"

"Hayır..."demişti Pars hırsla.
"Takip falan etmedim seni! Kocaman adamsın bakıcın değilim..."

"Pinokyo!"diye tısladı Dide küçük yumruklarıyla.
"Sen kocaman burunlu yalancı bi....Pinokyosun!"

Ufak tefek,kızarık yanaklı mavişi izleyip derin bir nefes koyverdi Pars.
"Bak ben seni falan takip etmedim tamam mı? Arkadaşlarımlaydım ben...."

"O-onlar mı görmüş ?"dedi Dide hıçkırıp.
"Beni tanımıyorlar bile Pinokyo hala burnun uzuyor..."

"İzledim!"dedi Pars yumruk sıkarken.
"Çünkü sikik herif sana zarar verebilirdi ! Çünkü sana...Sana dokunabilirdi seni kandırabilirdi sana..."

"Bağırır mıydı ?"diye fısıldadı Dide kızarık mavi gözleriyle.
"Beni kovar mıydı? Kendisine bu kadar alıştırdıktan sonra..."

Dide hıçkırırken kendini yatağa gömüp uzun uzun ağladı ve Pars her damlada kalbine saplanıp orada gömülü kalan bıçak darbeleriyle nefesinin kaldığını hissediyordu.
Ona gülmek,kahkaha atmak ve minik çocuk kıkırtıları yakışırken üstelik.

Pars onun odasından çıkıp derin bir nefes alırken eline aldığı telefona gelen üst üste bildirimlerle birlikte yumdu gözlerini.

"05xxxxxx ,numara burada Pars.
Sizin için ön randevu oluşturdum iki gün sonraya ama tekrar teyit edersin görüşmeden önce."diye yazmıştı Ayda.
"Sakın sinirlenip adama terslenme! Millet yıllarca randevu alamıyor ve sabahtan beri hocama yalvarıyorum acil randevu talebi için ! Bir daha rezil olamam yalvarıp..."

Pars tebessüm etti.
Ayda iyi biriydi.

Onun hıçkırık sesleri ile Pars kendi dudaklarını kanatana dek dişlerken kendine bir küfür savurdu.
Ona gün boyu birinin zarar verebilme ihtimalini düşünmüş ve gözlerini çekmeden izlemişti..

Pars kendini Dide'yi üzenleri parçalamak üzere kodlanmış bir Terminatör gibiydi kreş yıllarından beridir.
Onu üzeni üzmek ile kafayı o denli bozmuştu ki...
Kendisini aynadan izleyebiliyor olsa şuan onu ağlattığı için kendini de yumruklamak istiyordu.

Pars sikik koltuklara bakındı ve ayak ucuyla ittirip araya boşluk yaptı.
Minderleri ve yastıkları birbir yere dizerken odasındaki çarşaflardan birini alıp koltuk ve sandalyeler üzerine attı.

Bir batanniyeyi kalorifer peteğinfe ısıttı.
Dide'nin güzel teni çabucacık sarmalanıp ısınsın diye.

Sandalyeler ,koltuklar artık bir iskeletti.
Çarşaf ise bir bariyerdi.

Artık Neverland inşa edilmişti.

Oraya girince tüm dertler son bulur ve orada kuytuda gizlenirken hiç ama hiç büyümek gerekmezdi.
Peter Pan ve Tinkerbell peri tozu serperken var olmayan ülkenin çocukları bir bir sonsuza dek çocuk kalırdı.

Pars sıcak batanniyeyi kucaklayıp Dide'nin odasına giderken hala burun çekip sızlanan oğlan arkasını dönüp "Git!"diye gürledi.
"Sen pinokyosun çok..."

"Sen de benim bebeğimsin..."dedi Pars yüzsüzce oğlanın yanına uzanıp karnına sarılırken.
"Benim güzel minik bebeğim..."

"Ben hala büyümeyen aptal bir çocuğum büyü diye bağırdığın...."diye hıçkırdı Dide.
"Küstüm ben sana..."

"Ben eşşeğim..."diye fısıldadı Pars eğilip oğlanın yanaklarını öperken.
"Ben mis kokulu bebeğini üzen bir eşşeğim,Bremen Mızıkacılarındaki gibi....Arkadaşım Eşşek şarkısındaki gibi..."

NeverlandHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin