66.

7.1K 622 174
                                    

İyi okumalar.
___________

Herkes Damla'nın intihar olayını öğrenmişti. Vefat haberi ortaya bomba gibi düşerken Ares ile aynı ortamda kalmamaya özen gösteriyordum. Bakışları sürekli benim üzerimde geziniyor, ona karşı soğuk olduğumu fark ettiğini belli ediyordu. Açıkçası umurumda değildi. Tamam belki biraz umurumda olabilirdi.

Aren, kucağımda uyurken Uraz abim onu kaldırıp yatağına yatmasını söylemişti. Arın ve Aren yataklarına yatarken Korkut abime bir bakış attım. Gözlerini kapatıp açtı.

"Biz de kalksak iyi olur." Diye mırıldandığında Korkut abim yerimden yavaşça kalktım. Uraz abime gidip sarıldım. "Ben de gidiyorum." Diye fısıldadım. "Orayı özledim."

Kolunu omzuma sarıp saçımın arasından öptü. "Sen nasıl istersen öyle olsun meleğim." Onun kollarının arasından ayrıldığımda Aral'ın yanına gittim ancak yerinden kalkıp açık kollarıma karşılık vermedi. "Gidiyorum." Dedim içime kaçmış sesimle.

Başını eğdiği yerden kaldırmadı. Titrek bir nefes verdim. Koltuğa dizimi dayayıp kollarımı boynuna doladım. "Geleceğim Aral."

"Burası senin evin Maral. Tabi ki de geleceksin." Diye mırıldandı kızgınlıkla. Burukça gülümsedim. Kollarımı boynuna daha sıkı sararken, "Bir süre derslerle meşgul olacağım. Sınav haftam geldi. Ara sıra çikolatalı sürprizler yapıp modumu yükseltirsen sevinirim abi."

Kollarımı ondan ayırdığımda gülüşü kulağıma doldu. Dolu gözleriyle bana baktı. Yüzünde bir gülümseme varken yanağından bir yaş usulca süzüldü. "Tamam abim. Yaparım." derken ki ses titremesi benim için her şeye bedeldi. Aral, iyi ki benim abimdi.

Okul çantamı almak için odama geri gittim. Bazı eşyalarımı da çantama doldurup lazım olan kitaplarımı kucağıma alıp aşağı indim. Abilerim önden çıkmış olmalıydı. Ayakkabılarımı giyerken arkamdan gelen ayak seslerini hissettim.

"Bana neden veda etmeden gidiyorsun?" Bağcığımdaki elimin hareketi durdu. Derince yutkundum. Onunla yüzleşmek istemiyordum. Belki korkak gibi gözükebilirdim ama ben... onun karşında ağlamak dahi istemiyordum.

Onu duymamazlıktan gelip bağcımı bağlamaya devam ederken ellerim titriyordu. Önümde eğildi ve parmakları parmaklarım arasından ipi alırken gözlerim kısa bir an yumuldu. Neden ağlayasım gelmişti ki şimdi?

Boğazıma bir yumru oturmuştu. Gözlerimi araladım. Yere koyduğum kitaplarımı benden önce almaya yeltendiğinde buna müsaade etmedim. "Maral." Dedi yorgun bir sesle. "Bana ne olduğunu söylemeye ne dersin? Ne için trip yediğimi merak ediyorum." Trip mi? Yanağımın içini ısırırken sinirle güldüm. O Damla'nın dediği gibi aptala yatıyordu.

"Abilerimi bekletmek istemiyorum Ares." Dedim başımdan savmak amacıyla. Gözleri koyulaşırken sinirlendiğini anlamıştım. Birkaç adım attım ancak gitmeme müsaade etmedi. "Damla'ya gitmemi mi sorun ettin? Uraz bile sorun etmezken hem de."

Kucağımdaki kitapları sıkıca tuttum. "Farkında mısın bilmiyorum ama Maral, intihar etti. Yanınd-"

"Abimin hayatını altüst etti." Diyerek lafını kestim sertçe. Gözlerimin içi yanmaya başlamıştı. "Onun yaptığı bunca şeyden sonra..." Sinirle güldüm. "Komik birisin Ares. Ailemizi mahvetmesine rağmen ona koşacak kadar düşük birisinde aynı zamanda."

Dudaklarımı sertçe birbirine bastırdım. Elbette Damla bir insandı. Vefat etmesi... bilemiyordum ama bunca şeyden sonra gidip ona bakamazdım. Eğer ona gitsem ya da gitsek Uraz abimin yüzüne nasıl bakardık? Aral'ın peki? Bu kadar basit olamazdı.

Kaybedilen ZamanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin