Bir Çocuk Gülüşünde

3.7K 320 92
                                    

Dide belinden kavrayıp havada defalarca kez onu tur attıran oğlanın kollarında ayakları yerden gerçekten ve mecazen kesilmiş hissediyordu.Yüzlerce balon, neşeli lunapark sesi ve bitmek bilmeyen göz alıcı ışıklarıyla parlayıp sönen bir sürü oyuncak alet !

Hayatında görüp duyduğu çıkma tekliflerinin her birinden daha güzeldi.

Hatırlıyordu Pars.

Unutmamıştı...

Yaşadıkları küçük ilde malesef ki Dide "Disneyland" gibi olan ve sürekli televizyonlarda gördüğü o güzel oyun diyarını göremiyordu. Pars bir gün onu Disneyland'e götüreceğine yemin etmişse de bu ancak çok çok büyüyünce ikisi de çok zengin olunca gerçekleşebilecek bir hayaldi. Üstelik orası bambaşka bir ülkedeydi , reşit olup uçakla günlerce yolculuk edecek kadar büyüyene kadar ise Dide dayanamazdı.

Kuzgun siyahı saçları dolam dolam, tombul yanaklı gözleri ise gök mavi oğlan sarışın yeşil gözlü oğlanın kucağında uyuduğu bir yaz akşamı iç çekmişti yeniden. Aileleri içeride balkon sefasında iken odada sessizce oyunlar oynayan iki çocuktan parkta yorgun olup uyuklayan Pars yatakta uzanıyor,Dide ise bitmez enerjisiyle fal taşı gözlerle etrafı izliyordu misal.

O gün demişti ki "Sen İstanbul'da büyük lunaya gittin mi!"diye fısıldamıştı Dide. Zira Pars çocukken büyük bir şehirden gelmişti ve küçük illerinin aksine büyük bir şehir olan İstanbul'da  çok daha güzelleri vardı..

"Çok küçüktüm ama fotolarım var..."demişti Pars uykulu sesiyle.

Minik Dide ise yakasına yapışıp "Beni de götür beni de..."diye mırıldanmıştı.

"Anne ve babam düğüne çağırmamış beni çok üzüldüm.."diye mırıldanmıştı Dide yutkunup. "Küstüm onlara."

"Anne babanın düğününe katılamazsın."demişti dokuz yaşındaki Pars ilkokula yeni başlayan miniğe.

"Bensiz eğlenmiçler..."diye hıçkırmıştı Dide sitemle. 

"Anne baban o zaman seni daha..."demişti Pars göz kırpıştırıp. "Leylekler gelmemiştir."

"Senin annişle babiş de sensiz eğlendiler düğünde dimiiiiii?"dedi Dide kaş çatıp.

Yani...

Hangi çocuk anne babasına bensiz düğün yapmışsın hiç bir fotoğrafta ben yokum diye ağlamazdı ki ?

Dide de ağlamıştı epey  "Ben evlencem ama lunada evlencem.Kocaaaa parkta. Balonlarla evlencem. Onları çağırmıcam ben de..."diye mırıldanmıştı.

Henüz dokuzunda olsa da kıskançlık konusunda asla taviz vermeyen Pars ise dişleri arasından tıslamıştı "Kimle?"

"Senlen!"diye kıkırdamıştı Dide sevinçle el çırpıp. "Evcilik oyunu ben bebişim sen babiş. Ya da ben anniş sen babiş! unuttuun muuu?"

Şimdi ellerinde yüzlerce balonla kocaman lunaparkı ona çıkma teklifi eden Pars'ın boynuna sarılıp kıkırdarken  "Seni seviyorum benim gök güzelim.."diye fısıldamıştı Pars yutkunup.

"Hani kocaman pastalar olur ya öyleeee abarttıııınnn!"dedi Dide sevinçle. "Aynı Dr. Oetker reklamındaki çilekli pasta gibi!"

Pars ufak bir tebessüm sunarken Dide ile birlikte tüm gece  eğlenmişlerdi. Tabi olan Pars'ın aksiyon filminde kendini başrol sanan ve bol ısırıkla,tırmıkla cebelleşen arkadaşlarına olmuştu.

Abartmışlardı. Pars sadece arabayla alın demişti,gözlerini kapatın gelene dek. Sürpriz!

Ama...

Atlı karıncalarla dönerken, dönme dolapta el ele şehri izlemişlerdi. Sallanan salıncaklara binmesi yasaktı zira Dide'nin midesi hassastı.

Çarpışan arabalarda çarpışacak araba yoktu, iki kişide omzundaki acıdan huysuzca kenarda oturuyordu Dide ile tanıştıktan hemen sonra.

Ve korku tünelinde Dide korkudan çığlık atıp kucağa yerleştiğinde Pars dayanamayıp  oğlanın kalçalarını  avuçlamaya ve kucağındaki oğlanın boynunu emmeye başlayınca...

Elbette anlık çıkan efekt seslerinden dolayı Dide panikle Pars'ın da dudaklarını ısırıvermişti.

"Huysuz kedi.."diye mırıldandı Pars...

Ve gün sabaha dönene dek,eğlendiler...

"Kaç.."diye fısıldamıştı Pars tebessümle.

"Ne!"

"Kaç..."

"Ne demek bu?"demişti ışıklar yanarken Dide korkuyla.

"Uyku ilacı verdiğim bekçi uyanmış.."diye sırıttı Pars muzipçe.

"Sen ne..."

Böylece ellerinde balonlarla sabahın altısında aydınlanan ve yeni yeni başlayan günde koşturmuşlardı Pars ile Dide.

Yüzlerce balonu da peşlerinden sürüklerken Pars ona neden aşık olduğunu ve ondan başkasını gözünün görmediğini bir kez daha anımsamıştı.

Yanında büyüyen ufak bir oğlan olmasaydı da ona aşık olurdu.

Dide yakınlardaki bir ilkokulun önüne geldiğinde balonlarına bakıp gülümsemişti. "Hepsi çok güzeller Parsssss! Amaaaa paylaşmazsak olmazz.."diye gök mavilerini dikmişti oğlana.

Dide yalnızca Peter Pan,Tinkerbell ve Tweety'li olan balonları bir kaç kalpli balonla kendine ayırıp sol eline alırken kendisine on balondan fazla almadan diğerlerini anne ve babalarıyla okul yoluna gelen çocuklara dağıtmaya başlamıştı.

Ufak mavi gözlü bir oğlan,başka ufak çocuklara balonlar dağıtıyordu ve sabah sabah huysuzca okula gelen bir sürü çocuk sevinçle aydınlanıyordu.

Pars ile Dide ellerindeki balonlar bitene dek sayısız çocuğun gülümseme nedeni olduğunda Pars yutkunup yeniden bakındı Dide'ye.

"Sanırım dünya üzerinde sevilebilecek en güzel kalp.."dedi Pars bastıramadığı siniriyle.

"Nedennnn kızdınnn?"dedi uykuyla gözlerini ovalayan Dide eve adımladıkları vakit.

"Çünkü o güzel kalbi büyümediği için çok...kırdım."diye mırıldandı Pars eve ilerlediklerinde oğlana pijamalar giydirirken.

Göğsüne yasladığı oğlanın dudaklarına dudaklarını gömerken "Yarınnn okuldan sonraaaa çadır kuralımmmmm!"diye mırıldandı son enerjisiyle Dide.

"Yarın.."dedi Pars sessizce.

"Yarın bir doktor ziyaretimiz var..Ama çok iyi bir doktor...."

"Ben iğne sevmem."diye mırıldandı uykulu ses.

"İğne değil,konuşacağız..."diye fısıldadı Pars kuzguni siyah tutamları öpüp.

"Niçinnn ?"

"Senin neden güzel olduğunu sormak için.."dedi Pars tereddütle.

Neden ufak çocuk kalbin hiç büyümedi derse kırardı, yine büyümesi için baskı yapar zannederdi.

Ama Pars sıkıca tuttuğu ellere öpücük kondurup bebeğinin kirpiklerini sayarken "Dünyanın en güzel kalbine bakacakmış doktor.."diye yanıtladı.

Uyumadan önce balonuna göz gezdirip baş ucuna bağladığı balonlarla kıkırdadı Dide.

NeverlandWhere stories live. Discover now