18.

19.8K 1.2K 193
                                    

İyi okumalar...
____________

Aral, telefonunu açmadan bana bir bakış atmıştı. Odadan çıkmam gerektiğini anladığım için eşyalarımı aldım. "Konuş sen." Diye mırıldandım ve odadan çıktım. Ares'in numarasını bulup arama fikri aklımda dönüp dolaşırken başımı iki yana salladım. Başka bir yolunu bulmalıydım iletişim için.

Odama eşyalarımı bırakıp su içmek için mutfağa girdim. Biyolojik anne buradaydı. İç sesim kötü kadın kahkahası atıyordu bildiğiniz. Sana giden yolda ilk adımı atmaya Ares...

"Yok demek Nazire. Ben gideyim alayım o zaman." Dedi biyolojik anne çalışan ablaya hitaben. Suyumdan bir yudum aldım. "Ne almaya gidiyorsunuz?"

Bakışlarını bana çevirdi ve sıcak bir gülümseme sundu. "Davet için hazırlamam gereken önemli şeyler var. Evde onun için uygun malzemeler bitmiş. Onları alacaktım."

Başımı anladım anlamında salladım. "İsterseniz ben almaya gidebilirim." Kafasını olumsuzca salladı. "Akşam oldu. Alacaklarım her yerde satılmıyor. Arabayla gider alırım."

Bardağımı masaya koydum. "Çok ders çalıştığım için hava almaya ihtiyacım var. Kafa da dağıtmış olurum. Siz bana yeri tarif edin taksiyle gider gelirim. Siz de buradaki işlerinizi halledersiniz. Yardım etmeme izin verin lütfen." Yanıma geldi ve elini koluma koydu. Nazire ablaya baktı. "Senin oğlun bıraksa olur mu? Uygun mu?"

Oğlu mu vardı? Nazire abla kafasını salladı ve telefonunu eline aldı. "Dikkatli ol olur mu? İstersen seninle geleyim."

"Yok siz listeyi verin. Hemen alır gelirim." Masanın üstündeki listeyi bana verdi. Birde alınacaklar için para.

Üstümdekilere kısa bir bakış attım. Aral'ın kıyafetleriyle komik gözüküyordum. İzin isteyip odama gittim ve dershaneye giderken giydiklerimi giydim. Buraya kıyafetlerimden getirsem iyi olurdu.

Aşağı indiğimde biyolojik anne dikkat etmemi söylüyordu. Onu onaylayıp çalışan arabaya bindim. Nereye gideceğimizi Nazire ablanın oğluna söylemiş olmalılardı. Adam 30 yaşlarında gibiydi. Onu incelemedim sadece yola odaklandım.

Araba durduğunda bir şey söylemeden indim. Elimdeki listeye üstün körü bir bakış atarak içeriye girdim. Bir alışveriş arabası çekip alınacakları doldurdum. Süs eşyası falan mı yapacaktı bunlardan acaba?

Alacaklarımı alıp ücretlerini ödedim. Mağazadan çıktım ve arabayı aradım. Karşı yola park etmişti. Elimdeki poşetleri sıkıca tutarak oraya doğru yürümeye başladım. Sağdan gelen darbeyle hafifçe sendeledim.

"A-affedersiniz." Dedi gözlerini yumup elini başına koyarken. İçki kokusu buram buram burnuma gelirken bu adamın kim olduğu beynimde bir ışık çaktı. Abi kardeş bana çarpmaktan bir hal olmuşlardı.

Gözlerini açıp bana baktı. Gözleri kısıldı. "Siz, marketteki kız?" İçki kokusu midemi bulandırırken arabaya kısa bir bakış attım. Arabadan çıkıp gelse çok şey olmazdı.

"Gitmem lazım. Siz de hemen evinize gitseniz iyi olur." Dedim. Başkasına da musallat falan olmasaydı bari. Hızlı adımlarla karşıya geçeceğimde üzerime doğru gelen hızlı arabayla sertçe geri çekildim. Araba önümden geçtiğinde kalbim korkuyla atmaya başladı. Bu arabayı tanıyordum.

"İyi misiniz?"

Göğsüm inip kalkarken harelerimi az önceki adama çevirdim. Bileğimden tutmuştu ve göğsüne yaslıydı. Ela gözleri, yeşile daha yatkın duruyordu. Endişeyle yüzümü tararken kokudan midem iflas bayrağını çekmişti.

"Ben...i-iyiyim." Bileğimi ondan kurtardım. Abilerime bu durumu acilen haber vermem gerekiyordu. "Karşıya geçmenize yardımcı olmamı ister misiniz?" Bu halinizle mi?

Kaybedilen ZamanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin